4

529 23 27
                                    

Sabah kaltığımda başımdaki Yoongi'yi gördüm. İnsanın sevmediği ot dibinde bitermiş tabii. Ne olacak? Nefret ediyordum ondan nefret. Birşey unutmuştum benim üzerim çıplaktı. Hemen yataktan kalktım. Umarım bana bakmamıştı, diye umut ediyordum.

Hızlıca üzerime birşeyler giydim. Şu an onun istediği gibi olmalıydım. Sonuçta babamın kurtulması o ve bana bağlıydı, bu yüzden ona ne isterse istesin yapmalıydım.

Aşağıya inip, bir kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Belki de artık kabullenmeliydim diye düşünmüştüm ancak, beni para ile satın alan birine nasıl iyi davranabilirim? Nasıl bana sürtük muamelesi yapan biri ile bir hayat geçirebilirim? Aklımdaki sorularla kahvaltıyı hazırlarken, arkadan beni saran ve yanaklarıma iki öpücük veren bedene baktım.

Rs: Dün çıplak halime baktıysan seni unicorn çişinde boğar, ejderha alevinde pişirip, köpek balıklarına yem edip, kalan organlarını organ mafyasına satar-

Tam sözümü bitirmeden beni hızlıca öpmeye başladı. Karşılık vermek istemiyordum ancak, dudaklarımı ısırıyordu. Bende karşılık vermek zorunda kalıyordum.

Birbirimizden ayrıldığımızda nefes nefese kalmıştık. Onun dudakları kırmızımsı ve morun karışımı bir renk almıştı. Yeni kalktığı için dağınık saçları ve inci beyazı teniyle göz alıyordu. Belime elini attı. Ellerinin sıcak ve nemli olduğunu herkes çok rahat bir şekilde anlayabilirdi.

Rs: Bunun için hazır değilim Yoongi.

Yg: Ne için hazır değilsin?

Bu adam cidden o kafasının içinde ne yaşıyordu? Ona ses vermeden yemeği hazırlamaya devam ettim.

Ses vermediğimi görünce beni çekip kendi ve tezgahın arasına aldı. Aramızada milim mesafe yoktu.

Penisini bana bastırmaya devam ediyordu. Eliyle bir yandan kalçama dokunuyordu. Dudaklarımı ısırmaya devam ediyordu. Bu canımı yakıyordu.

Ancak Yoongi'nin isteklerini yapmak zorundaydım. Eğer yapmazsam babam hapise girerdi. Bunu gayet iyi biliyordum. Bu yüzden bana "sürtük" diyen bir adamla öpüşüp, sevdiğim adam Jimin'den vazgeçiyordum. Bu canımı fazlasıyla yakıyordu zaten. Üstüne üstlük tüm okula rezilde olmuştum. Kaybedecek bir şeyim kalmamıştı artık, gururumu bile kaybetmiştim. En çokta bu canımı yakıyordu zaten.

Ondan yavaşça ayrıldım. Bu sabah neyin peşindeydi? Benim onu affedeceğimimi sanıyordu. Canımı bu kadar yakmışken asla onu affetmeyecektim. Sadece babam için bu evliliğe razı olmuştum.

Yg: Sofrayı yerleştir, yemeğini ye ve sonra odamıza gel anlaştık mı? Gelmezsen bedelini biliyorsun güzelim.

Komutlarla çalışan bir robotmuşcasına onu onayladım. Canım birşey yemek istemiyordu. Canım yanıyordu, Jimin'in o bakışında sonra canım hiç olmadığı kadar yanıyordu.

Kendime gelip, yavaşça göz yaşlarımı sildim. Düşüncelerim beni çok yıpratıyordu. Kimse bir kez olsun mutlu olmama izin vermiyordu. Hayat dâhi bana vuruyordu.

Yoongi'nin odasına çıktım. Yatakta oturmuş, bana bakıyordu. Kafamı "Ne var?" anlamında oynattım. Eli ile yanını patpatladı. Yanına yavaş adımlarımla geldim ve oturdum. Kolunu çok yavaş ve incitmeden, omzuma attı. Saçlarımı bir çiçeği okşarmışçasına narin bir şekilde okşadı. Yanağıma o pembemsi ve yumuşak dudaklarıyla bir öpücük kondurdu.

Yg: Chae güzelim seninle bir şeyleri rahat konuşabilmek için seni bir yere götüreceğim. Hem rahatça konuşuruz, hem de enerjimizi atacak güzel bir yer seveceğini düşündüğüm bir yer. Hadi güzelim hazırlan.

Rs: Hah Yoongi her zaman böyle ol işte. Hep odun hep odun nereye kadar. Biraz rementik ol şöyle.

Dudaklarıma kelebek etkisini aratmayacak kadar sakin bir öpücük kondurdu. Bu haliyle çok sevimliydi. Bana bakıp en güzel gülüşünü taktim etti. Bende onun bu haline dayanamadım ve ona minik bir öpücük kondurdum. Bunu kendim dâhi neden yaptığımı bilmiyordum. Onu bile yapmak o kadar güzel geliyordu ki artık.

Koşar adımlarım ile giyim odasına yürüdüm. Elimde tuttuğum ilk elbiseyi alarak aynanın karşısına geçtim. Siyah kısa ve askılı bir elbise idi. Aynanın karşısına yeniden geçtim. Beni saran iki tane kol ile bir an korktum ancak korkunun yerini huzur veren erkeksi koku oldu.

Yg: O elbise çok kısa ama, ben seni kıskanırım.

Rs: Yah! Yoongi kısa filan değil.

Gülümseyerek, boynumu öptü. Bu hareketinden çok gıdıklanmıştım. Bu yüzden birden gülmeye başladım.

O da gülümsüyordu, birden beni kucağına aldı. Bu haraketiyle birlikte sarsılıp, şaşırdım. Ardından yerini ikimizin gülüşmeleri aldı.

Beni arabaya kadar kucağında taşımıştı. Bu haraketi o kadar hoşuma gidiyordu ki onun yanaklarını bile ısırabilirdim. Beni arabanın ön koltuğuna yavaşça yatırdı. Kendisi de yanıma oturdu, yavaşça emniyet kemerini taktı ve bana baktı. Bende ona bir bakış attım.

Sonra anlamış oldum ki Yoongi benim emniyet kemeri takmamış olduğumu farketmiş bu yüzden bakıyormuş. Hızlıca emniyet kemerimi çektim, ama emniyet kemerim tam olarak çıkmamıştı. Çıkarmaya çalışıyordum ancak, hâlâ denemelerin bir işe yaramıyordu.

Yoongi yavaşça yaklaştı ve emniyet kemerimi çekti. Bu sırada biz burun burunaydık. Burnunu bana sürtüyordu. Bu benim daha çok içimdeki onu öpme arzumu arttırıyordu. Kendimi tutmaya çalışıyordum.

Yoongi hızlıca kemeri taktı. Bir eli vites kolunda iken, bir eli ellerimi sarıyordu. Elimi yolda giderken öpmeye başladı, bu haline daha çok güldüm. Böyle gerçekten de tüm hallerinden daha sevimli gelmişti gözlerime.

Bir yere gelmiştik ve elimden tutup, beni indirmişti.

Zorâki Evlilik // Yoonrosé Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin