2▪

2.6K 360 505
                                    

Umarım çok meraklandırmadım seni? Dur, hemen devam edeyim bari.

Tobio, o günden sonra küçük tilkiyi görememiş bir daha. Her gün aynı saatte belki tilki geri gelir diye gidiyormuş o sokak arasına. Hatta bazen yanına küçük bir sepet alıyor ve içini yiyeceklerle dolduruyormuş. Tilkinin aç kalmasını istemiyormuş.

Bir gün, elinde yiyecek dolu sepetiyle sokak arasına giderken bazı konuşmalara şahit olmuş.

"O iğrenç yaratığın bayadır şehre geldiğini gören olmamış, duydun mu? Hatta söylentilere göre, o günden sonra doğru düzgün ormandan çıkmamış bile."

Tobio, duydukları ile şaşırmış ve çok üzülmüş. Neden ona iğrenç ve yaratık diyorlarmış ki?

Tobio, minik çocuğum, insanları anlatayım sana. Onların kalpleri taştan ve kapkara...

İki kişi devam ederken konuşmasına, Tobio'nun, bir fikir gelmiş aklına. Ormana gidip Hinata'yı görmeye karar vermiş. Önce evine uğrayıp en sevdiği oyuncağını almış. Tilkiye verecekmiş, yalnız hissederse bu oyuncak tilkiye sarılabileceğini düşünmüş.

Ormana giderken şarkılar söylüyor, seke seke yürüyormuş. O kadar mutluymuş ki... Tilkiyi görmek ve onunla konuşmak istiyormuş. Yağmur yağmaya başlayınca, girmiş bir ağacın altına. Beklerken yağmurun yavaşlamasını, tilkideymiş aklı.

Tahmin edebiliyorum ne düşündüğünü, tilki nerede? Ne sabırsın şey çıktın sen, anlatıyorum bekle.

Nefret edermiş böyle yağmurlu havalardan, küçük tilki. Yağmurlu bir günde ölmüş, ailesi. Şimşekler çakıyorken, bir mağaranın girişine saklanmış. Pofuduk kuyruğunu etrafına sarmış. Yarasalar bile onu sevmezmiş. Tilkiye doğru uçmuş birkaçı, uzaklaştırmışlar oradan küçük hayvanı.

Tilki bu sefer bir ağacın altına gitmiş. Kovulmamayı umarak, yağmurun dinmesini beklemiş. Çok korkutuyormuş onu, ara sıra çakan şimşekler. Dayanamamış en sonunda, ağlamaya başlamış.

Tobio, yağmurun yavaşlamadığını görünce başka çare olmadığını düşünmüş ve ağacın altından çıkmış. Çakur içindeymiş yollar, düşe kalka ilerlemeye başlamış. Ormanın girişine geldiğinde dank etmiş kafasına. Küçük tilki neredeymiş acaba?

Ağacın dallarına tünemiş kargaları görünce onlara sormak istemiş.

"Afedersiniz! Küçük bir tilki gördünüz mu buralarda?"

Kargalar, bakmışlar birbirlerine. Gülüşmeye başlamışlar. İçlerinden biri çıkmış ortaya doğru, konuşmaya başlamış.

"Bilmez misin sen, o sevilmez burada! Bize soruyorsun ama, nerede olduğu kimin umurunda!"

Tobio, gülmüş ona doğru öten kargayı görünce. Kim bilir ne diyormuş kendince. Onlardan yardım alamayacağını anlayınca karar vermiş ormanın içine doğru girmeye.

Ah kargalar, ne çektirdiniz be bize? Artık akıllanmanız gerek, bence.

Yürümüş, yürümüş ve yürümüş. Çok yorulmuş sonunda. Karar vermiş durmaya. Yağmur yavaşlamıyor aksine şiddetini arttırıyormuş. Tobio, korkmaya başlamış. Tilkiyi hemen bulmak istiyormuş.

Yeniden yürümeye başlayacakken ona doğru koşturan tilkiyi görmüş. Sepetini yere koymuş ve kollarını açmış. Tilki korkudan ve heyecandan öyle hızlı atlamış ki Tobio'nun üstüne, yere düşmüşler birlikte. Siyah saçlı çocuk, anlayamamış ne olduğunu. Kucağındaki tilki kafasını boynuna gömmüş ve ağlıyormuş hüngür hüngür.

Tobio yavaşca ayağa kalkmış. Sepetini eline almış ve tilkinin önünde eğilmiş. Hinata, önünde eğilen çocuğu görünce yavaşca sırtına çıkmış ve kafasını boynuna gömmüş. İlk defa bir insan ona böyle güzel davranıyormuş.

Tobio'ya dememek lazım insan. Melekten farksız dikkatlice bakarsan.

Siyah saçlı çocuk, sırtındaki tilki ile yürümeye başlamış. Her şimşek çaktığında Hinata, biraz sokuluyormuş siyah saçlı çocuğa. Tobio, uygun bir yer bulunca elindeki sepeti yere koymuş ve tilkiyi yavaşca yere indirmiş. Bir şimşek daha çakmış ve Hinata yerinde sıçramış. Tobio, onun korkmasını istemiyormuş.

İçi yiyecek dolu sepetine uzanmış ve yavaşca açmış kapağını. Almış eline oyuncağını. Oyuncak tilkiyi gören Hinata, sevinçle ellerini birbirine vurmuş. Tekrardan bir şimşek çakınca sevinmesi yarıda kesilmiş ve yerinde sıçramış. Tobio daha fazla dayanamamış.

"Tanrılar fotoğrafımızı çekiyor."

Hinata, görüştüklerinden beri ilk defa konuşan çocuğa bakakalmış. Ne diyormuş böyle?

"Efendim?"

"Diyorum ki: Tanrılar fotoğrafımızı çekiyor!"

Hinata, fotoğraf ne demek bilmiyormuş.

"Fotoğraf ne demek Tobio? Yenir mi?"

Tobio, sorulan sorular ile kahkaha atmış. Küçük tilkiye doğru yaklaşıp kendine çekmiş onu. Hinata, sevinçle ve utançla sallamaya başlamış kuyruğunu.

Tobio, elini kaldırmış ve gökyüzünü işaret etmiş.

"Tanrılar, bizim fotoğrafımızı çekiyor. Hatıra kalsın diye... Şimşek çakarken gülümse!"

Bilmiyor muydun yoksa? Fotoğrafımız çekilir şimşek çakarken, korkma artık bu yüzden!

Bunun üzerine kafalarını gökyüzüne kaldırmışlar ve gülümsemişler ışık parlarken.

"Tobio, artık ikimizin bir hatırası var!"

Tobio, gülümsemiş duyduklarıyla ve sımsıkı sarılmış arkadaşına. Yağmur yavaşça dinmiş ve zamanın nasıl geçtiğini bile anlayamamış. Yemek yemişler birlikte. Çayırda koşturmuşlar. Hinata, koşarken dört ayak üstünde olduğundan çok hızlıymış. Tobio, hayran kalmış.

Güneşin yavaşça battığını fark eden siyah saçlı çocuk, söz vermiş; yarın yine gelecekmiş. Birbirlerine sarılarak vedalaşmışlar. Oyuncak tilkisine sarılarak geçirmiş geceyi, Hinata. Tobio, Hinata'yı düşünerek dalmış rüyalara.

Sabah olduğunda Tobio erkenden kalkmış ve sepetini yine doldurmuş yiyeceklerle. Hinata'nın seveceği şeyleri koymaya çalışıyormuş. Onun mutlu olmasını istiyormuş. Saat sekiz olduğunda yavaşça çıkmış evden, kimseye ses etmeden.

Ormana geldiğinde onu tilki arkadaşının karşılamasını bekliyormuş, siyah saçlı çocuk. Beklemiş ama gelen kimse yokmuş. Korkmaya başlamış yavaştan. Ağaçların dallarına bakmış. Kargalar da ortalıkta yokmuş. Elindeki sepeti sıkıca tutmuş ve koşmaya başlamış.

Hinata'yı arıyormuş her yerde. Her ağacın altına, kayanın yanına bakıyormuş ama bulamıyormuş. Tam umudunu kaybetmişken, tilkiyi görmüş birden. Vücudu sarsılmış korkuyla, ne olmuş böyle ona?!

Durulur mu böyle yerde diyeceksin, haklısın aslında. Ama ne yapayım yoruldum, çok fazla.

küçük tilki, kagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin