Matematik dersliğinde hocanın sırf bana garezi var diye oturttuğu en arka sırada kafamı ellerimin üstüne koymuş dersi dinliyormuş numarası yapıyordum.
Muhtemelen buna harcadığım eforu dersi dinlemek için harcasaydım hocanın çok sevdiği, sadece konuştuklarında bile yüzünü şamarlama isteğini içimde zor tuttuğum ineklerden olabilirdim.
Teneffüse kalan son 26 saniyeyi içimden bıkkınlıkla sayarken son 5 saniyede çaprazımda oturan Selin'le göz göze geldim. Hafifçe başını salladığında aynı anda kalem kutumuzun fermuarını kapattık. Bu bizim "Ey sınıf, ders bitti artık özgürüz." çağırımızdı. Çantamı omzuma atıp aynı sıradan beş kişi aynı anda kalkınca sevgili matematik öğretmenimiz ellerini aşağı yukarı sallayarak en sevdiğimiz işareti gönderdi.
"Çocuklar oturun yerinize, ödev vericem."
Hepimiz koyun sürüsü gibi kapının ağzında beklerken tahtaya ödevi yazmasını bekliyorduk. Son harfi yazar yazmaz ne yazdığına bile bakmadan kendimizi dışarı attık.
Yanımda Selin'le koridorun sonundaki dolaplarımıza yürürken sırtımı duvara verip siyah kot pantolonumu düzelttim. Herkesin gözü önünde yapınca okulumuzun ergen erkekleri maalesef bunu çiftleşme çağrısı olarak algılıyorlardı.
Onuncu sınıfın ilk gününün, ilk dersi matematikti ve daha güzelini bekleyemezdik ki bok gibi geçmişti.
Dolabımdan edebiyat dersinin kitaplarını alırken kitap okumanın beni kurtardığı derse minnet duydum.
Dolabımın içine panodan ceplediğim patafixle ders programımı yapıştırırken, geldiğini fark etmediğim Ayaz saçlarımı karıştırdı.
"Günaydın cadı, bugün yine bok gibi görünüyorsun."
Yanaklarını dışa doğru sertçe çekip onu sinirlendirdiğime emin olduğumda konuştum.
"Sana da günaydın, Ayazcım."
"Ya Mira, kızım napıyorsun ya. Yapıp yapabileceğim tüm flörtlerimle geleceğimi bitirdin şuan."
Gülerken Türk Dili ve Edebiyatı sınıfına yönelince kolunu omzuma atıp benimle yürümeye başladı.
"Serkan yok mu? Gelmedi mi bugün?"
O sırada öbür yanımdan biri bana çekip sarılınca parmak ucumda yükselip ona karşılık verirken yüzümde kocaman bir gülümse vardı.
"Hah iti an çomağı hazırla, geldi yine it."
Ayaz'ın dediğine gülmemek için kendimi zor tutarken Serkan sinirli gözlerini ona doğru çevirdi.
"Bana bak Ayaz, Selin'in yanında da böyle şeyler geveleyip beni rezil edersen yemin ederim bu okuldaki bütün kızların zihninde mimlenirsin."
"Merak etme Mira az önce senin yerine yaptı kardeşim."
Dediğine gülerken iki elimi ikisinin yanaklarına götürüp çektim.
"Oy ablanız kurban olsun size."
İçeri girip çantamı sıranın üstüne tabiri caiziyle 'fırlattım'.
Dışarı çıkıp yanlarına gider gitmez Selin'in yanağına kocaman bir öpücük kondurup, yeni gelen Çağla ve Buket'in ortasında dikilirken yıllardır bu koridorlarda süründüğüm için avucumun içi gibi bildiğim koridorda tanıdık yüzlerde gözlerimi gezdirdim.
Selin kolunu bana vurduğunda yüzümü yüzüne çevirdim. Gözleriyle bana bir yeri işaret ettiğinde koridorun karşısında geçen sene bir süre hoşlandığım, daha doğrusu kendi kendime gelin güvey olduğum, Mete'yi gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevsene Beni
Teen FictionHayatınızda ne zaman ne olacağını karar veremezsiniz. İstediğiniz bir şeye hemen kaçılamazsınız. Ne zaman ki istemeyi bırakıp yokluğuyla yaşamaya başlarsınız, işte o zaman gelir ve sizi bulur.