"Aşkın tanımı, Flaubert'in yaptığı olabilir: Merak. Birine karşı, ansızın, merak duymaya başlarsınız, korkunç bir merak. Onu tanımak,onunla doğmak, dünyaya onunla yeniden gelmek tek amacınız haline gelir. Aşka en uzak cümle, senden nefret ediyorum değil, bilmek istemiyorumdur.''
Hayatın bize verdiği güzelliklerle, yaşamımızı sürdürürüz. Mutlu olmak, hayal kurarak ruhumuzu özgür bırakmak ve en önemlisi kalbimizin ritmini değiştiren insanla yaşamımızı birleştirmeyi isteriz. Hayatını birleştirdiğimiz kişiyi, baktığımız her yerde görmeye başlarız, hatta herkesi ona benzetiriz. Sesine benzeyen olsa peşinden koşarız, farketmeden..
Bahar ayının yine güneşli bir sabahı, dışarı da oynayan çocukların sesi, kuşların cıvıltısıyla Asya yeni bir sabaha uyanmıştı.Bugün hafta sonu olduğu için pastaneyi biraz geç açsa sorun olmayacağını düşünerek, biraz daha yatakta pineklemeyi tercih etti.Gerçi oldu olası erken kalkmaktan pek memnun olmasa da o günü güzel yapan, kalbinin ritmini değiştiren İlkandan başkası değildi.İlkan pastanenin yanındaki kitapçı dükkanında çalışan delikanlıydı.Kimseyle iletişim halinde olmayan sessiz birisiydi. Asya bu halini merak etse de, sormaya hakkı olmadığını düşünerek yıllarca susmuştu.Bu suskunuş artık kalbini acıtmaya başlamıştı. İlkan'a dokunmak, nefesini hissetmek istiyordu. Her sabah pastaneyi açarken İlkan'ın sigara içtiğini görür. Bir derdi olduğunu bilirdi ama nasıl konuşacağını hiç bilmezdi. İlkan ona hiçbir zaman selam vermemişti. Pastaneye gelse bile gözlerinin içine bakmadan istediklerini söyler, köşedeki masaya oturur sonra kalkar giderdi. Asya, İlkan'ın her pastaneye girişinde kalbinin kuşlar gibi uçtuğunu, midesinde kelebeklerin gezindiğini hissedirdi.(Bunlara sebep olan yeşil gözleri, kirli sakalıyla ve yanağındaki gamzesiyle mankenlere taş çıkaracak olan İlkandı.) Hayatında biri olmaması için Allah'a her zaman dua ederdi. Eğer İlkan kalbini başkasının ellerine verirse, Asya nefes alamazdı.
"Kızım kalk artık saat kaç oldu."diye başımda dikilen anneme yarı açılmış gözlerimle 'ne var dercesine baktım'. Erkenden uyanmıştım fakat yatakta pineklemeyi tercih etmiştim. İlkan'ı düşünmeye başlayınca farketmeden rüyalar âlemine dalmıştım.
"Sabiha Sultan kalktım."diyerek pikeyi havada tepikleyip yataktan kalktım. Eee atalarımız ne demiş huylu huyundan asla vazgeçmez.
"Kızım bir kerede şu pikeyle savaşma. 25 yaşına geldin yaptığın şu hareketlere bak."diyen anneme öpücük göndererek lavabonun yolunu tuttum.Yarım saat içinde hazırlanıp, dükkanın yolunu tuttum. İlkan yine kapının önünde sigara içiyordu.Bugün bir şeyleri değiştirmek adına İlkan'ın yanından geçerken selam verdim. Bana şaşırmış bir şekilde baktı. Neden böyle bakıyordu ki alt tarafı bir selam vermiştim. Sadece başıyla selam verip, sigarasını yere attıktan sonra içeri geçti. Bu davranışıyla kalbimin kırıldığını hissettim.Neden böyle yapıyordu ki, neden mutsuzdu, neden insanlarla konuşmaktan kaçıyordu. Belki kalbini bana doğru açsa dünyanın en mutlu erkeği olacaktı. Kalbi kırık bir şekilde dükkanı açarak, işlerimi yapmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Sen
ChickLitBir kalıba koyulamayan, herhangi bir zamana sığdırılamayan, miktarı ayarlanamayan bir duygudur bu.Aşkın büyüklüğü kalpleri ısıttıkça kelimeler kalpten yola çıkıp dile gelir. Peki İlkan'ın aşkı dile gelip Asya'ya ulaşacak mı? Yazhikayeleri2020 için y...