Sabah annemin beni kollarımdan sarsmasıyla uyandım.
"Gece yatmasını bilmez, sabah kalkmasını bilmez. Hay allahım bu kızla bana sabır ver!"
Sabahın mahmurluğuyla ne dediğine anlam vermeye çalışırken ayağa kalktım. Dolabımın karşısında durup ne giyeceğime karar vermeye çalışırken içerden gelen televizyon sesi kafamı şişirmeye yetmişti.
Siyah yüksek bel kotumu ve beyaz dantelden yapılmış kısa kollu bluzumu giyip odamdan çıktım. Anneme kahvaltı yapmayacağımı bağırarak ilettiğimde bana bunun gerekli olduğuyla alakalı bilimsel cümleler dizmeye başladı.
Tuvalete, aynanın karşısına geçtiğimde aynada kendime baktım. Bugün seçmeler vardı. İhsan dışında diğer ikisiyle bir daha hiç konuşmamıştım. İhsan'la da eğer Jüliet'e seçilemezsem ne yapabileceğime dair konuşuyorduk.
Eski sevgilim Kadir, geçen gün sınıfta Romeo rolüne aday olacağını söylemişti. Kızların deyimiyle 'bana bakarak'.
Telefonumda Furkan'dan gelen birkaç günaydın mesajına yanıt verdikten sonra aynaya döndüm. Furkan benim yazın yaptığım sevgilimdi, öylesine, anlamsız.
Saçlarım fazla düz olduğundan kafamı aşağı eğip saçlarımı taradım.
Gözaltlarıma çok hafif kapatıcı sürüp, kirpiklerimi sadece kıvırdım. D
Dişlerimi de fırçalayıp aynaya baktığımda çok güzel değildim ama yüzüme bakılırdı. Buna kanaat getirdiğimde tuvaletten çıktım.
Sabahın ayazında donmamak için üstüme beyaz kot montumu geçirdim. Annemin bana hazırladığı sandviçimi çantama atarken onu kocaman öpüp evden çıktım.
Aslında yürümek istiyordum ama Çağla ve Serkan okulun yanındaki kafede sabah buluşmak istemişti. Bu yüzden otobüse binip on dakika sonra yanlarındaki sandalyeye oturmuştum.
Çağla yanağımı öpüp bana sarılırken çok mutluydu.
"Günaydın Miroşum!"
Anlam veremeyerek Serkan'a bakıp "Ne ayak?" diye mırıldandım.
Ellerini iki yana kaldırıp "Vallaha bilmiyorum." diye ağzını oynattı.
Kafeden bir çay söyleyip annemin yaptığı sandviçi açıp yemeye başladım. Gözlerim Çağla'ya döndü.
"Çağla? Hayırdır?"
"Ne? Ne, mutluyum işte bir şey mi olması gerek illaki?" bunu bile söylerken yüzünde allah sonunda hak ettiğim mutluluğu verdi ey dostlar gülümsemesi vardı.
Kolunu vurup konuşmaya başladım.
"Denizle aranızda bir şey mi oldu yoksa?"
Çağla sanki daha fazlası olabilir gibi kocaman gülümsedi.
"Of kimseye söylemicem dedim ama dayanamıyorum. Deniz beni dün akşam öptü."
Serkan'ın ağzı şaşkınlıkla açılırken gözlerindeki muzip ifadeyi kilometreler ötesinden görebilirsiniz.
Çağla'da bunu kaptığı gibi konuşmaya başladı.
"Öyle değil salak! Çok masum bir öpücüktü, çok güzeldi."
Onu kızdırmak için lafa girdim.
"Deniz enişteme bak sen!"
Çağla dediğime hem çok sevinmişti hemde utancından yerin dibine girmişti. Onun tepkisine gülerken. Kafamı çevirdim.
Karşı masamızda Erim ve Mete'yi görünce o gözlerimi hemen Serkan'a çevirdim.
Erkeklerle uğraşacak gücüm ve halim yoktu. Halim kalmadığı için hayatın bana aniden kısmetler sunduğunu biliyordum.
Serkan'ın yüzüne bakarak konuştum.
"Hadi artık okula gidelim, daha ilk haftadan üç defa geç kaldım. Bir kez daha olursa Cansu hocanın anneme beni şikayet edeceğine adım gibi eminim."
Üçümüzde kalkarken Mete bana seslendi.
"Mira, bir bakabilir misin?"
Onlara dönüp başımı sallarken Çağla'ya ve Serkan'a gitmelerini gösteren bir işaret verdim.
Erimin ve Mete'nin yanına yaklaştığımda Mete'nin gözleri parlıyordu.
"Otursana."
Utana sıkıla yanlarına oturduğumda Mete konuşmaya başladı.
"Akşam seçmelere geliyorsun dimi?"
Erimin telefonunun çalmasıyla tereddütle ikimize baktı, izin alıp yanımızdan kalktı.
Mete'ye dönüp sorusunu yanıtladım.
"Aslına bakarsan pek emin değilim."
Dediğimle yüzüme boş gözlerle bakmaya devam etti. Hah, kuzenine bak kuzenini al!
"Neden bence role gayet uyuyorsun?"
Parmaklarımla oynarken konuşmaya devam ettim. Telefonumun çalmasıyla irkilip sorusunu yanıtladım.
"Pek güvenmiyorum kendime de."
Furkan'ın aramasını açıp konuşmaya başladım.
"Mira, nasılsın güzelim?"
Telefonda konuşulanların dışarıdan duyulduğunu Mete'nin yüzünün gerilmesiyle anladım.
"İyiyim Furkan, okula girecektim birazdan, sen?"
"Bende iyiyim, seni çok özledim çıkışta okuldan alayım mı seni?"
"Olur bir eve haber salayım, sana mesaj atarım."
"Tamam güzelim, görüşürüz."
Furkan aynı ilçede farklı bir okulda okuduğu için çok sık görüşemezdik. Ama ses tonu beni gerçekten özlemiş gibi geliyordu. Allah'ım aşıklarımı bir bir yolla.
Telefonu kapatınca Mete konuşmaya başladı. O sırada Erimde yanımdaki sandalyeye oturuyordu.
"Sevgilin, galiba."
Başımla onayladım.
Erim verdiğim cevabın şaşkınlığıyla bana döndüğünde hala Mete'ye bakıyordum.
Gözleri öyle derin öyle anlamlı bakıyordu ki. Ama o an ağzından çıkan kelimeler bakışlarını daha anlamlı kıldı.
"Tren kaçtı, desene."
Hızla gözlerimi kırpıştırırken telefonuma gelen snapchat bildirimiyle gözüm saate takıldı.
Gözlerimi sırayla Erim ve Mete'nin üstünde gezdirdikten sonra masadan sakince kalkıp mırıldandım.
"İlk ders biyoloji, geç kalmak istemem."
Masadan uzaklaşırken arkamdaki bakışları hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevsene Beni
Fiksi RemajaHayatınızda ne zaman ne olacağını karar veremezsiniz. İstediğiniz bir şeye hemen kaçılamazsınız. Ne zaman ki istemeyi bırakıp yokluğuyla yaşamaya başlarsınız, işte o zaman gelir ve sizi bulur.