0.1

653 49 28
                                    

Başlama tarihinizi atmayı unutmayın ♡

  Soğuk havanın içime hissettirdiği üşümeyle üzerimdeki atkıya daha da sarıldım. Ciddi anlamda soğuk olan havanın bedenimi tiretmesine engel olamazken titreyen ellerimi masanın üzerindeki ısıtıcıda ısıtmaya çalıştım.

Kemiklerim birbirine bastırılmaktan uyuşmuş bedenimde daha kuvettli titremeye neden olmuştu.

Onca üşümeye rağmen neden hâlâ kafenin içinde değilde dışında oturduğumuzu anlamakta güçlük çekiyordum.

" Bedenim neredeyse uyuştu ve ben neden hâlâ dışarıda oturuyoruz anlamıl değilim. İçeride sıcacık ortamda oturmak gibi bir seçenek varken neden dışardayız söyler misin ? "

O bana nazaran soğuğa dayanıklı olduğundan bunu pek dert ediyor gibi görünmüyordu. Yine beni anlamalıydı, donuyordum.

" Doğum günümde beni donarak öldürme gibi bi planın falan varsa söyle baştan bileyim "

Dişlerim titreyek söylediğime içtiği su boğazında kalmış birkaç öksürürük ardından gülmeye başlamıştı.

" İçerisi dolu olmasa buraya oturmazdık öyle değil mi ?"
Dediğinde Gözlerimi içeriye doğru gezdindirdiğimde söylediğinin aksine içeride fazlaca boş yer mevcuttu. Beni yiyor gibiydi.

" İçerisi dolu mu ? " dedim sitem edip başımla içeriyi göstererek. İnadına yapıyordu inadına.

Göz devirip omuz silktiğinde aynısı bende ona yapıp ellerimi ısıtmaya devam ettim.

" ben lavaboya gidiyorum "

Ben ısınmaya çalışırken o yerinden kalkmış lavaboya gidiyordu, bu hareketlerinden bir şeyleri anlamlı kılmak istiyordum fakat ne olabilirdi henüz bi fikir sahibi olamadım.

Doğum günümü burada bu halde geçirmek asla isteyeceğim şey değilken şuan buradaydım.

Az sonra gelip tekrardan karşıma oturduğunda yüzündeki tebessümü anlamsız bulmuştum. Bi insan lavabodan gelirken neden tebessüm ederdi ki ?

Karşıma oturur oturmaz bakışları arkama kayarken baktığı yere döndüğümde ayakta dikilmiş yakışıklı biriyle bakıştığını farkettim. Az fena değildi sevgili arkadaşım. Beni umuramayıp oğlanla bakışmaya devam ettiği sıra önüme dönüp " Oo Hayrılı işler" diyerek yine sitem dolu ifadeyle söylendim.

Sonunda dikkatini bana verdiğinde omuzlarını silkip " ne hayırlı işler" dedi.

Kafamı geriye çevirip bakıştığı oğlanı işaret edecekken oturduğu yerden uzanarak çenemi tutup dönmemi engelledi. Sertçe tuttuğu çenemi elinden kurtarıp " Napıyosun" diyerek çıkıştığımda elini çenemden çekip önünde birleştirerek "hiiç " dedi.

Hareketleri çocuk gibiydi. Ani şeyler yapıyor , neden yaptığını ise anlamıyordum.

" Noluyo sana böyle , ?"

Diye önümdeki sıcak çayı yudumlarken " İyi ki doğdun Soo He , İyi Ki doğdun Soo He " arkamda işittiğim şarkı ve ismimle içtiğim çay boğazımda kalmış öksürmeye başlamıştım.

YooJung kenardaki peçeteden uzatıp ağzımı silmemi sağlarken Yan tarafımdan elinde pastayla Genç iki kişi masaya yaklaştı.

Öksürüğüm sonunda geçerken ben bunu beklemediğim için şaşırmış öylece Genç adama ve elindeki pastaya bakıyordum. YooJung ayağa kalkıp Az önce bakıştığı Oğlan ve elinde pastayı tutan Gençle beraber doğum günü şarkısını söylemeye başladı.

The coming of hope | Jung Hoseok •Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin