Lisa eline aldığı tabağı bir güzel sıyırdı. "Oh be," diye inledi kısırı yerken. "Hayatımda daha iyisini yemedim, inanılmaz olmuş."
"Yavşak," diye fısıldadı Seokjin Lisa'nın arkasından. "Sevgilisi yaptı diye nasıl hemen kuyruğunu kıstırıyor," diye devam etti. "Bu durum bizim arkadaş grubunda klişe artık. Herkes hanımcı." dedi Jungkook.
Oturdukları salon Rose'un annesinin eviydi ve ailesi yurt dışında olduğu için toplanabilmişlerdi, Seokjin in yüksek notkarı sayesinde de okuldan öğretmenler ve Dumbledore onların çıkmasında bir sorun görmemişti. Salınun ortasındaki halıda Lisa ve Baekhyun oturmuştu, birbirine yakın tekli koltuklara Jin ve Jungkook kurulmuştular. Rose ise mutfakta yapılmış olan yemekleri getiriyordu. "Hanımcılık kötü bir şey değil, mutlu eş mutlu hayat demişler," dedi Rose ve elindeki bir tepsi böreği sehpaya bıraktı.
"Şimdi dikkat ettim de biz hep yemek yiyoruz amına koyayım." dedi Jungkook yüzündeki şok ifadesiyle. Etrafında tonla metamtık işlemi uçuyor gibiydi. "Boğazımız durmuyor," diye devam etti sözüne ve ortadan katladığı böreği ağzına tekte soktu. Bunu gören Lisa gözlerini kocaman açıp piç bir şekilde gülerek, "Taehyung'da şanslıymış." dedi.
Jungkook'un boğazına takılan ve öksrmesine sebep olan lokmadan sonra tüm kısır günü halkı gülmeye başladı. Tek gülmeyen halıda öylece oturmuş Baekhyun^du. Jin: "Baek ne oldu?" diye sordu.
Baekhyun hala arkadaşlarına kırgındı ama bunu onlara söylememekte ısrarcıydı. Onların anlaması gerekiyordu ama anlamıyorlardı. Ne kötü arkadaşlarım var diye üzülüyordu orada durdukça. "Hiçbir şey," diye fısıldadı Baek ve bir gram bile yemediği tabağına gömülür gibi yaptı.
Konuşurken sesi titremişti. Fakat kimse bununla ilgilenmemiş ve konuşmaya devam etmişlerdi.
"Geçen gün," diye söze başladı Lisa ve dedikodu vermeye hazır bir teyze gibi bağdaş bağşladoğı ayaklarını toplayıp Jungkooklara doğru eğildi. "Biri Jisoo'nun bloguna gizli biir mesaj atmış. Ama sakın benden duyduğunuzu söylemeyin," dedi. Herkes pür dikkat onu dinliyordu.
"Hani Mark ve Bambam okuldan atıldı ya yasaklı büyü gerekçesiyle. Biri onları yakalatmak için aynı büyüyü yapmış demiş yazan. Kim olduğunu bilmiyorum gizli hesaptı ama Jisoo bu işin peşini bırakmayacağını söyledi. Sonuçta gazeteci." dedi Lisa.
Seokjin'in kanı donmuştu. "Jisoo sence bunu buşabilir mi?" diye sordu sesinin titremesini saklamaya çalışarak. "Şu ana kadar onun elinden kaçanı görmedim Seokjin oppa." diye sözlerini devam ettirdi Lisa.
Seokjin hiç olmadığı kadar gergindi. Bu sırrın açığa çıkmaması gerekiyordu. Çıkarsa, biterlerdi.
"Yemekler inanılmaz olmuş aşkım bayıldım," diyerek konuyu değiştirdi Lisa Rose'a bakarak. Onlar tatlı bir çift olarak konuşurlarken ayağa kalkıp tuvalete giden Baekhyun'u kimse ne yazık ki görmedi.
Baek, tuvalete gidip kağıyı kapattı ve musluğu açıp klozetin kapağına oturup öylece durdu. Arkadaşları onun üzgün olduğunu görmüyorlardı. Bu nasıl mümkün olurdu? Yıllardır beraberlerdi ve şimdi de bu mu olmuştu?
Gözlerinden minik yaşlar akmaya başladı Baekhyun'un. Keşke Chanyeol ile kalsaydım diye fısıldıyordu. En azından o beni seviyor ve anlıyordu. Üzüldüğümü biliyordu.
Ağlamaktan gözlerinin kızaracağını biliyordu ve bu şekilde salona döönmek istemiyordu. Bu yüzden tuvaletin yanındaki odadan aldığı kağıda biir işinin çıktığını yazdı ve hızla kapıdan çıktı.
Fakat kimse onun gittiğini fark etmemişti.
**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hogwarts ● bangtan [texting]
Fanfictionsıkıldığım için saldım kitabı haberiniz olsun* GAVATLIK İÇERİR (!) ortaokul arkadaşı olan bu yedi kişi hogwarts'ta bir lise ortamı yaşasaydı, bu nasıl olurdu? b×b/ taekook, sope+yoonmin, namjin, chanbaek, xiuchen... Allah ne verdiyse