maviye bulanan gözleri, mora özenen incelikleri.

1.1K 100 102
                                    


*Kim Taehyung, ölü bir gence evlenme teklifi ettiğini bilmiyordu.*

25.07.20

*

*

*

Bölüm 1

*Maviye bulanan gözleri, mora özenen incelikleri.*

Kim taehyung

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kim taehyung

"evlen benimle"

Zifiri karanlık ormanda, uzun ince parmaklarımın arasında ki gümüş yüzüğü endişeyle çevirirken, andolsun ki içimde, veyahutsa görüntümde herhangi bir tedirginliğim yoktu. Sadece... endişeliydim. Hayatım boyunca böylesine güzel bir insana kaç kez evlenme teklifi edebilirdim ki? Kaç kez geçerdi bu fırsat elime? "çok kırosun Tae." Demiştim bulduğum bir sürü teklifin arasından en hayvancıl olanını dillendirirken. Emir verirsem onu korkutabilirdim, ama çok ılımlı durursam da muhtemelen benim hanımcı olduğumu düşünecek, ve daha sert birini isteyecekti.

"sikeyim bu çok zor!" çevremde ki mezar taşlarından birine hırsla çemkirmem, inkar edilemez bir şekilde beni de rahatsız etmişti. Kalın mermere doğru ilerledim sarsak adımlarımla. O kadar yeteneksiz, utangaç, ve vasıfsızdım ki, sıradan bir insan olarak adlandırabileceğim sevgilime dahi evlenme teklifi edemiyordum. Lakin bu kararsızlığımın aksine onun benimle aynı kadehten şarabını yudumlamak isteyeceğinden öylesine emindim ki, bir tarafım ne olursa olsun kazanacağımı hissediyordu. Her şeyi batırsam da, gecemizi trajik bir sonla berbat etsem de o yine güzel gülümsemesi ile karşımda olacak, parmaklarımı kavradığı gibi koştura koştura ,ikimizi de kasvetin en ücra noktalarına getirecekti.

"stres yapman çok saçma Taetae. Sen çok yakışıklısın bir kere, hangi fani bu kusursuz yüze hayır diyebilir ki?" sanki toprağın altında ölümün en sessiz uykularından birine dalmış cesetlerden yokmuş gibi, kolumu hafifçe isminin yazılı olduğu siyah mermere doğru atmıştım. "sence de öyle değil mi dostum? Sırf daha erken yanına gidebilmek adına bu korkunç mezarlığın içerisinden geçiyorum, ve ağaç dallarına yüzükler takarak deliler gibi ona evlenme teklifleri ediyorum. Hangi aşık bunları yapar ki?"

Ne kadar merak ediyor olsam da, Taşların üzerinde yazan isimleri okumak benlik bir davranış değildi. İlkokuldaydım, ve harfleri birleştirmeyi öğrenmiş her çocuk gibi menzilime giren kelimeleri ıkına ıkına dillendirmeyi severdim. Meyve suyu kutularını, annemin en özel günler için ayırdığı tafta eteğinin yıkanırken ki sıcaklık derecelerini, ve en çok da okula gidebilmek adına her gün içerisinden geçtiğimiz mezarlığın en nadide parçalarını. Alexander Ric, Mia Sloven, lee soojin... unutamadığım isimler listesinin her zaman başındalardı. yıllar geçse dahi her daim onlar benim zihnimin köşelerinde bir yerlerde at koşturur, gelecegim için çok önemli olan vakitlerin birinde her gün ısıtılarak önüme sürülen yemek misali canımı sıkardı. Korkmuştum, ve çocukluk aklıyla danıştığım annem, unutamadığım isimlerin kimsesiz olduklarını, sadece bir kerecikte olsa birileri tarafından hatırlanmak istediklerini söylemişti. O günden sonra kimsenin yükünü almak istememiştim. Yaklaşık on beş yıldır da mezarlıktan özensizce geçer, taşlarına tek bir kez dahi bakmadan yoluma devam ederdim. Belki de bu yüzden sert toprağa inat mezarın tam da ortasında filizlenen kurumaya yüz tutmuş papatyadan alamıyordum gözlerimi. Koparamayacağım kadar kırılgandı, Su verirsem yaşamayacağını bildiğim kadarsa ölü.

Dead Groom / TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin