Sabahın erken saatlerinde alarmin sesiyle uyandim. Banyoya gidip soğuk suyla yüzümü yikadim.Biraz kendime geldim.Galiba bugün okula gitmem için hiç iyi birgün değil. Yağmur da yağıyor zaten. Kendimce bahaneler uydurup gitmemeye karar verdim. Gözümü kapatır kapatmaz uyudum ki annemin sesiyle uyandım. Irem kalk . 5 dakika falan uyuyamazsin diye bağırıyodu. Annem sussun diye hızlıca kalktım. Ya bu kadını seviyorum falan ama bazen gıcık gıcık hareketler, kendini begenmislikler falan yapiyo. Neyse okula geldiğimde elim buz tutmuş , sırılsıklam bi halde sinifimi aramaya başladım. Sınıfa girdiğimde çantayı fırlatıp,kalorifere sarıldım. Bu kadar rahat nasıl davrandim bende anlamadım. Çantayı firlattigim yere baktığımda esmer, uzun boylu, açık kahverengi gözleriyle bana bakan çok tatlı bi cocuktu bu. Evet evet bana bakıyordu. Kaloriferin sıcaklığı etimi yaktı birden çığlık atmaya başladım. Tabi kimse tanımadığı için bişey diyemedi. Bi an çocukla göz göze geldik. Gözleri kendine bağladı resmen beni. Gözümü ayıramadim çocuktan. Öyle tatlı gülmeye başladı ki bende kendimi tutamadım ve güldüm. Ayağa kalkıp bana doğru yürümeye başladı. Kalbim deliler gibi dans ediyodu resmen. Sanki içimde davul zurnalar çalıyor, kalbim bi ritim tutmuş gidiyor falan. Yanıma yaklaştı , kalorifere oturarak "Meraba" dedi. Sesi o kadar tatlı , o kadar ciddi geldi ki kulağıma ne yapacağımı hatta ne diyeceğimi unuttum. Bi süre sonra yeniden gülümsedi ve beni etkisiz hale getirmeyi başardı. Güçlükle "Adın ne ?" demeyi başardım. Tatlı bi ses tonuyla "Alp" dedi. Bana adımı sormadan hemen cevap verdim. Salak gibi atladım hemen. Yüzüm kızardı ve utandım. Bu halimden çok keyif alıyo olacak ki her yaptığıma gulumsuyordu. Sinirlenip karnına vurdum. Çok tatlı gülüyodu pic. Birden çok yakın olduk. Normalde kimseye hemen guvenmezdim fakat bu farklıydı. Galiba aşık olmuştum. Galibasi mi var bunun besbelli aşık olmuştum. Böyle onunla konuşurken mutlu oluyodum. Dersleri değil, onu dinlemek daha iyi geliyordu bana. Çocuk da bana aynı hisleri hisseder inşallah diye binlerce kez içimden gecirmeden edemiyecegim vallahi. Çocuk numaramı istediği an hemen verdim. Nasıl kaydedecegini merak ettim. Acaba ne yazicakti çok merak ettim. En degerlim diye kaydettigini gördüğüm anda sevinçten olcektim resmen. Çocuk yaptığım hareketlerden anladı da bana umut vermek için mi yazdı acaba diye içime kurt düşmedi değil valla. Ama hiç kötü düşünemem bildiğin yazdı hem gulumsuyoda bana. Çok umutlandim şimdi. "Aksama mesaj atarım ben sana kaydedersin" dedi. Nasıl kaydedecegimi, ne yazacagimi hiç merak etmedi mi acaba. Birden yüzümü asmış olacağım ki "Neyin var?" dedi. Bende umursamazca hiç dedim. Derste salak salak güldük. Hiç trip de atamadim. Şimdi kaybetme korkusu diye bişey var ya öyle hissettim işte. Okul çıkışı beraber yürüdük. Birbirimizi tanımaya çalışıyo gibi bi halimiz vardı. O konuştukça sanki tekrar tekrar aşık oluyodum. Beni evime kadar birakicagini söylediğinde doğal bi şekilde "Mal mısın annem kızar" dedim ve buna çok güldük. Benden inatçı çıktı eve kadar bıraktı. Eve gidince mesaj aticagini söyledi. Hatta arkasına bakmadan koşarak gitti. Daha iki dakika bile geçmeden telefonumun sesiyle irkildim. Galiba eve gitmişti. Telefonu elime aldım. 15 hanelik sifremi sonunda girmeyi başardım. Bu kadar yanlış girmeme rağmen sifremi degistirmeye useniyorum. Herneyse mesaja baktığımda "Ben alp" yaziyodu. Saniyesinde cevap verdim."Zaten sadece senden mesaj bekliyodum."dedim. Bunu dediğime ben bile inanamadım. Çocuk şimdi benim hakkımda yanlış düşünürse. Neyse yaa zaten ben seviyorum dimi? Ama o sevdiğimi bilmiyo. Sicacam ya irem bi kerede olumsuz düşünme. Saatlerce mesajlasip durduk. O kadar iyi anlasiyorduk ki. Bildiginiz ben mutluydum. Hiç bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum. Ben bunları düşünürken saat bayağı geç olmuş. Normalde 9'da uyuyan ben , bu saate kadar onunla mesajlastim. Annem duysa ağzıma sıcar. Alp uyumak istediğini söylediği anda cevap yazmadan uyudum.
Sabah kalktığımda hızlıca hazırlanıp , ağzıma iki üç lokma bişi atıp çıktım. Sınıfa girdiğimde hemen Alp diye seslendim. Öyle tatlı gülümsedi ki bişey demesine gerek kalmadı. Yanına gidip mahçup bi halde "Dün attığın mesaja cevap veremedim. Özür dilerim. " dedim. Bu halim bildiğin acıların çocuğu küçük emraha benziyordu. Alp "Önemli değil. Söylemeden edemiyecegim çok tatlı gorunuyosun." dediğinde o küçük emrah modundan çıkıp götü yanmış kediler gibi mutluluktan hopluyodum. Tabi kediler acidan hopluyo ama örnek vereyim dedim. Beraber cantalarimizi aynı sıraya koyup kantine indik. Ben biraz titremis olacağım ki iki tane kahve alıp yanıma geldi. Biz kahvemizi içerken yanımızda geçen kızlar Alpe bakıyodu. Bildiğin irem gel beni sik diyolardi resmen. Alp onlara bakmadi bile. Bende bu durumdan mutlu oldum tabii. Alple merdivenleri beraber çıktık ve sınıfa girdik. Cantalarimiz bile birbirlerine aşık olmuşlar resmen. Neyse çok fazla sacmalamadan konumuza dönelim. Beraber sıraya geçtik ve oturduk. Alple dersi dinlemek istemiyoduk. Sınavlar yaklaştığında beraber çalışırdik diye düşündüm. Tabi bunu Alpe söylemedim. Bugün okul çıkışında yine beraber yürüyecektik. Alpin kütüphanede işi varmış benimde onu beklememi beraber gitmek istediğini söyledi. Zaten bekleyecektim ama onun bunu söylemesi hoşuma gitmişti. Ben Alpi düşünürken saatlerin nasıl geçtiğini bilmiyodum. Bi saattir Alpi beklemisim ama farkında bile değilim. Neyse Alp geldi beraber çıktık. Dışarda yağmur yağıyodu ve benim üstümde ince bi gömlek vardı. Alp üstündeki ceketi çıkarıp bana verdi. Istemedim ama zorla verdi işte. Götü donarak yürüdü. Inşallah hastalanmaz da okula gelir diye düşünürken eve gelmiştik bile. Alpe "Mesaj atarım ben sana"diyip eve çıktım. Annem "Neden geç kaldın?" diye sorduğunda "Kütüphanedeydim" dedim. Formami çıkarıp , yemeğimi yedikten sonra duş almaya karar verdim. Banyodan saçımı kurutup çıktım ve Alpe mesaj attım. Tam 2 saat 45 dakika konuştuk. Sonra uykum geldiği için "Yarın görüşürüz" dedim ve uyudum.