|t h r e e|³

3.5K 146 16
                                    

Barış Murat|

Adaya geldiğimizde herkes ateşin etrafına toplanmış bir şeyler konuşuyordu. Şuan onlar hiç umrum değildi açıkcası. Kendimi gölün kenarına atmıştım. Kenara doğru oturduğum da ay ışığı göle vuruyordu. Çekim bitmişti. Ve adada Mert'in kahkahaları ona yaranmaya çalışan Sercan dışında sessiz sesler vardı. Şuan sadece ihtiyacım olan şey kulaklıktı.

"Kalp hızlı atıyor
Heart beats fast

Renkler ve sözler
Colors and promises

Nasıl cesur olunur
How to be brave."

Barış yanına oturan nisa ile söylediği şarkının güzelliği ile şaşkınlık ile ona bakmıştı. Ama nisa gülümseyince o da gülümsemiş şarkının devamını getirmişti.

"Düşmekten korktuğumda nasıl sevebilirim
How can I love when I'm afraid to fall

Ama seni yalnız başına izlemek
But watching you stand alone

Tüm şüphelerim, bir şekilde aniden kayboluyor
All of my doubt, suddenly goes away somehow."

Bir adım daha yakın
One step closer

"Her gün seni beklemekten öldüm
I have died everyday, waiting for you

Sevgilim, korkma, seni bin yıldır sevdim
Darling, don't be afraid, I have loved you for a thousand years."

"Seni binlerce daha seveceğim
I'll love you for a thousand more

Zaman hala duruyor
Time stands still

Tüm o güzellik
Beauty in all she is

cesur olacağım
I will be brave."

"Şarkının sözleri çok güzel dimi?"

"Evet çok güzel."

"Seni binlerce kez daha seveceğim."

"Birini sevince o kadar gözünde büyütüyorsun ki onu bir kere sevmek değil her gördüğünde tekrar sevmek istiyorsun."

"Sesin güzelmiş."

"Seninki de güzelmiş."

"Şuan göl çok güzel değil mi? Keşke kulaklığımız olsaydı."

"Bende az önce aynısını düşündüm."

İkisi de güldüklerinde nisa da barış gibi bacaklarına sarılıp barışa bakmaya başlamıştı.

"Arkadaşlar mert ateşin başına çağırıyor."

Sercanın sesi ile ikisi de ayağa kalkmıştı. Ve ateşin yanında yan yana oturmuşlardı.

"Arkadaşlar stratejimiz onlardan güçsüzlerle yarışıp arayı açmak, moralleri düşecektir o zaman güçlülerde bir şey yapamaz."

"Neden düzgünce yarışmak yerine böyle bir taktik deniyoruz ki? Çıkalım yarışalım."

Herkes barışa baktığında nisa da kafasını sallayarak onaylamıştı.

"Survivor taktik gerektiriyor barış. Ödülleri kazanmamız gerekiyor."

"Konkuruje velmi spravedlivě."

Çok adice yarışıyor.

"Ne dediniz nisa hanım?"

"Bir şey demedi mert önüne bak plan yapmaya devam et."

"Hayırdır barış? Kimi koruyorsun?"

"Mert önüne bakıp planlarını yapmaya bak sen. Aman sonra adilce yarışır kazanamayız belki."

"Kimse kimseyi korumuyor barışa özel söylemek istedim kendi dilimde söyledim çok merak ettiysen söyleyeyim Adice yarıştığını düşünüyorum."

Nisanın çıkışı ile bütün takım ona bakmıştı.

"Bir hafta oldu nisa hanım hemen nifak mı döşemeye çalışıyorsun?"

"Mert düzgün konuş karşındakinin bir kadın olduğunu unutma."

"Bir dakika küçük prens Hanımefendi bir şeyler söylüyor."

"Ya ne diyorsun mert? Řeknete si něco pro sebe, pak sami spadnete do stejné pasti?"

Kendince bir şeyler söylüyorsun sonra aynı tuzağa kendin düşüyorsun?

"Yine ne diyor bu ya başka dilde bir şeyler söylüyor vız vız?"

"Diyor ki boş yapma artık. Gece gece daha bir hafta olmuş neyin peşindesin huzursuzluk çıkarma."

Barışın ayağa kalkıp nisanın kolunu tutması ile mertte ayağa kalkmıştı.

"Kim huzursuzluk çıkarıyor belli ikiniz bir oldunuz da bana mı karşı çıkıyorsunuz?"

"Sen kendini kaptan sanıyorsun sanırım? Ama kimsenin sana karşı çıkmasına gerek yok. Düşüncen hoşumuza gitmedi bu kadar net. Neyi uzatıyorsun? Sen al güçsüzleri ama biz adaletlice yarışalım bu kadar basit."

Nisa ile barakalara yürüyüp yan yana oturmuşlardı. Barış sinirle bacağına sallarken nisa da ondan farklı değildi. Kollarına sarıldığında barış battaniyesinin üstündeki hırkayı nisaya uzatmıştı.

"Teşekkür ederim."

Barış başını salladığında nisa kendine iki üç beden fazla olan hırkayı giymişti.

"Sakin olmaya çalış."

"Herkes ona uymak zorunda mı değil neyi uzattığını anlamadım."

Barış yere baktı. Ellerini sakallarında gezdirdi.

"Aslında neyin peşinde olduğu açık. Takımın kaptanı olmaya çalışıyor bir şeyler söyleyip oyunlar kazanılınca kendini öne atıp ben demiştim demek istiyor."

"Onun dediklerini yapıcak birine benzemiyorum bence."

"Benzemiyoruz bence."

Nisa gülüp barışa baktığında barışta yerdeki bakışlarını nisaya çevirip gülmüştü. İkisi yumruğunu tokuşturduklarında yatmaya gitmişlerdi.

§|§|§

İsyankar nisbar RRRR.

ULAN YERİM SİZİ BAK HAAAA!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ULAN YERİM SİZİ BAK HAAAA!

Dark with moonlight. ||NisBar||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin