- Ahenk -
Panikle bir kaç adım geriye atıp yanımda ki Deniz'e çevirdim bakışlarımı, cidden iş yerinin iğrenç kokusunu temizledik diye öldürecek miydi bizi?
Caner'den gelen sesle kafamı ona çevirmeden dediklerini dikkatle dinledim "Üç dediğim zaman yavaş yavaş geriye doğru ilerlemeye başlayın, yeterince uzaklaşınca arkanıza bakmadan koşun" diğerlerini bilmiyorum ama ölmek sikimde dahil olmasa bile şuan ölmeye dair gram isteğim yoktu ve tek çarem de Caner'in dediğine uymaktı.
"1... 2... 3.." Ağaçların arasına doğru belli belirsiz adımlar atarken bir gözüm de adamdaydı. Her adımımızla beraber o da bize yaklaşıyordu. Çantamda ki ağırlık yüzünden sürekli sendelesem de bir ağacın arkasına gelince hızla bedenimi oraya bıraktım.
"Pişt, buraya gel!"Deniz'in sesini duyunca bakışlarımı ona çevirdim. Duvarın kenarına çökmüş bir yandan adamı kontrol edip bir yandan beni çağırıyordu. Biraz daha ilerde Caner ve Yankı'yı görünce hiç düşünmeden Deniz'in yanına koştum.
Ayağımda ki postalların büyüklüğü yüzünden zorlansam da buz kesmiş bedenimi zorlukla Deniz'in yanına bıraktım.
Belimden çekip donmak üzere olan bedenimi göğsüne yatırınca etrafımı saran sıcaklıkla derin bir nefes aldım. Feci üşümüştüm. "İyi misin?" Sorusuna kafamı sallayarak cevap verdim. Kafamı çevirip kolunun altından adama baktığımda Canerlere doğru gittiğini fark ettim.
"Kaçsanıza amına koyayım size geliyor!" Deniz'in sesiyle ikisi de bakışlarını adama dikti, Yankı birden ince bedenini ayağa kaldırıp Caner'in omzuna tek ayağını atıp diğer tarafa atladı. Caner de onu takip ederken mezarlığı kaplayan silah sesiyle kendime gelip gözümün önüne düşen görüntüleri yok etmeye çalıştım.
"Ahenk kalkasana kızım derdin ölmek mi?" Deniz bileğimden tutup ayağa kaldırınca komple kendime gelip olaya odaklandım.
Adam peşimizdeydi... kendine gel Ahenk. Kendine gel.
Deniz benden bir tepki alamayınca küfür ederek zayıflıktan geberen bedenimi kucağına alıp beton zeminin üzerine çıkmam için ani bir kuvvet uyguladı.
Diğer tarafa atladığımda Deniz'de peşime atladı adam sürekli ateş ederken, bu sefer ben Deniz'i elinden yakalayıp koşmaya başladım. Başta afallasa da sonradan ayak uydurup hızlandı. Elimi daha sıkı tutup mezarlıktan uzaklaşana kadar bırakmadı.
Caddeye varınca yanımda ki abartmanın kapısına bıraktım titreyen vücudumu. Diğer üçü de yanıma çökünce kısa bir an sessizlik çöktü etrafa daha sonra hepimizden dökülen kahkaha sesleri boş sokakta yankılandı.
"Olum çok iyiydi lan! Kurşun omzumu sıyırdı bir ara!" Yankı çakır keyif halinin de etkisiyle kurduğu cümleden sonra kulakları sağır edecek bir kahkaha attı. Hepimiz ona katılırken Caner şokla Yankı'ya bakıyordu.
"Kurşun omzumu sıyırdı dedin? Bakayım, acıyor mu?" Yankı kafasını olumsuz anlamda sallayıp omzunu ona gösterirken üzerimde bir eksiklik hissettim.
Sırtımda ki boşlukla hızla Deniz'e döndüm "Çantam yok! Çantamı almalıyız, geri dönelim." Oflayıp gözlerini gözlerime dikti "İçindekiler çok mu önemliydi?" Kafamı sallayarak onayladım onu.
"Resim defterim, telefonum ve içkilerimiz. Telefon ve içki umrumda değil de defteri bırakamam." Bir süre kararsız bir şekilde baksada sonradan kafasını sallayıp ayağa kalktı.
Caner'in yanına gidip burda beklemelerini birazdan geleceğimizi söyleyip her hangi bir duruma karşı telefon numaralarını da alıp tekrar yanıma geldi.
Tekrardan mezarlığa geldiğimizde önce etrafa bakındım, atladığımız yerin kenarında çantamı görünce hızla oraya koşup çantamı aldım. Herşeyin içinde olduğuna emin olunca tekrar Deniz'in yanına dönüp içkilerden birini açtım.
"Bana da versene" yenisini çıkarmaya üşendiğim için omuz silkip elimdekini uzattım. Tek seferde şişenin yarısına kadar içip geri verdi.
"Geldiğin için teşekkür ederim."Kurduğum cümleyi pek siklemeden önüne bakmaya devam etti ben de son kez şişeyi kafama dikip yanından geçtiğimiz çöp kutusuna fırlattım.
Ayağımın ucundaki taşa sert bir tekme atıp soğuk havaya inat olduğum yerde durdum. Derin bir nefes alarak kafamı gökyüzüne çevirdim. Yavaş yavaş yağmaya başlayan yağmur damlaları yüzüme çarparken Deniz kapşonumu başıma geçirip ilerlemem için omzumdan ittirdi.
Ona bakmadan diğer ikilinin yanına ilerledim. "He, geldiniz. Şimdi napıyoruz?" Omuz silkip arkamda ki duvara yaslandım. "Sadece yürüsek?" Hepsi onaylayınca yerimden ayrılıp hepsine birer tane içki verdim.
Deniz telefonundan son ses müzik açarken, Caner Yankı'yı kolunun altına aldı, en kenarda hepsini inceleyerek ilerlemeye başladım.
NEDEN KİMSE EVE GİTMEK GİBİ BİR SEÇENEK SUNMAMIŞTI?
Gerçi her türlü sokakta yatacağım gerçeğini düşünürsek böylesi daha iyiydi.
Sesimiz gecenin sesine karışırken Yankı kafasını Caner'in omzuna yaslayıp ciddi anlamda güzel olan sesiyle sokağı doldurdu..
Bu gece tüm hesaplar benden
Bir kadeh alana bir omuz bedava
Bak nasılda kandırıyor kendini
Bir teselli ararken insan