Bu bizim işimiz

1.1K 78 11
                                    

Evet yeni yılınız kutlu olsun. Size yeni yıl hediyem üzerinden yirmi dört saat geçmeden hatta daha adam akıllı okuma almadan gelen yeni bölüm.

*** Yazar Bakış Açısı

Jiyeon onu duvara kıstırmış çocuğun sesini tanıyınca öfkeyle onu itti. "Dikkat çekeceğimi biliyorduk. Bir kaç güne kabullenirler o olmadığımı. Sen hareketlerine dikkat et sersem." Jiyeon tam çıkacakken çocuk tekrar kolunu tuttu. "Ne zamana kadar böyle davranacaksın?!" Çocuğun sesi tüm amfide yankılanmıştı. Jiyeon diğer eliyle onun elini tutup itti ve amfiden çıkıp gitti. Sınıfa girdiğinde ona bakan kişileri umursamadan sırasına oturdu ancak yanındaki az önce arka bahçede kavga ettiği çocuğu görünce gözlerini ona dikti. "Rian sıra arkadaşım ne hoş." Dedi çocuk gülerek Jiyeon'sa küçümser bir şekilde güldü. "Sana okuma yazma öğretmemişler ne hoş." Haesung ne yapacağını bilemeyerek onları izliyordu. Yanına oturan MyungSoo ile yine dikkati dağılmış ve gözleri kalp fırlatmaya başlamıştı. MyungSoo rahatsız olduğunu göstermek için kıpırdansada Haesung onu izlemeye devam etti. MyungSoo sonunda ona döndü. "Ya kızım baka baka eskittin yeter." Haesung bu ani çıkışla şaşırsada belli etmemeye çalıştı. "Sana ne bakıcam ya sevgilim var benim." "Onun yanına git o zaman!" Jiyeon ve Haesung aynı anda ayağa kalktı. Jiyeon Haesung'a küçümseyerek baktıktan sonra elindeki ufak çantayı onun kalktığı sıraya attı. Sınıftakiler şaşkınlıkla onları izlerken Haesung ve Jiyeon yer değiştimişti bile. Jiyeon gülen Myungsoo'ya ölümcül bakışlarını attı. "Ne var neye gülüyorsun?" "Yanıma oturmak istemeyen kişi çantasını kızın kalktığı yere öyle bir atış yaptıki tüm sınıf şaşırdı." Jiyeon onu umursamadan önüne dönüp başını sıraya koyarak gözlerini kapadı. Myungsoo ise gülmeye devam etti. 

Çıkış zili çaldığında Jiyeon sessizce kafasını kaldırıp çıkanları izledi. Haesung ve Jb'ye dikkatle baktı. İkiside birbirini umursamıyor hatta birbirinden nefret ediyorlardı. Toparlanırken bile bunu birebirlerinin gözüne sokmaya çalışır gibi halleri vardı. Jiyeon onlar çıktıktan sonra çantasını alıp okuldan çıktı yanına gelen siyah jipe bindi. "Fazla dikkat çekmemişsindir umarım." Jiyeon kafasını iki yana salladı. " Dikkat çekeceğimi bililyorduk. Ama bir kaç güne kabulleneceklerine eminim." Siyah jip durduğunda her ikiside arabadan indi. Adam elindeki anahtarları Jiyeon'a attı. "Zengin bir ailenin kızı olarak okula yürümek saçma olur." Jiyeon gülerek arabaya baktı. "Onu bana mı veriyorsunuz? Kıymetli JJ inizi?" Şef kafasıyla onaylayıp içeri girerken Jiyeon mutlulukla sağa sola koşuyordu. Jiyeon odasına çıkarken oturma odasında oturan ve onu izleyen bir çift gözü umursamamıştı. "Sersem şey..." diye söylenrek merdivenleri çıkarken çocuk içerden bağırdı. "Seni duyabiliyorum." "Duyabildiğini biliyorum!" diyip odasına çıktı ve kapıyı kapadı. Odasında onu bekleyen yardımcısını görünce ona döndü. "Bugün antrenman yapmayacağım söyleyin ona." Kadın kafasıyla onaylayıp odadan çıkarken Jiyeon kendini duşa atmıştı bile. Çıkıp üzerini giyindikten sonra aşağı ne kadar inmek istemesede indi. Yemek masasına oturup tabağına koyulan şeyleri yerken kafasını kaldırıp kimseyle konuşmadı.  Tabağını bitirdiğinde tam selam verip kalkacakken Şef onu durdurdu. "Ne zamana kadar böyle devam edeceksiniz? ." Jiyeon dönüp ellerini masaya koydu. " O Jensen'ı öldürdü. Bana söz vermesine rağmen aptal bir kıskançlık yüzünden onu öldürdü." Şef kafasını kaldırıp Jiyeon'a baktı. "İşinin ne olduğunu unutmuş gibi duruyorsun Jiyeon." "Biz ajanız katil değil. Evet işimiz kötüleri öldürmek ve siz bunu henüz 18'ine bile girmemiş bir kızdan bekliyorsunuz. Ama o kötü değildi." "Nasıl kötü değildi emindim diyorum sana kesinlikle seni öldürecekti!"  "Kapa çeneni MyungSoo bunlar senin o aptal hurafelerindi." MyungSoo elindeki çatalı fırlatıp masadan kalktı ve odasına çıktı. Jiyeon'da ona öfkeyle bakarak peşinden gitti ve MyungSoo'nun odasına girip kapıyı kapattı. "Bu aptal haraketlerine devam edersen ben seni öldürürüm!" MyungSoo odasına aniden girmesinin şaşkınlığını atıp onun elini tutup kapıya yasladı. "Yapmak zorundaydım. Eğer inanman için ölmem gerekiyorsa hazırım." Dedi konuşurken dudakları birbirine çarpıyordu. Jiyeon onu itti. Bana bunu kanıtladığında belki seni affederim." Diyerek kapıyı çarptı ve odadan çıktı. Hemen karşısındaki kendi odasına girip kendini yatağa atarak tepindi. MyungSoo'da duvara yumruk attıktan sonra yatağa oturmuştu.

*** 

"Bunu yapabileceğime emin değilim." Dedi karşısındaki bağlı olarak duran adama silahını doğrultmuş olan Jiyeon. Şef duvara yaslanmış onu izliyordu. "O kötü biri eğer sen onu öldürmezsen o başkasını öldürecek. VUR ONU!" Jiyeon gözünden akan bir damla yaşla birlikte tetiği çekmişti. Az önce bağırarak iplerden kurtulmaya çalışan adam hareket etmeyi bırakmış kafası öne düşmüştü. Şef gelip elini Jiyeon'un omzuna koydu. "İlk görevini tamamladın Jiyeon-ah"

***

Jiyeon gözlerini açtı ve hızla yatakta doğruldu. Terden yüzüne yapışmış olan saçlarını geri atıp duşa girdi. İlk işi neden rüyasına girmiştiki şimdi. Bu düşüncelerden arınıp sıcak suyun onu rahatlatmasına izin verdi duştan çıkıp okul üniformasını giydi. Aşağı indiğinde kimseyş göremeyince kahvaltıdan kurtulmasına gülerek gidip dolaptan bir elma aldı ve kapının önünde duran arabasına bindi. Okula geldiğinde önüne gelen saçları geri atıp yaka kartının görünmesine izin verdi ve sınıfa yürüdü orada oturmuş olan MyungSoo'yu görünce söylenerek yanına oturdu. Jb gelip Jiyeon'u kolundan tutarak dışarı çıkarıdğında MyungSoo öfkeyle arkasından bakıp kalktı ve sessizce onları takip etti. Jiyeon kendini arka bahçeye çıkarmış ve hala çekiştiren Jb'ye bağırarak kolunu çekti. "Bak size o aptal Rian dediğiniz kız olmadığımı kanıtlamaya uğraşmayacağım. Ama siz şu aptallıklara devam etmekten vazgeçin." "Rian olmadığını biliyorum." Dedi Jb ona dönerek. " Çünkü Rian bana sırısıklam aşıktı." Jiyeon küçümseyerek güldü. "Demek bu kadar ezikti ha senin gibi bir sapıktan hoşlanıyordu." Jb öfkeyle ona baktı. "Evet o tam bir ezikti. Sense bir aptalsın sapık olarak değerlediğin kişinin karşısında onu öfkelendirecek kadar aptal!" MyungSoo oradaki duvarın kenarında onları izliyordu. Jb Jiyeon'u duvara yasladığında yumruğunu sıktı. Jiyeon neden hiçbirşey yapmıyordu! Neden onu fırlatıp atmıyordu?! Bunu yapabilirdi. Jb'nin dudakları Jiyeon'unkine değiyor. Neden buna engel olamıyor. Jiyeon... o karşılık veriyordu. Duvara tekrar yumruk attıktan sonra içeri girdi. Jiyeon ve Jb nefes almak için ayrıldıklarında ikiside gülüyordu. "Kız arkadaşım ol."  "Biraz daha tarz olursan olabilir." Dedi Jiyeon gülerek sınıfa geldiklerinde Jb Jiyeon'u yanına oturttu ve MyungSoo'nun yanından çantasını alıp yanına geldi. Jiyeon her ders yaptığı gibi kafasını sıraya koyup uyurken Jb ise kaçırdığı aşkına çok benzeyen ama daha etkileyici olan Jiyeon'un yüzünü izliyordu. Haesung sınıfta Jiyeon'u Jb ile otururken görünce tekrar MyungSoo'nun yanına oturdu. MyungSoo ayağını yere vuruyor ve onları izliyordu. Jiyeon izin vermişti onu öpmesine bu kız! Zil çaldığında çıkış zili olmasına sevinerek yerinden kalktı ve Jiyeon'a onu evine bırakmayı teklif eden Jb'ye dik dik bakmaya devam etti. Jiyeon kafasını iki yana salladı. "Arabamla geldim sen git." Jb Jiyeon'un dudağına bir öpücük bıraktıktan sonra sınıftan çıktı. MyungSoo oturduğu sıraya tekme atıp Jiyeon'un yanına geldi. "SEN CİDDEN! Nasıl seni bu kadar kolay öpmesine izin verirsin?!" Jiyeon MyungSoo ya baktı. "GÖREV BU! Buraya neden geldiğimizi unutma daha dün beni bu konuda  uyarıyordunuz." " O SENİ ÖPTÜ!" Jiyeon sakinleşmeye çalışarak baktı. "Sende öptün!" "Ben senin sevgilinim Jiyeon!"

Kimsin Sen? (Düzenleniyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin