Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Eve geldiğimde bütün kaslarım ağrıyordu. Kan çanağına döndüğünde emin olduğum gözlerimi elimle ovuşturarak çantamı yere fırlattım.
Üstümdeki tişörtü tek bir hamle ile çıkarırken banyoya girmiştim bile. Pantolonumu ve boxerı çekiştirerek çıkartıp çamaşır makinesinin içine attım. Kıç kadar olan duşakabine girdiğimde duş başlığı başımın altında kalıyordu.
"Sikeyim yapacağınız işi" diyerek kafamı eğdim. Soğuk su bedenimden aşağı indiğinde irkildim. Suyun yüzümden aşağı hızla akması derimi uyuşturuyordu. Kollarıma baktığımda gördüğüm çürükler ve kesikler ile yüzümü buruşturdum.
Gözüm kapalı hızlıca duş almış ve çıkmıştım. Beyaz havluyu belime sardıktan sonra aynadaki buğuyu silip kendime baktım.
Ben Remus John Lupin. 25 yaşında hayatının içine edilmiş birkaç gençten biriyim.
Çıkmış sakallarım sinirimi bozduğundan tıraş köpüğünü ve jileti aldım. Tıraş köpüğünü güzelce yaydıktan sonra jiletle üstünden geçtim. Jilet pislendikçe suyu açıyor, onu temizliyor sonrasında jileti yine pürüzlü tenimde sürüklüyordum.
"Neden bununla uğraşıyorum ki?" diyerek jileti lavabonun içine attım. Şimdi yüzümün yarısı pürüssüz iken diğer yarısı köpüklüydü.
Umursamadım.
Banyodan çıktığımda kendimi hemen karşısındaki odama attım. Odam dolap yatak bir çalışma masası ve bir aynadan oluşuyordu.
Yatağın üstüne kendimi attığımda ince bir kıkırtı sesi çıkmıştı.
Gözlerimi hızlıca açıp kalktığımda karşımda iki yıl önce öldüğünü bildiğim Serafina duruyordu.
Karşımdaki kıza şaşkınlıkla bakarken o da utangaç bir tebessüm ile konuştu
"Remus şey...havlun yere düştü." .
ben bu mini fic olayını sevdim yalnız oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin
