🍁
Selamlar.
Başladığınız tarihi buraya bırakın lütfen.
Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.
💫
[Bölüm şarkısı: Aurora - Runaway]🌺
Hayata karşı bakış açısı her zaman farklı ve yorgun olan biriydim. Gözlemlediğim durumları sanılandan iyi analiz ederdim ve doktorların söylediğine göre zeka seviyem oldukça iyi bir fazlalığa sahipti. Baktığım zaman gördüğüm şeyler, her zaman diğerlerinden farklı olmuştu ve ben sanırım kendimi tam da bu yüzden felsefe denilen bu boşluğun içinde bulmuştum.
Sıradan bir Asyalı aile olmamıza rağmen, annem her zaman Tanrı'nın beni gerçekten özenerek yarattığını düşünürdü. Muhtemelen yaşadığımız yerde kimsenin sahip olmadığı bu kehribar göz rengi, simsiyah kıvırcık saçlar ve esmer bir ten ile kesinlikle bu ülkenin güzellik standartlarına göre değildim. Ama şöyle bir bakınca, daha önce bana çirkin olduğumu söyleyen kimse olmamıştı. Bunun yanı sıra, her zaman kişiliğime laf edenler olurdu. Öyle yapma, böyle giyinme, çok kabasın, fazla açıksın... Böyle cümleler beni olduğumdan çok farklı biri yapmaya götürürken ise ne zaman olduğunu asla hatırlamadığım bir uyanış yaşamıştım.
Ama işte şimdi buradaydım.
Yeni aldığım bilgisayarımın başında, kalın camlı gözlüklerimin ardından muhtemelen günlerdir bakım görmediği için birbirine girmiş saçlarım arasından parlaklığı yüksek olan ekrana bakıyordum. Gözlerim sızlıyor, artık uyumam için resmen bana yalvarıyor, içimde isyan çıkartıyorlardı. Ben ise, üstümdeki tişört yeterince kirli değilmiş gibi tam da mevsimi olan çileklerin kirlettiği dudaklarımı asker yeşili, hoş dokulu kumaşın yakalarına siliyor ve inatla parmaklarımı klavyeden çekmiyordum.
Yazıyordum. Şu anda ne yazdığım hakkında bir fikrim yoktu aslında tam olarak. Bölüm yazmak için bilgisayarı elime aldığımda bazen iki gün, bazen ise üç gün uyumaz, dondurmalar ve çilekler ile odamda hiç konuşmadan geçirirdim vakitlerimi. Böyleydim işte. Hayatım monotondu, bir aksiyon yoktu ve ben bunu seviyordum. Sakinliği ve huzuru çok seviyordum. Şu hayatta değişmeyeceğim birkaç şeyden biri de sakinlikti zaten. Böylece karşımda bilgisayarım, koskoca adam olmuş olmama rağmen hâlâ annemin evindeki varlığını sürdüren küçük odam, çileklerim ve tamamen içini doldurduğum not defterlerim vardı. Oraya buraya saçılmış notlar, ünlü felsefecilerin sözlerinin analizleri, onların önermeleri ile dolu bir sürü şey. Dağınıktı, etrafta çok fazla kağıt vardı, köşede tam üç tane daktilom duruyordu, eğer çok uykusuz kalırsam uykumu kaçırmak için içtiğim sigaramın aylardır sadece bir dal eksilen paketi masamın hemen üst rafındaydı, yazmayı bitirdiğim ve yayıma geçen on bir kitabım yatağımın üstündeki raftaydı, teslim projem için hazırladığım tez ise üstünden iki yıl geçmesine rağmen hala en son bıraktığım yerde duruyordu. Her şeyim bir o kadar dağınık, bir o kadar da düzenliydi benim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STILL WITH YOU
RomansYıldızlar, çilekler, kalın not defterleri, felsefe ve Kim Taehyung. Mor, sonbahar, kitaplar, minimalizim, sanat ve Jeon Jungkook.