xxv

1K 112 24
                                    

"Bu kadar çabuk itiraf etmeni beklemiyordum" diyen Lilye omuz silktim sadece. "Reddetsem bile belli ediyormuşum zaten. Neden yalan söyleyeyim ki? Remusa gidip Adeladie senden hoşlanıyor diyeceğini düşünmüyorum" dediğimde o da bana sarılmış Bacakları ile beni kıskaçlamıştı. Gülmeye başladığımda "Tabikide öylr bir şey yapmam sadece çok tatlısınız ve sizin beraber olmanız benim shipper kalbimw iyi geliyor" dediğimde kıkırdadım. "Özür dilerim Lils ama hoşlantıdan öteye geçmemesi için elimden geleni yapacağım." dediğimde omuz silkti "Sen bilirsin" dedi ve hamaktan kalktı "İyi bari sen uyu burada ben sevgilimin yanına gidiyorum" dediğinde gözlerimi kspatmadan önce "Bunu kimseye söylemeyeceksin dimi Lils?" dedim. Lily bana gülümseyerek "Elbette hayır" demişti.

Parmaklarını çaprazladığını 4 yıl sonra öğrendim.

"James" diyerek sevgilisinin yanına oturdu kız. Remus ve Sirius karşılarında oturuyorlardı. Elini çocuğun bacağına attığında James oyuna elindeki oyuna daldığı için ilk sıçradı. "Mmmhm" diyerek yanındaki kızın dudaklarına bir öpücük kondurdu. Öpücüğü derinleştirdiğinde Sirius ve Remus "Ewww" sesleri çıkardılar. Sabah küçük tilkilerin gittikleri karavana girdiler. James tişörtünü çıkardığında Lily kendini koltuğa atmış "Beni dinlemen gerek" demişti. Çocuk istediği şeyi alamayacak olmanın üzüntüsü ile dudaklarını büktü. Kızıl, çocuğun dudaklarına bir öpücük kondurduktan sonra "Bir planım var" dedi ve kıs kıs gülmeye başladı. Planı anlattıktan sonra sevgilisi de onunla beraber gülmeye başladı ve çocuk kızı tutup yatağa götürdü.

"Sabahtan beri neden sallanıyorsun?" diyerek dürtüldüğümde "Çünkü canım öyle istiyor" dedim Siriusa.

Bir rahat bırakmadınız ya.

"Çantanda sakız ararken bir şey buldum." dediğinde gözlerimi açtım hızla. "Okudun mu?" dediğimde başını iki yana salladı.

"John ile son konuşmamızda bana verdi." dediğimde kaşlarını çattı "Abilerin yaşadığın yeri biliyormuymuş?" dediğinde "Sanırım biliyorlarmış" diyerek ona cevap verdim.

"Mektubu hem parçalayarak açıp okumak hem de okumadan yakmak istiyorum." dedim. Başım yine ağrımaya başlayınca ellerimle masaj yapmaya çalıştım. "Ya önemli bir şeyse William'ın boş yere yazacağını düşünmüyorum." dediğinde kafamı salladım.

"Geri döndüğümüzde bakacağım" dediğimde kafasını salladı. Yanımdan gitmeden önce alnıma bir öpücük kondurup "Kitap vereyim istersen oku" dediğinde kafamı salladım. Arabaya gidip elindeki tanıdık kırmızı kapaklı bir kitapla geri döndüğünde elime aldım. Dorian Greyin Portresi.

Kapağı açtığımda birkaç tanesi üzerime düşen kurumuş çiçekleri elime aldım. Tanıdıklıkla kaşlarımı çattığımda ilk sayfaya italik bir şekilde yazılmış yazıya baktım.

Kömür gözleri ile kalbimi tutuşturan adama

Ağzım açık bir şekilde kitaba bakarken kitabın nereden tanıdık geldiğini anlamıştım.

Bizim evdeki kitaplıktandı çünkü.

Yerimden hızlıca kalkıp çantama arabaya koşturdum. Çantamı alıp içindeki mektubu açtığımda siyah mürekkep ile yazılanları okumaya başladım.

Sevgili kardeşim,

Direk konuya girmek zorundayım çünkü ortalık karıştı.

Thomas hep sessiz biri olmuştur biliyorsun. Sesi çok çıkmadığından olsa gerek ilk onu dar ağacına aldılar...

Şaka şaka

Evlendirecekler. Thomas bunu istemiyor ama hayatta hiçbir gayesi yokmuş gibi karşı da çıkmıyor. Ne aptal ama bende kardeşi olarak ona yardım etmek istiyorum ama bunu tek yapamam

Aramızda en cesur olanın sen olduğunu hep biliyorduk ama dört yıl bunu göstermek için sence de fazla bir uzun süre değil mi? Sana buraya dön diyemem ama lütfen düğünü mahvetmem için bana yardım et. Seni özledim.

Kardeşin, William.

Mektubu okuduğumda gözlerim dolmuştu. Thomasa yardım etmem lazımdı. Thomas aramızda en sessiz olduğundan hep onu ezmeye çalışırlardı. Orada olduğum zamanlar onu hep korurdum ama ben olmadığım zaman o kendini koruyamamıştı belli ki.

"Büyükannem iyice kafayı yedi sanırım." diyerek mektubu katladığımda Williama cevap yazsam bile bu mektubun ne zaman geldiği hakkında rn ufak fikrim yoktu. Ben alana kadar düğün gelip geçmiş bile olabilirdi.

"Kaşlarını daha fazla çatarsan kırışacaksın" sesi ile yanımdakine döndüm. Remus siyah montunu giymişti ve elinde iki bardak kahve tutuyordu. Birini aldığımda "Noldu?" dedi ve kahvesinden bir yudum aldı.

"İngiltereye gitmem lazım" dediğimde içtiği kahveyi püskürttü.

Bencede Remus, bencede.

.

ben bunları hala yapamadım ya ona yanıyom

thomas benim sarı kafalı kuzum ya

barbie&ken | remus lupinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin