"Hey!Gel buraya piç kurusu."
Uzun süre koşmanın verdiği yorgunluk ile ayaklarım ağrımıştı.
Her an yere yığılıp kalabilirdim.
Anlamadığım bu adamda nasıl bir enerji var arkadaş?Bir saattir usanmadan kovalıyordu beni."Amca Tanrı aşkına ne yiyip içiyorsun?Bayılacağım şimdi."
Hala koşmaya devam ederken,önüme el arabası ile bir adam çıkınca,arabanın üstünden zorda olsa atladım.Bu umarım amcayı yavaşlatmıştır.
Arkamı döndüğümde gerçekten de orada öylece durduğunu görmüşüm.
Tanrıya şükürler olsun bugün de yakalanmadım.Koşar adımlarımı yavaşlatıp derin nefesler eşliğinde yürümeye başladım.Neden kovalandığımı merak ediyorsunuzdur şimdi siz.
Ben Kim Taehyung.
22 yaşında başı boş bir insanım.Ne ailem vardı ne akrabam.Benim için aile kavramını oluşturan sadece biri vardı hayatımda.
Park Jimin.
Oda benden farksızdı.Ne ailesi,ne akrabası vardı.Birbirimizin ailesi olmuştuk işte.Çocukluğumuzdan beri hep birbirimizi koruyup kolluyoruz.
O da olmasaydı ne yapardım bilmiyorum.Aç olduğum için daha demin beni kovalayan amcanın dükkanından pirinç çalmıştım.Alışmıştım artık bir şeyler çalmaya ve kovalanmaya.
Ama bu amca bir başkaydı be.
Ne ayak varmış,koş koş yorulmadı insafsız.Alt tarafı pirinç neyin hesabını yapıyorsa.Açız be aç!Biraz daha yürüdükten sonra enseme yediğim şaplakla duraksadım.
"Ne aldın bakalım?"
"Ne vuruyorsun be it herif."
Beni takmayıp elimdeki paketi alan Jimin'e gözlerimi devirdim.
"Çok az ama idare eder gibi.Ben de biraz ekmek aldım."
İkimiz birlikte eve doğru yürümeye başladık.Küçük,mutfağı,banyosu ve bir odası olan bir evimiz vardı.İdare ediyorduk böyle işte.Hayattan çok bir beklentimiz yoktu.
"Ben haşlayayım şunları sen de git odun topla,dikkat et."demişti Jimin eve girmeden önce.Kafam ile onaylayıp odun toplamak üzere ormana ilerledim.
Sessiz sakin yollarda ilerliyordum.Gökyüzünü kara bulutlar esir almış,yağmurun bastıracağını haykırıyordu.
Ormana geldiğimde orada birisi vardı.Geçip gideceğim sırada kolunu önüme atıp durdurdu.
"Dur bakalım orada."
Kaşlarımı çatmış karşımdaki siyah saçlı,dolgun dudaklara sahip adama bakıyordum.
"Ölmek istemiyorsan köyüne dön küçük adam."
"Küçük adam?"adam bana o kadar ciddi bakıyordu ki gülmeden edemedim.Ben kahkaha atarken o bana bir ucubeymişim gibi bakıyordu.Haksız sayılmazdı ben bile niye güldüğümü bilmiyorum ki.
"Siktir oradan."Gülmemi kesip elini ittirdim adamın.Üstünde ki üniformadan asker olduğunu anlamak pek zor değildi.
Evet bir askere kafa tutuyordum.
"Eceline mi susadın küçük adam."
"Küçük adam ne amına koyayım."Tekrar kahkaha atınca sert bir ses yankılandı etrafta.
"Ne oluyor burada?"
Gözlerimi sesin geldiği yere doğru çevirdiğimde kahkaham kesildi.
Yuh!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIREN HEAD | TAEKOOK
FanficAttığınız her adımda sizi takip eden siren sesleri, belaya bulaşacağınızı ima ederken; siz korkularınızla yüzleşmeye hazır mısınız? ~~~ Başlangıç = 24.06.20