∗∗Başlama tarihi ekleyebilirsiniz :) ∗∗
O gün hava kapalıydı. Kapalı havaları pek sevmezdi. Günün pazartesi olması da cabası. Yapacak bir şey yok deyip hazırlanmaya başladı. Aslında yorgun hissediyordu. Evde kalsam mı diye bir aklından geçirdi ama üstü şu günlerde sürekli bir terfi vermekten bahsediyordu. Gidecekti. Gitmeliydi. Hayatını vermişti bu mesleğe sonuçta, ailesiyle küsmüştü. Sadece bazen kız kardeşiyle konuşuyordu. Ama yıllardır görüşmemişlerdi. Yanılmıyorsa o da burada yaşıyordu. Neyse diye düşünerek çantasına son dakika birkaç yiyecek tıkıp evinden çıktı. Gerçi almasa da olurdu. Yemeye ömrü yetmeyecekti çünkü.
Sokağa çıkıp bir taksi çevirdi. Çalıştığı yere varana kadar terfi aldığının hayalini kurarak gitti. Ne de güzel olurdu. Kutlama yapmak için o en sevdiği kızarmış nuddle yapan yere giderdi herhalde ya da belki... Şoförün seslenmesiyle vardıklarını fark etti. Adama parasını uzatıp araçtan indi. Hızlı adımlarla ofise çıktı. Etrafına bakınca şaşırdı. Herkes oradaydı. Çoğunlukla son anda yetişen arkadaşları bile buradaydı. Günaydın, dedi. Kimse cevap vermeyince iyice şüphelenip," Ne oluyor burada? Neden hiçbi..." derken arkadan bir ses geldi," Ben de aynı şeyi size soracaktım.".
Döndüğünde karşısında üstünün üstünü, müdürünü, gördü:" Neden böyle önemli bir günde size o kadar hatırlatmama rağmen geç geldiniz!?" Tam ama ben geç kalmadım ki, derken aklına birkaç gün önceki duyuru geldi. Ayın 14'ünde büyük patron gelip denetleme yapacaktı. O yüzden herkesin bir saat öncesinden ofiste olması gerekiyordu. Ama bugün on dördü müydü ?Lütfen olmasın diye geçirdi içinden.Telefonuna bakacakken müdür," Zahmet etmenize gerek yok, bugün ayı on dördü. Hem zaten bir an önce odanızdaki eşyaları toplamanız gerek." deyince büyük bir çöküş yaşadı. Ne yani her şey buraya kadar mıydı? Hayır. Böyle olamazdı, olmamalıydı. Pes edemezdi. Ama şunu iyi biliyordu: ne kadar ikna etmeye çalışıp özür dilese de onu affetmezlerdi. Şirket her daim disiplin ve düzen içindeydi.
Kırık düşünceleriyle odasına gidip eşyalarını topladı ve arkadaşları onu teselli etmeye gelene kadar odanın ortasında öylece dikildi. Onlara veda edip çıkışını yaptı. Resmen hayat onunla dalga geçmişti. Önce umut vadetmiş sonra şok yaşatmıştı. Eşyalarını koyduğu kutuyu, bir hışımla en yakın çöp kutusuna attı. Eve gitmeyi düşünmüyordu. Şu an ihtiyacı olan şey gidebildiği kadar uzağa gitmekti. Sağdaki sokağa sapıp yürümeye başladı. Onu takip eden adamdan habersiz bir süre yürüdü.
Yolda gördüğü pamuk şekerciden pamuk şekerini alıp parka oturdu. Etrafta çocuklar koşturuyordu. Bir zamanlar kendi de böyleydi. Sevimli bir çocuktu, pamuk şekere bayılırdı. Şekerine bakarken son parçayı da aldı ve parktan ayrıldı. En yakın ödünç bisiklet alma yerine gidip birisine atladı. Sabahtan akşama kadar şehirde turladı. Vakit artık gece yarısına yaklaşmıştı. Bir restorana girip menüdeki en pahalı yemekleri ve içkiyi sipariş etti. Karnını doyurduktan sonra orada sızdı kaldı. En son hatırladığı şey garsonun ondan hesap isterken tanımadığı birisinin parayı ödeyip kendisini bilmediği bir arabanın içine götürmesi oldu. Adama siz kimsiniz diye sormaya çalıştı. Ama adam çoktan yanından ayrılmıştı. Gözleri yavaşça kapandı. Ve arabanın motor sesini duydu...
........................................................
Eveeet! Merhaba herkese.
Bölüm kısa oldu. Ama yeni bölümler daha uzun olacak. Bu bölümde olay anından bir kesit vardı. Umarım beğenmişsinizdir ;) Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Seviliyorsunuz.Diğer bölümde görüşürüz 😉
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUÇ
Adventure*Kim yaparsa yapsın suç suçtur. Ve cezasız kalmaz...* Hayatımı bu söz üzerine kurmuş olan ben, ne kadar tehlikeli olduğunu bilmediğim bir oyunun içinde buldum. -Arkamdan gelen ayak seslerini duymamla beraber hızımı artırdım. Peşimdeki adama yakalanı...