いんねん
Haejen evine son bir bakış atıp demir kapıyı üzerine doğru çektiğinde saat henüz yediyi gösteriyordu. Soğuk hava ciğerlerine işlerken biraz daha sarıldı atkısına. Parlak gözleri kuru zemine değerden yürüyüşü her zamankinden hızlı ve heyecanlıydı.
Dün okul çıkışı bayan Myoi herkesi toplamış ve ertesi güne serginin olacağı yere bakmaya gideceklerini söylemişti.
Eh, heyecanı çok doğaldı.
Yürüme mesafesindeki okul yolunu hızla kat ederken normalde gittiği süreyi iki katı azaltmıştı neredeyse.
Şu anki olduğu duruma kısa süreli baktığında her şeyin ne kadar çabuk değiştiğini fark etti. Bundan bir ay önce hayatının bu şekilde değişeceğini söyleselerdi gülmezdi bile.
Komik değildi çünkü.
Ama şimdi önceden nefret ede ede gitti yolları heyecanla kat ediyordu. Ve kendine yalan söylemek istemezdi; gerçekten mutluydu.
Haejen düşüncelerinin esiri olmuşken okuluna çoktan varmıştı. Buz gibi hava bile içindeki sıcacık mutluluğu donduramazken üşümeyi unutuvermişti adeta.
Sınıfa girip tüm eşyalarını yerleştirdiğinde ise masanın üzerindeki pembe yapışkan bant sonradan dikkatini odağı olmuştu.
Haejen neredeyse unutacaktı bu minik kağıdı.
Dikkatle bantın masa ile bağını koparırken hareketleri narin ama hızlıydı.
Kağıdı açıp merakla içinde yazan hazineyi okudu.
"I wish you a good night, good night, good night. Good night, good night"
Anlam yüklemeye çalışmayı uzun zaman önce bıraktığından defterini çıkarıp kağıdı ona ait olan yere yerleştirdi.
Sınıf yavaş yavaş dolmaya başlarken Haejen sınıfa doluşanları izlemeye başladı.
İlk ders başlayınca zaman Haejen için o kadar hızlı akmıştı ki dersin ortasında gelen Mina ile henüz karşılaşmıştı adeta. Montunu alıp heyecanla ayağa kalkarken neredeyse izin kağıdını vermeyi unutuyordu.
En sonunda başarılı bir şekilde sınıftan çıktığında kapının önünde iki neşeli beden karşılaşmıştı onu.
❝ ℵ ❞
"Burası gerçekten çok güzel, öyle değil mi çocuklar?"
Bayan Myoi'nin neredeyse ettiği beşinci iltifattı ama başa sarmaktan asla yorulmuyordu.
Haejen irislerini mekanın her bir alanına dikkatle çarptırırken Bayan Myoi'ye hak verdi. Sergi için ayrılan yer tamamen beyaz ve bej tonlarındaydı. Uzunca bir dikdörtgen gibi görünen salonun sağ tarafı neredeyse iki metrelik bir camla kapalıydı ve manzara direk doğaya açılıyordu. Salon güneş ışınlarını büyük bir zevkle misafir ederken içerinin oldukça ferah kılınmasının bir sebebiydi bu aslında.
Haejen oldukça güzel biryer olduğunu düşündü. Güzel ve boş.
Açıkçası birazcık korkmuştu. Oldukça büyük olan bu salonu sadece beş kişinin düzenlemesi birazcık ürpertmişti Haejen'di. Yetiştirmeme korkusu vücudunu yavaşça yakarken Mina bunu hissetmiş olmalıydı ki destek olurcasına Haejen in omuzuna yaslanıp sıcak bir biçimde gülümsedi.
Mina'nın gülümsemesi Haejen'i tamamen sakinleştirirken ikili de ortamın içine sonradan dahil olmuştu. Bayan Myoi, Mina ve Haejen tuvalleri asabilecekleri yerleri konuşurken Yuta oldukça kaygan olan zeminde kayıyordu. Seulgi'nin ünlem işaretleri dolu cümlelerinin hedefi Yuta iken herkes onu çoktan bu şekilde kabullenmişti bile.
Geçen yarım saatin ardından Haejen aklına gelen soru ile Bayan Myoi'ye döndü.
"Ne zaman başlayacağız efendim."
Tamam kabul edelim beklediği cevap kesinlikle karşısındaki öğretmeninkinden farklıydı.
"Şimdi."
Bayan Myoi neşeyle konuşmasının ardından Mina ve Haejen'in garip bakışlarının hedefi oldu. Bayan Myoi sonradan rahatsız olmuş olacak ki cümlesini sürdürdü.
"Aranızdan birini seçin, birlikte okula gidelim ve gerekli olan eşyaları getirelim. Yavaş yavaş başlamak istiyorum."
Şimdiki cümlesi daha da mantıklı geldiğinde kafasını sallayıp gözlerini bayan Myoi'nin arkasından yere çakılan Yutaya dikti.
Kesinlikle burada yalnız kalmamalılardı.
Verilen sağlıklı bir kararın sonucunda bayan Myoi ve Mina okula gitmişti. Haejen ise Seulgi ve Yuta ile zemine oturmuş taş-kağıt-makas oynuyorlardı.
Yuta beşinci yenilginin verdiği bıkkınlıkla "sıkıldım" diye bağırınca Seulgi ve Haejen'i gerçekten güldürmüştü. Zaman kızlar için hızlı, oğlan için yavaş geçerken on beşinci dakikanın sonlarına doğru salonun kapısı sonunda açılmıştı.
Yuta anında ayağa fırlarken ilk görünen kişi elinde koliler ile bayan Myoi olmuştu. Haejen de yardım için ayağa kalktığında gördüğü ikici benden şaşırmasının asıl sebebi idi.
Elinde koliler bulunan uzun oğlan sınıfın kapısında gördüğü kişi ile tamamen aynıydı.
Yavaşça içeri giren oğlan ise Haejen'i görmeyi beklemiyor olacak ki ilk tepkisini gözlerini büyüterek vermiş, ikincisinde ise simsiyah irislerini kaçırmıştı. Mina gülümseyerek içeri girdiğine Haejen ile oğlanın arasındaki garip bakışmayı hemencecik fark etmişti.
Mina gencin elinden kolileri aldığında Haejen'in yeni hedefi olmuştu. Sorgular gözlere hafif bir tebessüm ile cevap verdi.
"Basket takımında ama bileğini incittiği için bugünkü antrenmana katılamıyormuş. Bizde bugünlük yardım istedik."
Diyerek Haejen'in tüm sorularını bir cümlede cevaplamıştı. Haejen yüzünü bu sefer oğlana döndüğünde konuşmak üzereydi ki gergin bakışlarla karşılaştı.
Karşısında duran uzun genç fazla bir tepki verip eğildiğine Haejen de saygısızlık olmasın diye hafifçe eğilmişti. İçinden bu ortama gülmek istese de kendini bastırdı. Tabi arkalardan gelen Yuta'nın kahkahası Haejen'in dileğini hemen yerine getirmişti.
Oğlan doğrulduğunda kendini tanıtmak için dudaklarını araladı.
"Merhaba ben Hwang Hyunjin. Okulun basket takımında oynuyorum. Tanıştığımıza memnun oldum."
iyi okumalarღ
Jahyun'un kaptanlığını yaptığı basketbol takımına oyuncu öneriniz var mıdır? Üç kişi lazım😸
love y'all
ŞİMDİ OKUDUĞUN
winter bear ❦ Jung Jaehyun
FanfictionHaejen sınıfa girdiğinde sırasının üzerinde bir not bulur.