10

291 29 126
                                    

Oturmuş Toprak abi ile dizi izliyorduk. O sırada telefonum çaldı. Arayan Mahmut abi'idi. Mutfağa geçip aramayı cevapladım.

"Alo?" Dedim, Toprak abi duymasın diye kısık sesle.

"Biraz sonra sizin eve mühimmat getiriyoruz ev arkadaşını bir şekilde oradan çıkar!" Dedi Mahmut abi ve telefonu kapattı.

Suratıma kapan telefonun siyah ekranına birkaç saniye baktıktan sonra cebime koydum ve mutfağa göz gezdirirken düşünmeye başladım. O sırada aklıma haince bir plan geldi.

Buzdolabına ilerleyip kapağını sessiz olmaya çalışarak açtım. Kapağın raflarına sıkıştırılmış daha içinden sadece bir tanesi içilmiş uyku hapı kutusunu çıkardım. Bir hap daha alıp kenara bıraktım ve buzdolabından, geçen hafta alışverişe çıktığımda aldığım kolamı çıkardım.

Normalde kolamı kimseyle paylaşmazdım ancak bu ciddili bir durumdu. Kolayı alıp tezgaha bıraktığım bardaklara doldurdum, işlemeli bardağa kaşığın arkasıyla toz haline getirdiğim uyku hapını ekledim.

Bardakları elime alıp tadındaki tuhaflığı fark etmemesini dileyerek Toprak abinin yanına ilerledim. Birini sehpa ya bırakıp diğer bardağı elimde tutmaya devam ederken oturdum.

Birkaç dakika sonra kolayı ona getirdiğimi anlayan Toprak abi'nin suratı bu duruma dehşet ile şaşkınlık karışımı bir tepki verdi. Bardağını alırken.

"İçine tükürük, balgam, kan, göz yaşı, dışkı veya idrar benzeri bir madde katmadın değil mi?" Diye sordu. Ona

"Ne diyon amına koyim?" Bakışı attığımda tedirgince kolasını yudumladı. Birkaç saniye sonra kolası bitmişti. Ona,

"Nasıl o kadar hızlı içtin, canavar mısın mübarek?" Bakışı atarken esneyerek olduğu yere kıvrıldı. Son kez,

"Uyuya kalırsan uyandırmam ha!" Dedim ve mutfağa kaçtım.

3 dakika sonra Cemal abi, Mahmut abi ve Yonca kapıdaydı. Onları ve yanlarında getirdikleri malzemeleri içeri aldım. Sarılıp hoşgeldin ritüelini tamamladıktan sonra mutfağa geçtik.

İstanbuldan benim gibi bir ajanları bu malzemeleri teslim almaya gelecekti. Biraz magazin dedikodusu yaptıktan sonra diğer ajan geldi.

Adı Bünyamin Şaban Tahtalıköy'idi. Pembe saçları, mavi gözleri ve ölmüş gibi beyaz bir teni vardı. Her ne kadar ilk başlarda heriften biraz tırssamda sonradan iyi biri olduğunu fark ettim.

Zaten fazla kalmadan gitti diğerleriyle birlikte...

*

Telefondan gelen bildirimleri göz atarken Neo'nun videosunu görüp yutkundum.

Canlı yayını kaçırmıştı...

Onun bu duruma manyak gibi sinirleneceğini bildiğimden ve öfkesinden kaçmanın tek yolunun evden kaçmak olduğunu da bildiğimden kapşonlumu giyip evden fırladım. Binanın merivenlerinden ışık hızında indim.

Lambalarla aydınlanan loş sokaklarda ellerim cebimde gezerken ancak birkaç saat sonra eve dönebileceğimi, aksi takdirde can güvenliğim olmadığını da biliyordum...

*

MeRhaBalAr AQ!

NEO TOPRAK İLE HAYAL ET(ME)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin