-1-

14.1K 255 46
                                    

Merhaba arkadaşlar.
Yine yılı tek bir hikayeyle bitirmemek adına ikinci bir hikayeyi sizlere sunuyorum.

İlk bölüm giriş aşaması şeklinde ve kısa tutmayı umduğum bir hikaye olacaktır.
Fakat hep derim, her an her şey olabilir.
İyi okumalar...

Kanlar içindeki gelinliği ve ıslak yanaklarıyla oturduğu yerde beklemeye devam ederken kollarındaki adamın hareket etmesi, en azından küçücük de olsa bir yaşam belirtisi göstermesi için çırpınışları durmuştu. Almayı unuttuğu nefesini birazdan derin bir iç çekişle aldığında gözlerinden yeni yaşlar boşandı. Zaten ıslak olan yanakları bir kez daha iri gözlerinden akan tuzlu yaşlarla yıkanırken tepki veremiyordu. Her şey o kadar çabuk olup bitmişti ki, birkaç dakika önce attığı kendi çığlıkları hâlâ kulaklarındaydı. Boğazı bağırmaktan cayır cayır yanarken giydiği parlak beyaz gelinliği sevdiği adamın kanıyla boyanmış, uzun duvağı parça parça yırtılmış durumdaydı. Tuttuğu gömleğinin yakası sıktığı yumruğunun arasından kurtulurken diğer elini de sevdiğinin dizlerindeki başından çekti. Titreyen ellerini açıp avuçlarına bulaşmış hâlâ ıslak olan kana baktı. Metalik kokusunu genzinde hissederken derince bir iç daha çekti. Göz kapakları usulca kapanıp açılırken kulağında duyduğu çınlamayla diğer seslere sağır olmuş gibiydi. Tüm o koşuşturmalar, bağırış çağırışlar, feryat figan ağlama sesleri...

Ardından herkesi susturacak, tüm dikkatleri kendi üzerine çekip tüğleri diken diken edecek bir çığlık attı. Öyle bir çığlık atmıştı ki, villanın koca bahçesinde kendisininkinden başka ses duyulmuyordu.
Gözleri bu çığlıkla kapanırken rimeli akıp güzel yüzü sanki bundan sonraki hayatının rengini alırmışçasına siyaha bulandı.

"Sima!" diye ağlayarak bağıran annesi koşup yanına gelerek erkek kardeşiyle birlikte acıdan ağırlaşan bedenini kaldırmaya çalışırken feryatla bağırmaya devam etti.
Yüreğinde hissettiği acı geçen saniyelerle birlikte git gide artarken gözleri karanlığa mahkum düşene dek bağırdı.
Belki de bu baygınlık, bundan sonra yaşayacakları için dinlenip sabretmek ve direnmek adına güç toplaması için son fırsatıydı. Zira artık uykularında bile dev bir karabasan kendisine bir nefes kadar yakın olacak, ölüm gibi hissettiren gölgesini üzerinden asla eksik etmeyecekti.
Tâ ki, kendi isteği olana, Sima tutsağı olana dek!

...

Bu oyunun kurucusu da, kasası da benim Sima.
Ben her zaman kazanırım!
Sen, benimsin!
Ölünde, dirinde, tepeden tırnağa benim!

SAPLANTI - 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin