4. Bölüm

1.5K 91 27
                                    

  Kızım bana tatlı tatlı gülmeye devam ederken onunla konusmaya devam ediyordum.
  "Eda, babacığım senle anlaşalım bir daha böyle şeyler yapmak yok tamam mı kızım? Anlaştık değil mi? Ah! Damarlarında benim kanım akıyorken sana nasıl inanabilirim onu da bilmiyorum ama... Çapkınlıkta bana çekeceğini biliyorum(?) Bakma şimdi böyle bebek bezi degistirdiğımize zamanında ne canlar yaktı bu baban. Ah! Nasıl zamanlardı bir bilsen kadınlar beni görünce hemen bakış atmaya başlardılar. Ne diyorum lan ben?" Deyip kendi kendimi tokatladım. Fazla babalaşmıştım. Bir anda içime Ali Rıza Bey kaçmış gibi konuşmaya başlamıştım. Sonra tekrar ayılmak için tokatladım kendimi. Başımı sağa sola silkedim. Tamam dostum sakin ol! diyordum kendime. Ben bunları yaptıkça kızım daha çok gülmeye başladı.
   "Ne oldu küçük hanım babanın kendini tokatlamadı hoşuna gitti galiba." Dedim. Dilini dışarı çıkararak gülüyordu. 
  "Öyleyse bir daha yapayım mi dedim?" Ve yanağına fazla sert olmadan vurdum. Tekrar sağa sola salladım başımı. Ben kendime vurdukça gülüyordu.
  "Ama böyle olmaz şimdi sıra sende" deyip eliyle yanağına dokundurdum. Tabi ki onu acıtacak birşey yapmazdım. Gülmeye devam ediyordu.
  "Baba senle ne yapacak he zilli?" Deyip başımı göğsüne sokup onu gıdıklamaya başladım. O güldükçe içim ısınıyordu.
  "Yeter bu kadar gülme hele ac karna zararlı. Hadi gidip karnımızı doyuralım." Dedim.
  Mutfağa inip onun icin dolaptan süt çıkardım kendime de dünden biber dolması buldum.   Ben tencereden bile yiyebilirsin ama Edanın biberonu yoktu mecbur kaşıkla yedirecektim.
   Sütü kaseye boşaltıp kaşıkla yedirmeye baslayacaktim ki biri "durun!" Diye bağırdı.
  Sağıma döndüğümde evde yardımcımız Melike Hanımı farkettim.
  "Ne bağırıyorsun Melike, çocuğu korkuttun!" Bir anda kocaman olmuştu gözleri meleğimin.
  "Siz az önce dolaptan aldığınız smsütüü koydunuz?"
  "Evet, niye bir problem mi var? Bozuk gibi durmuyordu?"
  "Degil ama soğuk. Isıtmalıydınız, çocuğun midesini bozacaksınız." Kaseye baktım nasıl akıl edememiştim. Minigim hasta olabilirdi. Dudağını büktüm.
  "Aman kimsede yardımcı olmuyor ki! Ben ne anlarım çocuk bakmaktan."
   "Zaten klavuzluk bir şey değil bu zamanla öğreniliyor anne baba olmak! Verin sizin için ısıtayım" deyip kaseyi aldı elimden. Edanın gözü kasede kaldı. Galiba gerçekten acıkmış kızım.
  "Sabret babacığım mama gelecek şimdi." Deyip onu oyalamak için tekrar tokatlamaya başladım kendimi. Melike yaptığımı garipser bakarak ısıttı sütü.
  Sütü alıp kaşıkla yedirmeye başladım.
  "Birbiberon almalısınız boyle olmaz."
  "Sanirim emzik falan da lazım. Bir ara topluca alıcam." Hem kızımla ilgilenip hem Eceyi bulmak kolay olmuyordu.
  "Melike benim için Eda'ya bakabilir misin bir kac saat. Tabi ucretini  de veririm."
  "Üzgünüm Caner Bey mesaim bitiyor. Ekstra da calisamam malum benim evde de benim cocuklar beni bekliyor. O yüzden mesaiye hiç kalamam. Hem de hiç." Deyip çantasinı taktı bir anda koluna. Ben israr etmeye çalışsam da dinlemeden cıktı. Kızımla onu arayamazdım. Bu yüzden ona bir bakıcı bulmam lazımdı. Şimdilik aklıma bir tek Zehra geliyordu. Gerçi o alığa kızımı emanet etmek mantıklı gelmiyor ama daha yürüyemeyen bir bebekle ilgilenebilecek durumdadır herhalde. Daha fazla beklemek istemedim ve onu aradım. Telefonu ikinci çalışa açtı.
  "Alo"
  "Alo, Zehra ne yapıyorsun?"
  "Ne yapayım babacık ya oturdum Aşkı Memnu tekrarlarını izliyorum."
  "Hala yayınlanıyor mu o dizi?"
  "Tabi canım bundan sonra da Binbir geceyi izleyeceğim." 
   "İyi sana bir teklifim var?"
  "Neymiş? "
   "Bu aksamlığına Edama bakabilir misin? Tabi karşılığı olacak."
  "Ay ne karşılığı canım o kadar da hattımız olsun sonuçta eski eniştemizsin."
  "Zehra herşey güzel gidiyordu da ki sen eski diyene kadar."
  "Yani dürüst olalım Caner'cigim Ece'ninseni affetmeyecegi bir gerçek."
  "Sen beni hiç tanımamışsın Zehra, Ece beni affedecek. "
  "Tabi bulabilirsen affettirirsin ama...."
  "Bende bu yüzden gel diyorum iste. Edadan zaman ayırıp karımı arayamıyorum."
"Hımm. E tamam getir sen ufaklığı."
  "Asla olmaz sizin o yukarı Teksas mahallenize kızımı getiremem. Ben kızımı sokakta bulmadım."
  "Teknik olarak sokakta buldun Caner ama bunun bir önemi yok tabi."
  Bu kız bazen beni şaşırtabiliyordu . Sandigimdan daha az aptaldı galiba.
  "Yine de sizin mahalleye sokmam kızımı. Iki kere uğradığımda ikisinde de cüzdanım gitti. Mal guvenliginin olmadığı o mahallede can güvenliği de olmaz. Canım kızım oraya gidemez."
  "O zaman sana garip bir şey söyleyeyim Caner bizim mahallemizde de çocuklar büyüyebiliyor. Aa! Hatta ben de bu mahallede büyüdüm hatta inanır mısın Ece'de bu mahalle de büyüdü."
   "Ecem dişi bir aslan gibi ama benim kızım kuzu yavrusu sayılır. Bu yüzden senin buraya gelmen gerekiyor."
  "Örf aman ne uzattın ya. Tamam geliyorum ama bak gidiş dönüş taksi parasını senden alırım. " dedi bende kabul edip hazırlanmaya başladım.

   Zehra gelince kapıyı açtım, o selam bile vermeden para istercesine elini uzattı.  Ben ona bakınca gözlerini devirdi. "Selam" diyerek elini uzattı.  Bende hoşgeldin, diyerek karşılık verdim. O taksiyi işret ederek adam bekliyo hadi, dedi. Cebimden çıkarıp ikiyüz uzattım. Taksiyi ben hallederim sen kızımla ilgilen yeter dedim. Edam benim odam da yeni yedirdim uyumaya başladı şimdi. Odamı sana annem gösterir. Ben şimdi çıkıyorum" dedim. Ben ceketimi alıp cikacakken yakamdan tuttu. 

  "Dur! Hemen gidiyor musun? Daha küçük hanımla tanışmadım bile."

  "Yahu nesiyle tanışacaksın Zehra bebek iste. Birkaç saat idare et yeter. Edanın ihtiyaçları başucunda var. " dedim ve onun daha fazla beni oyalamasına izin vermeyerek ayrıldım. Çıkışta bibekleyen tavsiye de ücretini verip arabama bindim. 

  Eğer karımı biraz tanıyorsam şimdi dağıtıyor olmalıydı. Daha önce gittiği birkaç mekanı biliyordum bu yüzden sırayla denemeye başladım.  Ilk gittiğim bir kaç mekânda onu bulamamıştım. Daha sonra aklıma gelen anı fikirle telefonuma sarıldım.  Ece nakdi olmadığı için benim kredi kartımı kullanıyor olmalıydı. Hesap hareketlerime girdim ve incelemeye başladım. Son birkaç gündür bir barda çekim yapmıştı. Şimdi de orda olma olasılığı yüksekti.  Arabamı döndürdüm ve mekana doğru sürdüm.   

    Büyük ve kalabalık mekanda onu bulmak çok zordu. Oldukça kalabalık ve gürültüydü etraf, surekli yanip sonen renkli ışıklar onu bulmamı zorlaştırıyordu. Ama sonra o dalgalı saçlar dikkatimi çekti. Siyah pantalonlu ve siyah bluzuyla oturuyordu bar taburesinde. Ayağında topuklu ayakkabısı olmasına rağmen özenmeden giydiği belli oluyordu üstündekileri.  Gerçi ne giyse güzel gözükecek karım bu haliyle de çok hoştu. Bir süre sadece onu izlemek istedim. Ayrilali belki on gun bile olmamistı yine de onu ozledigimi hissettim ve biraz seyrettim guzelligini. Oysa o, kimseyle konusmuyor sadece  renkli kokteyliyle oynuyordu. Tüm cesaretimi toplayıp onun yanına gittim. Sevdigim tek kadın muhtemelen az sonra beni tekmeleyecekti. Buna hazır olunca toplamdım ve onun yanına usulca oturdum. Yüzü bana dönük değildi ama bir anda hissetti benim oldugumu ve saçlarını yüzüme savurarak baktı bana.  Bir an emin olmak ister gibi ovusturdu gözlerini. Sonra hincla ayağa kalktı. Gürültüden sesi zor duyuluyordu ama "Caner senin burada ne işin var?" Diye bağırdığını anladım. Bende oturduğum tabureden ayağa kalktım. Senin için geldim dedim. 

  Ama Ecenin cevabi karnima yumruk atmak oldu. Bilerek kaçmamıştım bunu haketmistim ve sonra gelen darbeyi de. Tepkisizligim onu da rahatsız etmişti. Bu yüzden durdu. Kavgalarımız bundan farklı olurdu. Genelde ben ya kaçardım ya da yalvarmaya başlardım coktan.  Bu sefer diyebilirim tek şey. 

  "Lütfen beni bir kere dinle oldu. "  Ancak Ece benden daha dirayetliydi. 

   "Siz kimsiniz ki ben sizi dinleyeyim. Sizin benim hayatımdaki yeriniz ne ki size zaman ayırayim" dedi. Bu sözler deminki yumruktan cok daha ağır gelmisti. 

İyi Baba Kötü KocaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin