Lily ile bahçede, gölün kenarında oturuyorduk. Lils çok sinirliydi. Çünkü James Lily'i baloya davet eden Hufflepuff'tan bir çocuğu daha önce benden öğrendiği muggle yöntemleriyle dövmüştü. Ah, tabii araya diğer Çapulcular ve o çocuğun arkadaşları da girmişti. Ve bu sayede iki bina da yüklü miktarda puan kaybetmişti.
"Sanırım ikimiz de eşsiz gideceğiz, değil mi?" dedim Lily'ye dönerek.
Hâlâ sinirden kıpkırmızı olan yüzünü bana çevirdi.
"Potter'dan nefret ediyorum! Kendi teklifini reddettim diye başkalarının teklifini kabul etmemi engelleyemez!"
Başımı anlayışla aşağı yukarı salladım, oldukça haklıydı. James cidden bazı şeyleri çok abartıyordu. Kıskanmasında bir sakınca yoktu, fakat bunu bu şekilde dışa vurması hoş bir şey değildi.
"Kütüphaneye gidelim mi? Belki biraz kafan dağılır." dedim elimi omzuna koyarak.
Başını salladı ve kalkıp şatoya ilerlemeye başladık.
*
Yaklaşık yarım saattir kütüphanede kitap okuyorduk. Lily tüm sinirinden arınmış, kitapların içinde kaybolmuştu.
"Daha iyi misin?"
Gülümsedi. "Evet, kütüphane cidden bana iyi geliyor." dedi gözlerini okuduğu kitaptan ayırmayarak. Ben de gülümsedim ve oturduğum sandalyeden kalkıp rafların arasında dolaşmaya başladım.
Güzel bir kitap bulmuştum ve tam geri dönecekken Regulus'u gördüm. Hastane kanadındaki o günden beri hiç konuşmamıştık. Teklifini kabul etmek istemediğimi ona söylemem gerekiyordu. Kalbini kırmak istemiyordum. Ama yine de çekinerek yavaşça yanına ilerledim. Raflara bakınıyordu.
"Merhaba Reg.."
Kafasını bana çevirdi.
"Merhaba Lisa."
Sağ omzunu raflara dayayarak tüm vücuduyla bana döndü.
"N'aber?" dedi küçük bir gülümsemeyle.
Aynı gülümsemeyle ona karşılık verdim. "İyi sayılır, sen?"
"İyi sayılır..."
Yanaklarımı şişirip ellerimle oynamaya başladım. Konuya nasıl gireceğimi bilmiyordum.
"Ne söyleyeceksen çekinmeden söyleyebilirsin Lisa."
Yanaklarımdaki havayı dışarı verip gözlerimi siyahlara çevirdim. Nasıl anlamıştı ona bir şey söylemek istediğimi?
"Şey, aslında şu "balo teklifinle" ilgili konuşmak istiyordum." İç çektim.
"Reg, ben teklifini kabul etmemeye karar verdim. Eğer seni üzdüysem gerçekten çok üzgünüm, ama içimden bu geldi..."
Başını aşağı yukarı salladı. "Sorun değil Lisa. Dürüst olduğun için teşekkür ederim." dedi gülümseyerek. Söyledikleri ve gülümsemesi içimdeki gerginliği alıp götürmüştü. Bende gülümsedim ve ona "hoşçakal" dedikten sonra Lils ile oturduğumuz yere doğru, rafların aralarında yürümeye başladım.
*
Sabah uyandığımda ortak salon bomboştu. Yine kahvaltıyı kaçırmıştım, fakat bunu umursamadan banyoya gittim ve kısa, sıcak bir duş aldım. Daha sonra üstümü giynip ortak salondan çıktım.
Ertesi gün Noel Balosu vardı, ve ben hiçbir şeyimle baloya hazır değildim. Bu yüzden Lily'nin büyük bir yardımına ihtiyacım vardı.
Taş merdivenlerden hızlıca indim ve büyük salona girdim. Çoğu öğrenci kahvaltısını bitirmiş ve masalardan kalkıp büyük salondan ayrılıyordu. Gryffindor masasına doğru yavaş adımlarla ilerledim. Salondaki en dolu masa Gryffindor masasıydı; dolu dediğime bakmayın, en fazla on kişi vardı masada, ayrıca Lils ile Çapulcular da hâlâ oturuyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAPULCULAR VE BEN
FantasyÇapulcular zamanında olsam ve onlarla arkadaş olsam nasıl olurdu? Bunu hayal ettim ve sizinle paylaşmak istedim. İyi okumalar!