Benim için hiç farkı olmayan o günlerden yine, birine uyanmıştım. Boş boş duvara bakıyordum ki annemin aşağıdan bana seslenmesiyle sıçradım.
ANNE: Elif kalk hadi, saat kaç oldu!
ELİF: Tamam anne bağırma geliyorum.
Bu kadar kızacak ne vardı ki saat sabahın 10'uydu. Annem birdaha bağırmasın diye hızlıca yatağımdan kalkıp banyoya gittim, rutin işleri halledip üstümü giyindim ve aşağı annem'in yanına indim.
Kahvaltıyı hazırlamış masanın başında beni bekliyordu. Beni görünce yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Az önce bana bağıran kadın şimdi neden gülüyordu ki, çok tuhaf diye düşünürken annem düşüncelerimi böldü.
ANNE: Kızım otursana sofraya.
ELİF: Oturuyorum anne.
ANNE: Elif sana çok önemli bir şey demem lazım.
ELİF: Söyle annem seni dinliyorum.
Ne söyliyeceğini çok merak ediyordum normalde herşeyi direk söyleyen bir insandır, şimdi böyle yapması ''birşey söyliyeceğim'' demesi garipti.
ANNE: Kızım durumları biliyorsun, dışarıda virüs var ve sen bir doktorsun senin adına endişeleniyorum. Mesleğine bu virüs zamanında ara veremez misin.
Annemin benim için endişelenmesini anlıyordum ama sonuçta ben bir doktorum dışarıda benim yardımıma ihtiyacı olan insanlar var. Hele ki Türkiye'den Kore'ye daha yeni atanmışken bunu yapamazdım aslında yapamazdım değil yapmazdım. Çünkü işine aşık biriyimdir. Ayrıca Kore de virüs bitmişti sadece dikkatli olmamız yeterdi aksi taktirde yine başlayabilir virüs. Bu yüzden çok endişelenmesini gerektirecek bir şey yoktu.
ELİF: Annecim endişelerini anlıyorum ama ben bunu yapamam. Dışarıda beni bekleyen, bana ihtiyacı olan bir sürü insan var ve ayrıca ben işine aşık birisiyim bunu biliyorsun. Benden bunu isteme hemde Kore'deki ilk iş günümde.
ANNE: Tamam canım kızım.
ELİF: Hadi öpüldün ben işe gidiyorum.
Kahvaltım bitmişti ve masadan kalkıp çantamı, telefonumu alıp aynanın karşısına geçtim kendime baktım ve maskemi takıp, heyecanlı bir şekilde kapıdan çıktım. Bugün Kore deki ilk iş günüm baya heyecanlıydım. Geç kalmadan gitmek istiyordum ve bu yüzden hızlı bir şekilde yürüyordum. Saate bakmak için telefonumun ekranını açtım ve daha saati göremeden yere düştüm. Birine çarpmıştım. Karşımda gelen insanı göremiy'ecek kadar salak mıydım ben inanamıyorum kendime. Düştüğüm yerde bunları düşünürken çarptığım kişi kalkmam için bana elini uzattı, biraz daha kafamı kaldırınca yüzünü tamamen görmüştüm ve şok olmuştum