5

557 28 33
                                    

Ellerimi tutarak beni arabadan indirdi.

Burası değişik bir yerdi doğrusu. Burası bir kış bahçesiydi. Elimi tutup, bir insanın hayatındaki görüp güllerden birini gösterdi.

Elini belime atıp, beni nazik bir şekilde öptü. Yanağımı okşadı. Kalbimin ona karşı ilk defa yumuşadığını hissettim. Ellerimi tuttu, sanki... sanki bana içinde kalmış bazı şeyleri söyleyemeye çalışıyordu. Söyleyecek gücü yokmuş gibi.

Yg: Rosé sana bir şey söylemem gerek

Bir anda kapının açılışı ile ikimizde irkildik. Kapının ardından baktığımızda ise tanımadığım bir suret ile karşılaştım. Yoongi içeriye giren adama öylesine kötü bakıyordu ki, çok korkutuyordu beni.

Yoongi o kadar sinirlenmiş görünüyordu ki, sinirden ellerini yumruk haline getirmişti. İki adamında gözlerine bakıyordum. İkisinin de gözlerinde kin, nefret, acımasızlık besleniyordu. Adeta bir intikam kokusu geliyordu.Adam beni kolumdan tuttuğu anda, hızlıca bayıltmıştı.

Gözlerimi açtığımda çok değişik bir yerdeydim. Bu odanın her yeri siyahtı. İnsanı ürperetebilecek şekilde siyah döşenmişti bu oda. Biri beni kollarımdan kelepçelemişti. Odaya giren kişi ile şaşırdım.

Bu Park Jimin'di. Neden beni burada tutuyorlardı? Jimin'in bu adam ile alakası ne idi? Herşeyden öncesi buradan nasıl kurtulmayı başaracaktım? Şu an aklımdaki sorular ile uğraşamazdım.

Jm: Benim minik sürtüğüm Rosé.

Rs: B-ben sürtük değilim!

Bu lafı ger kim söylerse söylesin, dayanamaz ağlardım. Ben kimsenin sürtüğü değildim. Gözümden bir damla yaş akmıştı.

Bu ona o kadar komik geliyordu ki, neredeyse haykırırcasına gülüyordu.

Jm: Seni gerçekten sevmiştim sürtük.p

Ses vermeyecektim, bu yapacağımın onu sinirlendireceğine emindim ancak onunla asla konuşmak istemiyordum.

Jm: Yoongi seni rahatlatıyor muydu? Babacığın seni burda beklerken? Ha Chae?

Rs: Sen kim olabiliyorsun ki Yoongi'yi o kirli dillerine lekeleyebiliyorsun?

Jm: O da senin sürtük olduğunu söylemiş. Hâlâ sürtük olmadığını mı söylüyorsun? Okulda da sürtük lâkabın var.

Bu sabrımı taşıran son damla olmuştu. Sinirlenince ağlama gibi lanet olası bir huyum vardı. Şu an devreye girmişti. Şu an sinirden ağlıyordum.

Jm: Zırlamayı kes!

Bana sertçe bağırdığı için bir anda sus pus bir şekilde oturmaya başlamıştım. Kendi can güvenliğimin dâhi tehlikeye girdiğine yemin edebilirdim. Şu an hayatımda ilk defa böyle bir olayın içindeydim.

Jimin beni sertçe kolumdan çekti. Beni hiç bilmediğim bir yere getirmişti. Bu odada değişik şeyler vardı. Yoksa bu oda bir fantazi odası mıydı?

Kolumdaki kelepçeleri çıkarmamıştı. Beni bir sandalyeye bağladı. Elleri ile göğüslerimi sıkıyordu. Bir tane bıçağı aldı ve bacaklarımda bıçağı gezdirdi.

Çığlıklarım odada yankılanıyordu. O ise.. O ise durmadan işkence etmeye devam ediyordu. Bacaklarımdan ise durmadan kan geliyordu. Bacaklarım acıdan titremeye bile başlamıştı. O kadar canım yanıyordu ki. Hayatımda hiç bu kadar acı çektiğimi hatırlamıyorum. Hiç susmayacakmışcasına bağırıyordum.

Bana tokatı geçirmişti. Yanağımda izi çıktığına yemin edebilirdim. Yanağımı çok fena bir halde yakmıştı. Zaten her şeye kızaran hassas bir tenim vardı.

Beni sandalyeden kaldırıp, yatağın üzerine itti. Üzerimdeki her şeyi çıkarttı. Sırtıma erimiş bir mumu döküyordu. Yapma diye yalvarıyordum. Ancak hiç beni dinlemiyordu.

Sırtımda bir mumu koymuştu. Tenim çok acıyor ve yanıyordu. Yanıkların açtığı yaralar ile, ise haraket dâhi edemez hâle gelmiştim.

Şimdi ise elindeki sıcak demiri kalçama sokup çıkarıyordu. Hayatımda ki görüp görebileceğim en büyük acı kesinlikle bu olmalıydı.

En sonunda bana yaptıklarına dayanamamıştım. Vicudum bunları kaldıramamıştı. Gözlerim yavaşça kapanıyordu artık. O ise hdövmeye devam ediyordu. Bilincimi yitiriyordum.

Gözlerimi açmıştım. Oda da Jimin ve benim Yoongi ile gördüğüm adam birşeyler konuşuyorlardı. Üzerimde bir şeyler örtmüşlerdGene bir yataktaydım.

Jy: Sen nasıl bir cânisin? Kızı ne hâle getirmişsin piç herif?

Jm: Abi onun sadece bana ait olabilmesini istiyorum çünkü.

Jy: İnsan sevdiğine böylemi sahip olur? Bumu senin adamlığın? Ha bumu senin erkekliğin?

Jimin'e yumruğu geçirmişti. Jimin ise ona karşılık vermiyordu. Yüzünden kanlar gelmeye başlamıştı. Odada ki adam yanıma geldi ve elimi okşadı.

Jy: Chae, ben Jinyoung. O şerefsizin mağalesef ki abisiyim. Senden nasıl özür dileyeceğimi bilmiyorum.

Ses veremiyordum. Konuşamıyacak hâldeydim artık. Canım o kadar yanmıştı ki, dudaklarımı dâhi aralayamayacak durumdaydım.

Adamın Yoongi ile arasında ne olduğunu kesinleştiremiyordum. Benimle ne derdi vardı? Beni neden burada tutuyorlardı?

Kapının sarşılması ile şaşkınlık ile kapıya baktım. Yoongi sonunda gelmişti. Kurtarıcım olabilirse ancak Yoongi olabilirdi.

Yoongi geldiği anda Jinyoung'a yumruk atmıştı. O ikisinin arasında ne vardı? Tanrı aşkına!

Jinyoung ve Yoongi kavga etmeye devam ederken, Jimin bana silah çekmişti. Silahı belime tutuyordu.

Jm: Çabuk kalk!

Emirine uyup, acıyan yaralarım ile ayağa kalkmaya çalışıyordum. Ama çabalarıma rağmen kalkamamıştım. Jimin beni sırtına aldı ve sırtıma çarşafı örttü.

Yoongi ise hâlâ deli gibi dövüşüyordu. Ben ise acıdan inliyordum. Beni fark edince ise, Jimin ile dövüşmeye başlamıştı. Jinyoung kanlar içerinsindeydi.

Yoongi kavgadan çıkınca beni farketti. Vicudumu bakışları ile süzdü. Gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı bile.

Beni incitmemeye çalışarak kucağına almıştı. Arabaya bindiğimizde beni arka koltuğa yatırmıştı. Oturunca canımın acıdığını anlayabiliyordu. İkimizde konuşamıyorduk. Ölüm sessizliğindeymişim gibi hissettim bir anda kendimi.

Eve varabilmiştik. Beni nazik elleri ile kucağına almıştı. Yatak odamıza çıkarıyordu. Üzerimde hiçbir şey yoktu. Beni yatağa bıraktı. Saçlarımı okşayıp, öpüyordu.

Yg: Sevgilim ne yaptılar sana bu halin ne? Hangi vicdansız yaptı bunu sana? Güzel tenine kim kıydı böyle?

Rs: J-Jim-

Konuşamamıştım yine, kelimeler dudaklarımdan çıkmıyordu. Yüzümde, vicudumda her yerimde yara vardı. Konuşamıyacak duruma dâhi gelmiştim. Bana bunları yapan kişiye ise hiç birşey olmamıştı. Dünya çok acımasız bir yer oluyordu.

Yoongi bacağımı açıp, bacağındaki yaralara baktı. Gözleri adeta bir çöl olmuştu. Elimi kaldırmaya çalışıyordum. Zorlada olsa biraz kaldırmıştım. Yüzündeki yaşları yavaşça silmeye çalışıyordum. Ancak o ise hiç durmadan ağlıyordu.

Bacaklarıma yumuşak elleri ile dokunduğunda bağırmıştım. Canım çok yanıyordu. Kalçam ve sırtım acıdan sızlıyordu.

Yg: Nasıl yaparlar bunu sana? Tanrım! Kafayı yiyeceğim! Onları öldüreceğim! Sana verdikleri her zarar için bedel ödeyecekler!

Dudaklarımı açmaya çalıştığımda öpücük vermişti. Bu canımı acıtmıyordu. Sanırım artık ona minnettardım. O ne derse yapmaya razıydım artık. O benim kahramanımdı.

Evdeki ilaçlardan yavaşça sırtıma sürüyordu. Bacaklarıma zar zor dokunuyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 25, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Zorâki Evlilik // Yoonrosé Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin