Hep Bu Saatlerde

1.9K 260 695
                                    

Bilinmeyen numara: evinin arka sokağındayım.

İşte tek bir mesaj, tadashi'nin kalbini heyecanla dolup taşırdı. Telefonuna bakarken yutkundu, nefes almaya çalışırken hıçkırdı, mesaj yazarken elleri titredi.

Yamaguchi Tadashi: geliyorum
Lütfen biraz bekle (⊃。•́‿•̀。)⊃

Telefonuyla birlikte elleriyle çehresini kapadı. Olduğu yerde çömeldi, biraz bekledi. 'Aman tanrım, sonunda onu görebileceğim! Aman tanrım, aman tanrım...' Kalbinin sakinleşmesini istedi. Midesinin kasılmayı bırakmasını diledi. Yanaklarına kızarmayı kesmelerini söyledi. Ama hiçbiri bahar saçlı çocuğu dinlemedi.

"Tamam," dedi evden çıkarken. "Hazırım, evet, umarım, yani, off" kapattığı kapıya başını yasladı, elini kalbine koydu. "Lütfen, biraz sakinleş. Yalvarırım."

Evinin arka sokağına geçerken onu görünce ne yapacağını düşünüyordu yeşilli. Onlar, birbirlerinin kokusunu alacak kadar yakınlaşırlar mıydı? El ele tutşırlar mıydı? Sarılırlar mıydı? Belki öpüşürlerdi?

Çillerle kaplı yanaklara sahip olan düşündüğü şeyin utancıyla olduğu yerde kıpkırmızı kesildi. Ellerini yanaklarına koydu, daha hızlı yürümeye başladı.

Hayır, hayır, hayır, böyle şeyler düşünme Tadashi.

"Yamaguchi."

Büyülü sesi duyduğunda, adımları durdu. Elleri yanaklarından hafifçe düştü, başını kaldırdı.

Açıkça, onunla görüşene kadar neden bir anda onu görmesine izin verdiğini anlamamamıştı. Neden inatla kendisini göstermek istemeyen oğlan, bir anda buluşmayı kabul etmişti?

Demek bu yüzden.

Biraz hayal kırıklığına uğradı çünkü karşısındakı yüzünü tamamen kapatmıştı. Yüzünde siyah bir maske, siyah gözlük (bir saniye, gözlüğün üzerine gözlük mü takmıştı o?), siyah bere, siyah ceket ve tabii ki siyah ayakkabılar. Oğlanın karanlığa karışmak istediği belliydi, görünmek istemiyordu.

Ama çilli, görmek istiyordu. Yanına gitmek için adım attığında uzun olan elini kaldırdı.

"Yaklaşma."

Tadashi adımlarını durdurdu. Bu ne demek oluyordu?

"Ne-neden?" Korkarak sordu, umduğunun olmasından. Konuşurken ağzından çıkan nefes bulutları etrafına dolanıp kayboluyordu.

Hayır, hayır onu görmeliydi.

Karşısındaki gözlüklü genç ellerini paltosunun ceplerine koyarak cevapladı. "Henüz beni görmeye hazır değilsin."

Yamaguchi'nin yeşillikleri her an akmaya hazırlarmış gibi doldu. Onu bilmek istiyordu. Sevgisini çalan bu çocuğun kim olduğunu bilmek istiyordu. Hazırdı.

Bunun yerine yumruklarını sıktı, dudaklarını ısırdı, başını yere eğdi. Olduğu yerde durdu. "Sen nasıl istersen" dedi.

Zaten kendisi hep bunu derdi.

Böyle çekingen, böyle özgüvensiz olduğu için esir hissetmiyor muydu kendisini bu ucuz bedende? Arkadaşlarına 'yapma' diyemediği için, etrafından gelen isteklere 'hayır' diyemediği için, kendini üzenlere 'kırılıyorum' diyemediği için, almak için delicesine can attığı şeylere 'istiyorum' diyemediği için, bayılarak izlediği dizilere insanlar ne der düşüncesiyle 'seviyorum diyemediği için ve daha aklına gelmeyen birçok şey...

Bu yüzden hemen yanında olan özgürlüğe çok uzak değil miydi?

Şiirci çocuk rahatlamışcasına bir nefes verdi. Tadashi, onun gözlerini göremiyordu lakin ona içtenlikle baktığını hissetti. "Beni yeteri kadar gördün, değil mi? O zaman... gidiyorum." biraz oyalandıktan sonra arkasını döndü. "Yarın arayacağm."

tsukkiyama ー poems for youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin