part 2

95 0 0
                                    

"Anahtarlar, anahtarlar nerede!?" diye bağırıyordu. Bir anda arkasındaki adamların hızını arttırdığını görünce irkildi. Tüm dikkatini anahtarlara vermişti. Bu yüzden koşarken gittikce yavaşlıyordu. Gezmeye gittiği ve neredeyse öldürüleceği koskocaman alış-veriş merkezine bakıyordu. Şu anda Mehmet için hayat kaçmaktan ibaretti. Aniden adamları şaşırtırcasına AVM'ye doğru bir adım attı ve sonra hızlanarak en üst kata; yani yemek katında son oturduğu sandalyenin üzerinde anahtarları gördü. Kendi bile hızlandığının farkında değildi. Sandalyenin yanından geçerken, arkasındaki adamın sağ bel cebinden silah çıkardığını gördü ve AVM'nin camından aşağı atladı! Gerçekten çok çılgınca bir hareketti. Adamlar hızını alamadan dengesizce yere düşmüşlerdi. Çünkü; böyle bir şey olacağı akıllarının ucundan bile geçmezdi. Mehmet:
- "Belim, belim kırıldı, yardım edin HELP" diye bağırıyordu. Belki de bir mafya babasıyla anlaşıp onun dediği şehre (İngiltere'ye) gitmemeliydi. Ama bunu yapmasaydı oğluna veya karısına bir şey olabilirdi. Yani olaya şöyle bir bakılırsa doğru bir şey yaptığını siz de fark edersiniz. Olan bitenden sonra Mehmet'in yakarışlarını birkaç turist duydu ve hemen ambulansı aradı. Ambulans sireni o kadar fazlaydı ki hastanede bile kulaklarında çınlıyordu. Belki de hastaneden kaçmalıydı. Çünkü; hastanede beklerse mafya babasının soytarıları onu bulabilirdi, zaten öyle yaptı. Kaçabildiği yere kadar kaçtı. Karısını (Sinem) ve oğlunu (Arda) özlemişti. Babası ve annesini de (Zehra ve Recep) çok özlemişti. Fakat Türkiye'ye geldiğinde ailesine bir şeyler yapabilirlerdi. Mehmet, iyi, evine bağlı, dışarışan göründüğü gibi olan, işini seven bir insandı. Neyse, Mehmet hastaneden kaçtıktan 3 gün sonra polislere haber geldi ve bunu gören mafya babası (Safet Topal) tüm adamlarını devreye soktu. Mehmet, Otobüs durağındayken Safet'in adamlarından biriyle karşılaştı...

VillaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin