Hoş geldiniz!
Multi'de şarkımız var.
İyi okumalar!
✵
Odamda sakladığım tüm paraları kontrol etmiştim. Oraya buraya bakmış ama asla bulamamıştım uyuşturucuya para. Zaman geçtikçe ve para bulamadıkça da gerginliliğim ve sinirim arttı. Elimi ayağımı nereye koyacağımı dahi bilemeyecek raddeye gelmiştim. Neredeyse yarım saattir aramadığım yer kalmamıştı. Derin bir nefes aldım ve vücudumun bir tepkisi olan titremeyle kalakaldım. En sonundaysa çıldıracak gibi olmuştum. Olduğum yerden bir kalktım, yarım saattir çıldırmış gibi etrafta dolaşırken dağılmış olan saçlarımı özensizce çekiştirerek arkadan sıkıca bağladım. Bir an önce ne yapıp etmeli ve şu lanet zıkkımın vücuduma girmesini sağlamalıydım. Beynimden gelen uyarı sinyallerine itaat ederek kapıyı sertçe açarak ve çarparak "anne" demeye bin şahit kadının yanına gelmiştim. Televizyonun karşısına oturmuş, saçma sapan Hint dizilerinden birini bir yandan izliyor bir yandan kendi kendine dizideki karakterlere söylenerek elinde oyasıyla uğraşıyordu. Yine. Sanki dünyada ki en önemli şeymiş gibi öylesine dikkatle yapıyordu ki oyasını, elindeki bez parçasına gösterdiği değeri kıskandım.
Sinirle televizyonu kapatıp dikkatle yaptığı işinden kafasını kaldırmasını tırnaklarımı yiyerek sabırsızlıkla bekledim. Benim gelişimi fark etmeyen kadın sesin gelmediğini fark etmişti demek.
"Bana para ver." dedim bıkmış ifademle. Bana beni sinir edercesine yavaşça döndü.
"Ne için istiyorsun?"
"Sence?"
Tek kaşını kaldırıp haraketlerimi tartar bir bakış attıktan sonra ellerinin arasındaki oyasını acelesiz bir şekilde özenle katlayıp çantasına koydu.
"Sana ne için istediğini sordum, doğru düzgün cevap ver bana!"
"Sana ne? Yapamadığın anneliğin bir karşılığı olarak gör de, azıcık para ver."
"Hayır, vermeyeceğim. Gene o zıkkımı alacaksın." Histerik bir şekilde güldüm. Sinirlerim bozulmuştu. Bana alttan alttan baş kaldırmaya çalışıyordu ama yüzündeki o korkuyu görebiliyordum.
Birkaç adım attım ve gözünün içine baka baka konuştum.
"Sevgili anneciğim. Babam eve alkol-uyuşturucuyla geldiğinde sesin çıkmadı. Seni ve beni döverken yine hiçbir şey yapmadın. Kendimi geçtim ya, seni aldattığında da sesini çıkarmadın. Babam bana zorla uyuşturucu içirdiğinde de karşıdan beni izlemekle yetindin. Gözünden bir damla yaş bile akmadı. Yaptıkların hayatıma mâl oldu! Ya, sen benim hayatımı mahvettin farkında mısın?Ama hala karşımda oturmuş vicdanını rahatlatmaya çalışıyorsun! Ama anneciğim kaçırdığın bir nokta var. Senin vicdanının kapısı baştan beri mühürlüydü. Ne kadar uğraşsan da fazla borç birikti, açılmaz o kapı uğraşma boşuna. Şimdi karşıma geçip ahlâk muhakemesi yapma! Sen annelik makamına yaraşmıyorsun bile!" dedim ve devam ettim.
"Cüzdanın hep cebindedir... Öyle değil mi?" dedim ona yaklaşarak. Hemen ayağa kalktı.
"Hayır..." Kahkaha attım bu sefer. Parası benden değerliydi demek. Derin derin nefesler alıyordu, anda bu denli bir etki bıraktığı görmek bir an için hoşma gitti ve daha fazla üzerine gittim.
"Biliyor musun, anneciğim her şey çok daha farklı olabilirdi. Sen o gün babamı engelleseydin belki şuan an ki kavgamız uyuşucu için değil de arkadaşlarımla buluşmak için olurdu. Ama sebebini bile bile beni ateşe attın. "
Titremeye başladığını gördüm. Umrumda değildi. Tek düşündüğüm daha fazlasıydı, onu bu kadar sözlerimle etkilemişken- ki daha tatmin olmamış egom beni daha da hırslandırdı ve ses tonumu biraz daha yükselterek devam ettim. Bu benim için bir ilkti. Daha önce sevgili anneciğim hiç böyle bir durumla karşılaşmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Süveyla
RomanceGeceleri kabuslarımla barışmak mıdır suçum? Herkes bağırırken uyumak mı? Kabullenmek mi acıları? Yutmak mı dilimin ucundakileri? Pişmanlık denizinde boğulurken bencil davranmak mı? Ya da çırpınışlarımın içinde öğrenmek mi nefesimi tutmayı? Tuttuğum...