Starry Eyes

39 7 1
                                    

"Hadi ama adam ingiliz işte." Dedi karşımda duran 8-9 yaşlarında olduğunu düşündüğüm kız.

"Tamam o zaman şöyle bir anlaşma yapıyoruz adam İspanyol ise bana saçındaki tokayı veriyorsun İngiliz ise de-"

"Sen sahneye çıkıp herkesin içinde Cheeky Song' u söylüyorsun."

Hayretle ağzımı açıp ona baktım.

"Bir çocuk için fazla zalimsiniz madam."

"İtiraz kabul etmiyorum."

"Tamam öyleyse gidip soruyorsun ve unutma ağız okuma yeteneğim var."

Başını sallayıp adama doğru yürüdüm.
Yine kaçış arabamı durdurmuş sürekli bir şeylerden kaçıyordum.

İnsanlardan, şehirlerden, ülkelerden, arabalardan, müzikten bile kaçıyordum. Ama asıl kaçmak istediklerim onlar değildi.

Kendimden kaçmak istiyordum. Ruhumdan, bedenimden, gerçeklerden kaçmak istiyordum.

Söz tutmada ne kadar berbat olsam da gitmeden ona bir söz vermiştim. Gitmeden "Kendini asla terk etme Ay Işığım. Ne olursa olsun, senden kim giderse gitsin sen kendinden gitme." demişti bana yıldızım.

Ben yine düşüncelere dalmışken (Kaçamadığım bir eylem daha) küçük kız gülerek yanıma koşuyordu. "İşte
Şimdi sıçtım" diye mırıldandım.

"Sahne seni bekliyor Cheeky Girl" derken şeytani bir şekilde sırıtıyordu.

Çocukları sevip her seferinde, her yerde tanımadığım manyaklarla konuşan beynimi-

Evet resmen birkaç dakika önce Londra'nın canlı müzik sahnesi olan sufle yemek için girdiğim bir kafenin lavabosunda tanıştığım küçük bir kız tarafından bozguna uğramıştım.

"Örümcek yemen gerekiyormuş gibi bakmayı bırakıp sahneye çıksan iyi olur çünkü annemler birazdan kalkacak. Tabii eğer beni kaçırmaya çalıştığını annemlere söylememi istemiyorsan."

Tanrım şeytanın çocuğu var mıydı eğer varsa karşımdaki olduğuna yemin edebilirim.

Yüzüne sinirle baktıktan sonra sahneye doğru yöneldim.

Gözüm duvar şeklinde olan aynadaki görüntüme takıldı. Kendimden kaçamamıştım ama her aynaya baktığımda bana yaşadıklarımı tekrar hatırlatacak görüntümden kaçmıştım. Kısa siyah kahküllü peruğumu düzeltip kendime son kez baktım. Kendim hakkımda sevdiğin tek şeyin yüzüm olması kaçmak istememi değiştimiyordu. Ona benzemek başıma gelen en güzel şeydi.

Görevli olduğunu düşündüğüm kişinin yanına gidip şarkı söyleyip söyleyemeyeceğimi sordum.

Tabii ki söyleyebileceğimi eğer çalacaksam gitarın sahnenin üzerinde olduğunu söyledi.

Gitar çalmak aklımda yoktu. 1 yıl boyunca da olmamıştı. En çok yıldızım severdi gitar çalmamı. Gitar çalmayı değil ben gitar çalarkenki yüz ifadesini severdim.

Sahneye çıktığımda tam Cheeky Song'u söyleyecekken bana bakan gözler arasında bir çift göz dikkatimi çekti.

Dikkatimi çekme sebebi koyu mavi rengiyle çok güzel olması değildi. Ya da yeşil mi emin değilim.

Ama daha önce beni görmediğine emin olduğum bu gözler kendimi hissettirmişti bana. Peruğun ve bedenimin altındaki kendimi.

O gözlerini benden çekip karşısındaki kadına çevirse de benimkiler hala oradaydı.

Omzumdaki eli hissetmemle kendime geldim. "Şarkı söyleyecek misiniz?"  Dedi görevli.

"Ah tabii evet heyecanlandım biraz sanırım." Dedim ve ani bir kararla köşede duran siyah gitarı elime aldım. Call Out My Name'i söyleyecektim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Işığa Aşık AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin