Nisa'dan
Sabırla sınanmaya çalışılmış bir sınavımmış gibi gayretle bu yolculuğun bitmesini bekliyordum.Kulağıma dolan şarkının zevki tüm bedenimi uyuşturmuşken yavaş yavaş eski anılarımı yad etmeye başlamıştım.
Sonra boynumda ki kolyeye dokundum.
Sanki kalbimle zincirlenmiş gibiydi...Aklıma onunla birlikte asansörde ki o klişe tanışmamızın ardından saatlerce hiç susup bıkmadan dertleşmemiz ve eğer bir daha karşılaşırsak birbirimize ardı ardısı verdiğimiz sözler ile o sözleri tutmak için verdiğimiz yeminler gelmişti şimdi ise keşke o yeminleri unutupta başkasının ruhuna mühürlenmeseydik diye isyan ediyordum...
Ama ne çare ki her seferinde o asansörün boşluğundaymışım gibi hissedişim,tüylerime aniden gelen ürperti,ruhumun zifiri karanlığı artık hiç bir şey değiştirmiyordu...
Bir keresinde onunla verdiğimiz sözleri tutmak adına gerçekleştirdiğimiz bir anımız vardı.Birlikte bizi asıl gösteren benliğimizi doğru karekterimize göz önüne serip tamamen birlikte olabilmemiz için bir tablo yapmıştık.Evet bir tablo idi...
Yirmi birinci yaş günümdü.Ailem bir parti düzenlemeye karar vermişti.O partide pek eğlenemediğim doğru idi.Babaannem annem ve babam ile görüşerek benim için izin almıştı.Arkadaşlarım Prag'da olduğundan dolayı bende bir bara gitmeye karar vermiştim.Onu orada küçük bira şişeleri ile görünce önce affaladığım doğru idi ama sonrasında yanına giderek konuşmamız her şeyi değiştirmişti...
"Hey! Seni gördüğüme sevindim! Ama bu şekilde karşılanmak doğrusu anlarsın ya geçen tanışmamızda bana içkiye bağlanıp hayatımı mahvetmeme izin vermeyen yeşil gözlü çocuğu böyle görmem kötü oldu yani-"
"Sen hiç susmaz mısın ya?"
"Farkında mısın bilmiyorum ama tekrar karşılaştık ve senin geçen sefer ki gibi bana yardımcı olman benimde sana aynı şekilde yardımcı olabileceğim anlamına geliyor."
"Ne yani sana yardım etmeseydim burada içip içip ölseydim bana yardım etmeyecek miydin?"
"Saçmalama! Tabii ki sana yardım edecektim ama dur bir dakika eline ne oldu böyle!"
"Sadece küçük bir sıyırık önemli değil."
"Bu önemsiz davranışlarını içki içmene bağlayarak senin temiz biri olduğunu varsayıyorum aksi takdirde-"
O hafif tebessümün bağlamıştı belki beni kendine.Bilmiyordum.Utanmıştım.Sanki farklı şeyler hissediyordum.Hani derler ya kelebekler uçuyor karnımda... aynı o hissi veriyordu bana ama ben o kelebekleri kendime eziyet ettirip mühürlemiştim...
"Eğer böyle gülmeye devam edersen bu işin sonu kötü bitecek bilmeni isterim"
Beni takmamıştın.Keşke bana olan sinirini çekip gitmekle ödeseydin belki sensizlikten boşluğun dibinde yalnızlık çekmezdim...
"Bu arada sana bir şey vermek istiyorum."
"Ne?"
"Doğum gününü unutmayacağımı biliyordun her halde?"
"Nasıl yani? Can ne demek istiyorsun?"
"Tamam ilk karşılaşmamızda asansörde birbirimizi takip etmeyeceğimize dair söz vermiştik ama ben bu sözden azıcık caymış olabilirim."
"Şu an gerçekten ne demek istediğini anlayamıyorum."
Bana yaklaştın.Sanki benimle olduğun için mutlu olmuş gibiydin.Gözlerinin içi parlıyordu.Belki de ben öyle hissetmiştim...
"Biliyorsun ki asansörde birbirimize doğduğumuz günleri söylemiştik.Ayrıldıktan bir zaman sonra sinemaya gittim.Ve attığım konumda seninde bulunduğunu gördüm.
Ama Instagram hesabını bulamadım.
Bende kardeşinle iletişime geçtim.Sonra da sana bir sürpriz hazırlamak istedim.
İstediğim organizasyonu belki oluşturamamış olabilirim hatta elimi bile sakatlamış da olabilirim ama hiç sorun yok""Bir dakika sen bana özel bir şey mi hazırladın?"
"O gün gerçekten çok mutsuzdun Nisa ve ben belki bu doğum günün sana şans getirir diye umdum hatta bir hediyenin sana bir göz yaşının derdini kapatması gibi ilaç olacağını da düşünerek-"
"Hayır Can bunu yapmış olamazsın! Hem neden bir insan daha hiç tanımadığın bir insana hediye alır ki?"
"Çünkü sana değer veriyorum.Üzülmeni istemiyorum.Belki çok kısa bir süre geçirmiş olabiliriz ama bu geleceğimizin bize bir şansını temsil edebilir.Yani anlatmak istediğim bizimde her iki insan gibi şansa ihtiyacımız var."
İçim içime sığmıyordu ve ben sanırım sana mest olmuş olabilirdim.Arkanı dönüp mermer masadan aldığın kutuya bakarken sanırım içimden geçen bir evlilik teklifiydi.Ama aptallığımın yüzüme vurmaması için çaba sarf ederek bakışlarında ki arzuya odaklanmaya çalıştım.
Elindeki kutuyu açtın ve içinden bir kolye çıkmıştı.4 yapraklı bir yoncanın içinde bulundurduğu ince yazı detayı gözümden kaçmamışken 32 diş birden sırıtmamda normal olmamıştı.Sonuçta bu yaptığın sürpriz her iki arkadaş için geçerli bir sebepti.
Arkamı dönüp saçlarımı havaya kaldırırken bana yaklaşıp kolyeyi boynuma takarken sanki iç çekişini hissetmiştim.Kokuma mı muhtaçtın yoksa bu ufak hediyenin özelliği senin için anlamı büyük bir ifademiydi bilmiyordum.Kolyeyi taktıktan sonra büyük bir patlama ile patlayan konfetiler üzerimize yağmaya başlamıştı.Belki zamanlamamız yanlış olabilirdi ama sana olan hislerimin kuvveti bunu yapmam için izinime vermişti.
Sıska bedenimi sana doğru hareket ettirip boynuna sarılırken gözlerimi kapattım.
Sanırım bu sefer anlamıştım.Kokuna muhtaç kalmış olan bendim.Keşke yaşanmış onca şeyden sonra seni üzüp yalanlarıma hapis olup ruhumu dar sokaklarda bırakmasaydım.Takipsiz bakışlarımı üzerimde hissederken bir anda kapının kapanması ile organizasyonu yapan arkadaşlarının barı terk ettiğini gördün sarılmamızı bitirip benden ayrılırken sahneye çıkarak odak ışığını kendi üzerine yönlendirirken şarkının melodisini de açmayı unutmamıştın.Eline aldığın gitarla gözlerime takılıp yüreğime sevgi sağlarken mırıldanmaya başladın.
Bilmezler ki içimdesin
Hiç kimse kokunu silemez
Göğsümde ta derinde
Sakladığım yeri bilemezSen hala gözümü alan güneş
Üşüyüp yaktığım ateş
Saatler sende durmuş gibi benimlesin
Sen hala kanatları yorulmuş
Diğerlerinden ayrılmış
göç etmeyen bir kuş gibi benimlesinSen hala gözümü alan güneş
Üşüyüp yaktığım ateş
Saatler sende durmuş gibi benimlesin
Sen hala kanatları yorulmuş
Diğerlerinden ayrılmış
Göç etmeyen bir kuş gibi benimlesinBenimlesin
Bilmezler ki içimdesin
Hiç kimse ismini silemez
Hiç bir dost, hiç bir şarkı
Yokluğuna ikna edemezSen hala gözümü alan güneş
Üşüyüp yaktığım ateş
Saatler sende durmuş gibi benimlesin
Sen hala kanatları yorulmuş
Diğerlerinden ayrılmış
Göç etmeyen bir kuş gibi benimlesinSen hala gözümü alan güneş
Üşüyüp yaktığım ateş
Saatler sende durmuş gibi benimlesin
Sen hala kanatları yorulmuş
Diğerlerinden ayrılmış
Göç etmeyen bir kuş gibi benimlesinSen hala gözümü alan güneş
Üşüyüp yaktığım ateş
Saatler sende durmuş gibi benimlesin
Sen hala kanatları yorulmuş
Diğerlerinden ayrılmış
Göç etmeyen bir kuş gibi benimlesin...BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vlna lasky
FanfictionYeri geldi hun harca kez göz yaşı döktük, yeri geldi gururumuzu çiğneyip tükürmeye yer ararken yine gururumuzun esir olduk.Ama en önemlisi yeri geldi güvenimizi sorgularken bile asla ama asla bir birimizi ihanetin bedeliyle yanıp tutuşturmadık... Ço...