9. bölüm

58 2 1
                                    

Yağmur'dan...
Bir anda yere serildi Yağmur. Koşarak kucağıma aldım kenardaki koltuğa uzattım.
_ Yağmur uyan...
Yanaklarına vuruyordum kendine gelsin diye. Biraz aradan gözlerini açmıştı.
_ Murat...
_ iyi misin?
_ Oğuzhan o... O yaşıyor mu?
Sağ gözünden bir damla yaş düştü avcuma.
_ abim yaşıyor Yağmur...
Birden doğrulup Murat in yanına koştu. Gözlerimi ona çevirdim. Ayakta gözyaşlarıyla ona bakıyordu.
_ öldüm!
Ardından dizlerinin üzerine düştü. Elleri titriyordu. Ona doğru uzattı.
_ koruyamadım seni koruyamadım... Yazıklar olsun bana.
Benim gözlerimden de yine kovaları dolduracak yaşlar düşüyordu. Yağmur Murat in başını kollarına aldı. Göğsüne yatırıp saçlarını okşamaya başladı.
_ öldüm ben öldüm sen gittin diye.
Bende doğrulup onlara yaklaştım.
_ Yağmur hadi sakin ol bırak uyusun.
_ bırakmam Oğuz bırakmam bırakırsam alırlar onu yine kaçırırlar.
_ izin vermem buna kalk!
_ hayır... Onu kollarımdan kimse alamaz.
_ Yağmur bırak!
Güçlükle aldım kollarından. Abimi uzatıp Yağmur u aldım karşıma.
_ bak bana!
Gözlerini yere dikmiş ağlıyordu.
_ bak bana Yağmur!
Gözlerini bana doğru çevirdi. Bu ne göz bu ne kirpik. Ey can! Gözlerin şiir kirpiklerin kafiyedir bana.
_ intikamını alana kadar gizli tutacağız. Yarın kara denizden Ayşe Merve nin ekibi gelecek.
_ peki ama o burada...
_ merak etme Erdem onu canı pahasına koruyor.
_ durumu nasıl peki?
_ dün bilinci yerine geldi henüz uyuyor. Ama uyanması yakındır.
_ Oğuzhan...
Birden bana sımsıkı sarıldı.
_ onu benden ayırma bir daha olur mu?
_ tamam tamam hadi biz gidelim o da dinlensin.
Yağmur ile beraber eve geldik. Yüzü sürekli asıktı. Ne yapsam da güldürsem diye düşündüm.
_ ben çok güzel makarna yaparım biliyor musun?
_ sen ve makarna?
_ ne o beğenemedin mi? Emniyet amiri olabilirim ama iyi bir aşçıyımdır. Şimdi görürsün.
Bileğinden tutarak mutfağa çektim onu.
_ bak şimdi makarna tenceresini verelim üstüne.
2 dakikalık bir tencere arayışından sonra tencereyi ocağa verdim.
_ normaldir normal hangi anda görev geleceği belli değil o yüzden unutmuşum nerede olduklarını.
_ domatesler nerede yardım edeyim.
_ dur önce makarnayı koyayım.
Makarnaları tencereye koyunca bana doğru kahkaha atmıştı.
_ ay Oğuz pabucumun aşçısı önce suyu koy ocağa.
_ ben biliyordum zaten canım seni denedim dedim bakayım yemek yapmasını biliyor musun?
_ Ya hı tabii. Çekil kenara.
_ bana bak normalde daha iyi bir aşçı olabilirim ha aklının bir yerinde bulunsun da şimdi yorgunum diye yani...
_ tamam bay aşçu. Şimdi bana domatesleri doğra.
_ domates şu kırmızı yuvarlak sebze dimi?
Sinirle bana bakıyordu.
_ tamam tamam bunu gevezelik olsun diye yaptım domatesi tanıyorum o kadar da değil!
Domatesleri doğrarken bıçağın ucu parmağıma değdi.
_ ah!
Endişeyle yanıma koşup parmağımı aldı avcuna.
_ iyi misin ne oldu göster bana!
Parmağımı görünce itti beni.
_ gıcık ya hani bişey olmamış.
Kahkaha atıyordum. Neyse makarnamız sonunda hazırdı.
1 gün sonra...
Ertesi gün bahçede timin gelmesini bekliyorduk.
_ of ne zaman gelecek bu tim?
_ birazdan gelirler.
_ bir an önce intikam almak istiyorum o hıyardan.
_ Oğuz...
Ayşe Merve nin sesiyle kapıya doğru yöneldim.
_ hadi gel karşılayalım.
Yağmur ile birlikte kapıyı açtım. İçeri tartışan bir çift girdi.
_ oy hele dur da yetişemiyrum senin ha bu laflaruna.
_ baa bak Poyraz beni oyle ucuz kanduramazsun 3. Sinuf şair laflari ha bunlar.
_ eyude sevduceğem ben nereden bulayum her zaman 1. Sinuf şair laflaruni.
_ arkadaşlar yine başladınız Ya bir durun.
_ ha bunun çenesi düşüktur.
_ mübarek senun ki sanki hiç susuyor.
_ baa bak evde olayduk ben senun o kafani çatlaturdum da neyse.
_ amirim biz yola çıkalım bence bunlar susmayacaklar.
_ hadi Yağmur.
Birlikte yola koyulduk Şahin in adamlarının Murat ı alıkoyduğu yeri tespit etti Merve. Ordu da orman içerisindeymiş.

DELİ KOMİSERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin