Josie [Sebastian Stan]

||01||

Daha önce Chris Evans ile olan ilişkisiyle gündeme gelen, henüz ismini sinema dünyasında yeni yeni duymaya başladığımız Fransız asıllı oyuncu Josie Deschamps ve çoğumuzun Bucky Barnes olarak tanıdığı ünlü oyuncu Sebastian Stan 2021 yılında vizyona girmesi planlanan bir drama filmi için masaya oturdu!

Saatlerdir menajerim ve yakın dostum olan Rory'nin attığı bu habere bakıyordum. Bu film projesinden çekilmeli miydim yoksa kariyerim adına dört elle asılmalı mıydım? Son bir haftadır bu ikilemdeydim ve ben bir karar verene kadar olay haber sitelerine düşmüştü bile. Peki problem ne miydi? Problem ne yaparsam yapayım sürekli olarak yolumun kesiştiği şu 'ünlü oyuncu' Sebastian Stan'di. Ortaokuldan beri tanıdığım bu insandan çekmediğim kalmamıştı ve onunla ortak bir işte çalışmayı hayal etmekte zorlanıyordum. Tek umudum onu görmediğim şu son dört yılda biraz olsun olgunlaşmış ve profesyonelleşmiş olmasıydı. Fakat bir yandan o çirkin kişiliğinin ruhuna işlediğindende emindim.

Ben bunları düşünmekle meşgulken Rory'den bir mesaj geldi.

Rory: Artık bir karar vermen gerek!! Şu oyuncu kadrosuna, yönetmene, yapımcılara bir bak. Hepsi tanınmış, adını duyulmuş insanlar. Oscar'ı var yönetmenin! Senaryo'nun bir kısmını da okudun, hikaye de gayet güzel. Para desen mükemmel. Daha ne düşünüyorsun anlamıyorum. Şu Sebastian aptalı yüzünden bu fırsatı kenara atamazsın. Yarı yoldan dönme.

Evet haklıydı. Hem de çok. Cesaretimi toplamam gerekiyordu. Sebastian'nın hayatımda dönüm noktası olma potansiyeli taşıyan bu projeyi elimden almasına izin vermemeliydim. Rory'ye son cevabımı iletme vaktiydi.

Josie: Tamam verdim kararımı yeter.
Josie: Varım bu işte!

Rory: Kesin mi?!
Rory: Bak arıyorum yapımcıyı yani.

Josie: Evet kesin!

•

Ertesi gün Rory yapımcıları aramış ve benim filmdeki rolüm artık netleşmişti. Şimdiyse ben senaryoyunun okumama izin verilen kısmına bir kez daha göz atmak ve de tabii ki biraz dertleşmek için Rory'nin evine gelmiştim. Bu film teklifini gerçekten kabul etmiş olduğumdan hala içimde bir huzursuzluk vardı.

"Gittikçe viral oluyorsunuz." dedi Rory oturduğu yerden sırıtarak ve telefonunu bana uzattı. 'Yine ne var?' dercesine bir bakış attım. Haberi okumaya başladığımda resmen ter bastı.

Dört sene önce Josie Deschamps'ın Chris Evans'ı aldattığını ortaya atarak ortalığı kızıştıran Sebastian Stan şimdi Deschamps ile aynı filmde yer almak için hazırlanıyor. Uzun süren küslük son mu buldu yoksa eski defterler tekrar mı açılıyor?

Sinirle telefonu Rory'ye uzatarak "Bu ne şimdi?! Bence hala şansım varken çıkmalıyım bu işten." dedim. Rory aynı sinirle karşılık verdi:

"Hala şansın falan kalmadı! Hem reklamın iyisi kötüsü olmaz. Baksana cuk diye gündeme oturdunuz, daha ne?"

"Daha mı ne? Ben böyle bir şeyle gündeme gelmek istemiyorum. Ayrıca Chris ne düşünecek acaba bu konuda." dedim yüzümü ellerime gömerek.

"Ne düşünürse düşünsün. Aynı aldatma muhabbetinde olduğu gibi bir ay kadar konuşulup sonra tekrar unutulacaksınız. Magazine çok malzeme var. Hem sanıyor musun ki şimdi sen bu projeden bir anda ayrılsan herkes her şeyi unutacak. Yine olay olursun." dedi. Bu sakinliği bazen beni delirtiyordu. Doğruydu, aptal magazinde hiçbir şeyin ömrü uzun değildi belki ama ben bu konunun durmadan açılmasından bıkmıştım. Ayrıca inanamıyordum, daha Sebastian'nın suratını görmeden belası yine beni bulmuştu.

"Sana hem arkadaşım hem menajerim diyorum ama sanırım artık tek bir sıfat seçme vakti gelmiş." dedim. Rory kafasını telefonundan kaldırmayarak küstahça "Eğer illa birini seçeceksen menajeri seç derim, kendi iyiliğin için." dedi. Yanımdaki yastığı suratına fırlatmamla elindeki telefonun düşmesi bir oldu. Rory bir an duraksasada sonrasında kendimizi küçük çocuklar gibi bir yastık savaşının içinde bulduk.

Rory'nin bu alaycılığına, sert mizah anlayışına ve hırslı menajer tavrına yıllardan sonra artık alışmıştım. Düzenli olarak tatlıya bağlanan tartışmalarımızda gelenek olmuştu neredeyse. Bir şekilde hep Rory'nin yolundan gidiyordum. Belkide bu bir gün, bir noktada patlayacaktı fakat şimdilik devam ediyorduk işte.