Jk den
Tae beni zorla arabaya bindirmiş ve eve sürmüştü.
Tae: işte geldik.
Dedi ve kapımı açın.
Tae: buyurun güzel bayan.
Jk: bayan mı?
Tae: boşver havaya girdim birden.
Ee nerede senin şu kutu?Jk: 😑
Tae: ne?
Jk: 10 yaşındaydım hyung! Nasıl hatırlayabilirim?!
Tae: ımm. Sen bir çam ağacından bahsetmiştin...
Jk: eee?
Tae: yani çam ağacının dibine gömmüş olbirmisin?
Jk: waow! Bu çok zekice.
Tae: e herhalde.
Jk: aiss! Hyung bahçede 4 tane çam ağacı varken kutuyu nasıl bulabiliriz ki?
Tae: ağaç ev demiştin bide. Bir tek şu ağaç ev var.
Jk: off!
Tae: ne oldu kook?
Jk: hyung ben... Oraya gitmek istemiyorum.
Tae: neden?
Jk: off! Beynimdeki sesler orda ortaya çıkmıştı. Ve...
Orda daha çok konuşuyorlar! Eğer böyle devam ederse ben kafayı yerim.Tae: şşş! Tamam
Dedi ve bana sarıldı.
Tae: sana söz veriyorum bunu atlatıcaksın tamam mı? Sadece bana güven.
Jk: sağol hyung.
Tae: şimdi girelim mi?
Dedi ve elini uzattı. Elini tuttum ve kuytu aynı zamanda sessiz olan ağaç eve girdik.
Jk: ayyyyy!
Tae: ne oldu kook? Bişi mi gördün?
Jk: evett!
Tae: ne gördün?
Jk: Peluş tavşanııım!
Tae: kkk... Peluş tavşanın mı?
Jk: evet! BEN bunu çocukken çok severdim. Şimşekli gecelerde ona sarılırdım. Gerçi... Senden ve ondan başka arkadaşım yoktu.
Tae den
Bunu dedikten sonra yüzü düştü.
Ve elinde tuttuğu büyük, pembe tavşanı aldım.Jk: napıyosun y-
Tae: şşş! Ben seni o tavşandan daha çok seviyorum. Ayrıca artık aynı evde kaldığımıza göre...
Şimşekli gecelerde tavşanın yerine bana sarılabilirsin.Jk: e-evet. Tabi ki.
Dedi ve tavşanı bıraktı.
Tae: eee? Hadi kutuyu arayalım.
Jk: hmm acaba nereye koydu hyungum?
Tae: o "hyung" unun ismini bilmiyormusun?
Jk: b-ben hafıza kaybı yaşamış tım. Geçiciydi, ama... Hyung umun ismini hatırlayamadım.
Tae: a ben çok özür dilerim. Bilmiyordum gerçekten.
Jk: önemli değil.
Neyse. Acaba nereye koydu kutuyu?
Hmm? Belki şurdadır.
Hyung kenara çekilirmisin?Kenara çekildim ve jk ayak altındaki kırmızı düğmeye bastı.
O basınca az önce bastığım yerdeki tahtalar ayrıldı ve içinden toprak yığını çıktı.Tae: siz sadece bahçeye gömmüyomuydunız.
Jk: hayır. Asıl kural toprağa gömmekti. Ve işte. Kkk... Sürekli buraya saklar.
Tae: kook bunları hatırlayabilmen inanılmaz. Hafızan çok güçlü.
Jk: öyle derler.
Tam toprağı kazıyorduki hala tutuşan ellerimize bakıp yüzünü eğdi.
Jk: hyung artık, b-bıraksanmı? B-burayı kazmam g-gerek.
Tae: a tabi üzgünüm.
Dedim ve elini bıraktım.
O sırada jk toprağı kazıp içindeki mint yeşili kutuyu çıkarttı.Tae: ayy kalbim küt küt atıyor! Baksana ne var içinde?
Jk içini açtı ve içinden mektup tarzı bişi çıktı.
İlk önce jk okudu.Tae: kook sesli okurmusun? Merak ettim.
Onun gözleri dolmuştu.
Jk: "kook bunu okuyorsan büyük ihtimal yollarımız ayrılmıştır. Üzgünüm ama bu ikimiz içinde en iyisi
Merak etme hayattayım. Yani en azından kelebek ömründen daha uzun yaşıyıcam. Her neyse. Beni bulmaya çalışma. Ve tae ile mutmu ol. Ona nasıl baktığını gördüm kook. Ona aşıksın ve oda sana. Muhtemelen şuan oda yanındadır çünkü buraya tek başına gelmeye korkarsın. Ha bu arada Sana bir şey dicem tae;
Kook kristal vazo gibidir. Çabuk kırılır ve üzülür. Ayrıca onun gibisi nadir bulunur. Eğer beni bulduğunuzda sevgili olmazsanız, gerçekten kalbim çıt pıt! Yani işin özü."*ONU ÜZME TAEHYUNG*
-kedicik❤️
Derince yutkundum.
Tae: kook?
Jk: e-efendim hyung?
Tae: s-sen bana aşık mısı-
Hey dur biraz şu ana kadar hiç dikkat etmemişdim. Senin neden kulağının tekindeki küpe nin içinde s yazıyor?Jk: bu... Hyung umdan kalan tek şey. Kulağını delirip tek küpesini bana vermişti. Ve "bunu asla, ne olursa olsun çıkarma" demişti. O günden beride çıkarmadım. Ve oda hiç çıkarmamıştı. Yani aramamız gereken kişilik;
Tek küpeli
Ve küpesinin içinde jk yazan bir suliet.Tae: mütişş!
Jk: mütişş!
Tae: jk sana bir şey dicem.
Jk: de.
Tae: sana aşığı-
Jk: off! Burası çok soğuk oldu. Arabada anlatsan.
Tae: ımm tabii. Olur.
Dedim ve arabaya bindik.
Jk: e-evet hyung bana aşık...
Tae: sana aşııık.
Jk: ???
Tae: ben...
Tae: sana aşık birini buldum!
Jk: NE?!?
