4

6 0 0
                                    



  Aynaya bakarken gözlerimde ki o heycanı görmemle biraz korkmuştum.Nasıl olabilirdi böyle bir şey.Ben ölmeyi düşünürken kendimi nasıl hemen bu adama kapatmıştım.Bunlar gerçekten kendime sormam gereken sorulardı ama şu hatırladığım kısımda en azından güzel bir kısımlar olsun  istedim.İyi ki unumuşum diyebiliyim istedim.

  Üstümü değiltirdim.Siyah bir kazak ve siyah pantolonumu giydim üstümede kendi deri ceketimi geçirip evden çıktım.Bu sefer acele etmedim yolları yavaş yavaş geçtim geçen gecenin aksine.

  Aynı yerimize geldiğimde yok olduğunu gördüm.Kendimi yere atarken güneşin batmasına yarım saat kaldığını gördüm.İçimden birazdan gelecektir diye geçirip yatmaya devam ettim.

  Bekledim,bekledim ve bekledim.... kimse gelmedi saatlerdir burdayım bir kişi bile gelmedi ben burada tek başıma oturdum. Hep birazdan gelecek, birazdan gelecek diye kendimi kandırdım ama gelmeyecekti.Saat ikiyi gösteririken telefonumu açtım ve onun nurmarasının üstüne tıkladım.Sonuna kadar çaldı açılmadığında yine aradım.Bu sefer kısa bir çalışın ardından açılmıştı.Konuşmuyordu sadec enefes sesleri duyuluyordu. "Hani güneşi birlikte batıracaktık." dedim ağlamamaya çalışırken." Söz vermiştin." dedim yine ses gelmedi yine konuşmadı. "Aslında üzgünüm ama gelmediğin için değil bir insanın hayatına bu şekilde dahil olamayacağımı bilmeliydim." dedim "Sadece..." dedim ve kaladım çünkü bu büyük bir itiraf olacaktı "Sadece ölmeden önce kısacık bir zamanda seni tanımak istedim.O gece seni gördüğüm gece demiştim ya yüzmeyi bilmesemde gireceğim bu denize diye ben sen olmasanda girecektim o denize ama tek fark kimse kolumdan tutup beni çıkarmayacaktı o denizden.Hani derler ya öldükten sonra yedi saniyede tüm hayatın gözlerinin önünden geçer diye.Ben sen geç istedim gözlerimin önünden biliyorum bir kez gördüğün bir adamdan bunu istemek çok saçmaydı ama sanki seni çok önceden tanıyorum sanki sen, bensin." dedim "Bence insanların anıları onlara evelerini oluşturuyor ama benim evim yok Demir bir tane bile yok ben o dışarıdaa gördüğün evsizlerden biriyim zihnimde.İstedim ki sen benim evim ol."dedim ve bir süre durdum nefes alış verişleri ilkine göre daha yavaştı."Üzgünüm ben sadece her şeyi unutmuş aptal bir kızım seni de unuturum merak etme." dedim ve kulağımdan çekip telefonu kapattım.Ağlamak istemiyordum bir insana bir anda nasıl bağlanabilirdim.Bu benim ilk hayal kırıklığımdı.İlk kırılışım ilk parçalanışım.Sanki kalbim önceden zaten parçalanmıştı ama şimdi parçalarında birleşmemsi için daha da küçük kırıyordum.

  Oturduğum yerden kalktım.Üstümü silkeledim.Kumlar tek tek yere döküldü.Bu sefer yavaş yavaş yürümedim.Bu sefer öyle bir koştum ki kalbim,ciğerlerim patlasın istedim ruhum acısın istemedim canım acısın istedim bu yüzden koşabildiğim kadar hızlı koştum.

  Evin önüne geldiğimde bacaklarımın artık beni taşımadığın fark ettim dizlerimin üetüne düştüm.Bir süre burada kaldım.Oturdum dinlendim.Vücudumdan özür dilemek istedim tüm organlarımdan onlar bu ruhu hak etmiyordu bu güçsüz ruhu hak etmiyordu.Bu aptal  ruhu hak etmiyordu.Keşke o gece o adamı görmek yerine o denize girseydim en azından yaşamak için kendimi umutlandırmazdım.

  Cebimdeki anahtarı kapıya sokup açtım.Bu gün ne annem ne babam beni aramışlardı bu garipti normalde beni yüzüncüye aramaları gerekiyordu resmen eve gecenin üçünde grimiştim.Karanlık evde yavaş yavş ilerledim hiçbir ses hiçbir hareket yoktu.Işıklardan birini yaktım ardından tüm odaları gezdim ama ne annem vardı ortalıkta ne babam.Cebimden telefonu çıkarıp.Annemi aradım ama aradığınız kişiye ulaşılamıyor sesi duyuldu. Ardından da babamı aradım ama onda da aynı ses duyuluyordu.

  Odama doğru ilerledim eminim birazdan beni arayacaklardır çarşıya felan çıkmışlardır diye düşündüm.Odama girip hızla cekeitmi yere savurdum.Dolabıma gitmeden hemen önce yatağımın sütünde katlanmış bir kağıt gördüm.Kaşlarımı çatrak kağıda doğru ilerledim.Elime aldığımda ilk gözüme takılan şey Sevgili Ada yazısı oldu merakla yatağıma oturdum ve mektubu okumaya başladım.

  Sevgili Ada,
Biz gidiyoruz.Sana bu mektubu bile bırakmal istemiyorduk ama bu kadarını hal ettiğini düşünüyoruz bu yüzden bu mektubunokuduğunda biz buradan çok uzakta olacağız lütfen bizi arama.

    Sana binlerce yalan söyledik biliyorum ama ilk defa doğruyu söyleyeceğim.Seni hiç affedemedim Ada sana kızım demek bile benim canımı acıtıyor.Lütfen bize kızma ama ölmek istmiyoruz.Sen öyle birisin ki etrafında kim olursa olsun onun sonunu getirdin.Seni affedemediğimiz için gidiyoruz.Korkuyoruz ve gidiyoruz.Ölmek istemiyoruz ve gidiyoruz.Geçmişini unutman senin için belki iyi oldu ama biz seni hiçbir zaman affedemedik sen kendini affettin unutarak ama biz affedemedik bu yüzden gidiyoruz.Kendine iyi bak ve bırak geçmişi bizsiz önüne bak."

Mektup bitmişti ama bende bitmiştim.Ailem beni terk etmişti.Hüngür hüngür ağlarken ne kadar güçsüz olduğumu düşündüm ne kadar iğrenç bir insan olduğumu ailem benden korkuyordu çünkü ben ölümü getiriyordum.Ailem beni affedemiyordu çünkü bir şeyler yapmıştım.Ailem beni terk etmişti çünkü bana kızım bile demek onun canını acıtıyordu.

  Ağladım belki dakikalarca belki de saatlerce ama göz yaşlarım tükendiğinde sakinleştim ve telefonumu elime aldım ve Acıma girdim şuan o cevap vermese bile ona ihtiyacım vardı.

Ölüyorum.
Yazdım sonra ise yavaş yavaş yazmaya devam ettim
"Demiştin ya bize doğmak yakışmaz diye ben yanlışlıkla güneşi doğurdum gerçekten yakışmıyormuş."
Yazdım ve son cümlelerimi kurdum
"Sanırım yıldızlar artık beni istemiyor." bu cümle her şeyi ifade ediyordu.Terk edilişimi parçalara ayrılışımı.Bu dünyada yıldızlar sizi istemezsse eğer sizde kendinizi istemezssiniz.Yıldızlar sizi istemesse dünya sizi istemez evren sizi istemez o zaman siz kendinizi bile istemezssiniz.

Yıldızların HatrınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin