Gene bir sabah başlamıştı.Bu gün pazartesi, off! Sıkıntı okula gitmek değildi. Sabahın köründe kalkmaktı! Buralarda 3 günüm kalmıştı. Ankara'dan İstanbul'a gidiyorduk. Bu aralar arkadaşlarımla sık sık vakit geçiriyordum. Ama buna değerdi. Neyse bu konumuz değil. Annem her sabah yaptığı gibi bu gün de aşağıdan bağırıyordu:
- "Arda, yemek hazır hadi gel hemen okula geç kalacaksın!"
Bunu okadar çok söylerdiki artık her sabah anneme bunu söylerken eşlik ederdim. Okula giderken hızlandım; çünkü geç kalacağımın farkındaydım. Çantamın ağırlığını ta ayaklarımın ucuna kadar hissediyordum. Okula gidip çantamı bıraktığımda ferahladım ve üstüme bir hafiflik geldi. Neredeyse bir haftadır olduğu gibi her zaman arkadaşlarımla (Can ve Samet) zaman geçiriyordum. Yine Can ile dışarıya çıktığımda okulun kabadayısı geldi (Abdurrahman). Çocukla yüz yüze konuşmak istedim ama o iş biraz yumruk yüze olarak değişti, sonuçta hala hayattayım. Can ile tabanları yağlayarak zor kaçtık. Belkide hayatımda hiç bu kadar hızlı koşmamıştım. Son ders oldu derken okul bitiverdi, 3 gün geçiverdi. Ayrılık zamanı gelmişti, tüm komşular ve arkadaşlarım bizi yolcu ettiler. İstanbul'a indikten sonra annem kalacağımız evi gösterdi. Küçük ama içi dışı zarif ve desenli bir evdi. Büyükbabamın arkadaşı sayesinde böyle bir eve yerleşmiştik. Annemin ilk işi büyükbabamı arayıp teşekkür etmek oldu. sonra ki işi ise yeni komşularıyla tanışmak oldu. Bende bu sırada evi dolaştım. Ev güzeldi, desenli aynalar, boyalı duvarlar ve temiz odalar... Fakat dikkatimi küçük bir oda çekmişti. Odanın kapısını açtığımda yerde dağınık boş kutular ve duvarda yarısı sökük rock posterleri. Tam posterlere bir göz atayım dedim ki Samet beni aradı:
- "Alo naber kanka ya hiç haber vermiyorsun, yeni eviniz nasıl beğenmediysen bize gel biz seni katşılarız" dedi ve şakacıktan haince bir gülüş attı. Bende dedim ki:
- "Ya olum bi git ya zaten işim başımdan aşkın yeni okul kaydı yaptıracağız" dedim ve bende bir gülüş attım. Telefon konuşmamız bittikten sonra aşağı kattaki bodrum katına baktım. Belli ki yıllardır girilmemişti çünkü; kapıyı ittirdiğimde üst menteşesi koptu. İçeride bir sürü örümcek ağı, belli belirsiz oyuncak poşetleri, eski oyuncakların kutuları, bitik makyaj malzemeleri vardı. Peki başka ne vardı? Orada gördüğüm not kanımı dondurmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Villa
AdventureYağmurlu bir kış günüydu. Arkadaşlarımın evinden yeni dönmüştüm. Can ve Samet ile film izlemişdim. Annem günden bir az sonra eve gelecekti eve 21.00 da gelmeye başlamışdım. Kahretsin! O da ne ayağımın yanında bir eşek arısı durduğunu fark ettim ayağ...