Değişmeyen Tek Şey

263 23 4
                                    

Bazen düşünüyorum acaba hayatım boyunca söylemek istediğim her şeyi o an söylesem, beklemeden, kendimi yormadan.Hayatım şu an olduğundan daha değişik olur muydu? Yanımda istediğim kişi oturması gerekirken başkası oturuyor olur muydu? Yoksa her şey yine aynı mı olurdu?

Ne olurdu bilmiyorum ama ben şu an olmam gerekenden daha farklı yerlerdeyim
paramparçayım
iyi hissetmiyorum
sorun olmadığını söylerken doğruları söylemiyorum
iyi değilim...
Bunları söylemeye hakkım var mı bilmiyorum. Onu sevmeye, onu özlemeye ya da bana dönmesini beklemeye... Hiçbirine hakkım yok hiçbirine.

Kimseler yanımda yokken o yanımdaydı.
Herkes gittiğinde yine yanımdaydı.
Böyle zamanlarda ben onun yanında olamıyordum ama o bıkmadan devam ediyordu.
Boynuna sığınmak için kendimi zor tuttum.
Boynuna sarılmamak için yüzlerce kez kendimi tuttum...

Koca 5 yıl...
Bir insanın değişmesi için yeterli bir süreydi.
Ben değişmiştim ve haliyle o da.
Saçlarını boyamış, boyu uzamıştı ve en önemlisi gülümsemesi değişmişti. O zamanlar sadece bana öyle bakıyorken, şimdi herkese karşı öyleydi.
O halde değişen bir şey daha vardı.

Onun için artık herkes gibiydim...

Ona karşı her seferinde ulaşılması zor birisi olduğumu kabul ettim. Elini uzattığı her an engelledim. Dudaklarını boynuma değdirdiği her anı ona zehir ettim. Sevmediğimden değil...
Şimdi karşımda başkasının ellerini izinsiz tutuyor, dudaklarıyla ufak öpücükler konduruyor. Karşısında ki insan bana benzemiyor, hatta o bunları yapınca ona gülümseyerek yaptığı şeyleri taklit ediyordu benim yaptığımın aksine.
Masanın diğer ucunda otursam bile beni fark ettiğini anlamıştım... Hissetmiştim.

5 yıldır gelemediğim lise buluşmasına sonunda gelmiştim ve bıraktığım hiçbir şey aynı değildi. Doyoung okuldayken nefretiyle boğduğu Taeyong'u şimdi kollarıyla sarmış, Jeno platonik aşkından vaz geçmiş olacak ki şu an başkasının gözlerine aşkla bakıyordu. Jaehyun şarkıcı olmak istediği halde karşımda takım elbisesiyle oturmuş üzgün sesiyle ceo olduğunu belirtiyordu ve Haechan...
Neler yaptığını veya hayatında neler değiştiğini bilmiyorum... Sormaya cesaretim yoktu.

Masanın diğer ucuna bakmamaya çalışarak telefonumun yanında duran sigara paketini alıp cafenin dışına çıktım.
Kimileri mutlu olmuştu bu 5 yıl içinde, kimileri hayatının aşkını bulmuş, kimileri hayallerinden vaz geçmiş, kimileri de umudunu kaybetmişti.
Sanırım ben hiçbirine dahil değildim çünkü ne hayatımın aşkını bulduğuma inanıyordum ne hayallerimden vaz geçmiştim ne de umudumu kaybetmiştim.
İçimde kalan son kırıntı parçası için burdaydım... Onun için.

"Sanırım bırakamadığın tek şey sigara"
Sesini hissettiğim an dudaklarımın arasında sıkışan dumanı salıverdim.Fotoğraflarına bakmak sayılmıyorsa birbirimizin gözlerinin içine bakmayalı uzun zaman olmuştu. "Senin geleceğini bilmiyordum"

Yine aynı şeyi yapıyor ve cevap vermemi beklemeden peş peşe sıralıyordu diyeceklerini.
Konuşmamı istemediği zamanlar bunu yapardı. Ya durmadan konuşurdu ya da başını omzuma koyar zorla uyumaya çalışırdı. "Benim de bırakmadığım tek şey Jeno"

Konuşmaya devam edince elimde duran sigarayı tekrar dudaklarımın arasına yerleştirdim ve gökyüzünü seyretmeye başladım. "Beni bırakıp gittiğinden beri bir kez olsun elimi bırakmadı... Ben engellemeye çalıştım ama o ne yaptı biliyor musun? Bu sefer de dudaklarıma yapıştı. Hiçbir şey yapamadım, ne senin yaptığını gibi engelledim ne de onu suçladım"

Beni ilk öptüğü zaman... Aniden yapmıştı bunu, hiç beklemediğim bir anda. Kapıma gelen yine o olmuştu.
Hiçbir zaman ona "Gel" diyen taraf ben olmadım. O gelir sarılırdı ve giderdi ama o gün değişikti...
Kapıyı açtığımda mutlu bir şekilde bana sarılmasını beklemiyordum.
Doğum günü olduğunu kafasına taktığı o değişik zımbırtıdan ve elinde ki hediyeden anlamıştım. Sonunda o hayal ettiği yaşa ulaşmış ve midesini o iğrenç içecekle zehirlemişti.
Boynuma sarıldığında burnuma gelen buram buram içki kokusu yüzünden onu aniden ittirdiğimde buna aldırış etmeden dudaklarıma kapanmıştı.
Uzun sürmesine izin vermeden ittirdim onu... Yine mutluydu ve yine gülümsüyordu bana, o gülüşü orda son kez gördüğümü bilseydim yemin ederim o dudakları nefessiz kalmak pahasına da olsa bırakmazdım ama onu evden kovduğum an her şey için çok geçti.

"Neden döndüğünü bilmiyorum... İş için veya ailen için. Umrumda değil Minhyung. Yalvarırım benden uzak dur, artık kaldıracak gücüm yok."
Yıllar önce "benden uzak dur" dediğimde o da böyle mi hissetmişti...
Son kez dudaklarıma götürdüğüm sigarayı umursamadan yere savurup ona döndüm.

"Yolun sonunda yine birbirimizin olacağını bile bile mi?"

Uzun Bekleyiş \ markhyuck Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin