İyi okumalar... 🤟
"Jungkook!" diye bağırdı kalabalığın arasında bir beden. Karşısındaki kişi onu görsün diye parmak uçlarına kalkıp el sallıyordu.
Sonunda seslendiği kişinin bütün dikkati üzerinde toplanınca bütün hızıyla ona doğru koşmaya başladı. Bunu fark eden Jungkook da ona doğru koşmaya başlamıştı kollarını açıp.
Ortadan buluşunca bedenleri birer yapboz parçasıymış gibi bütünleşti.
"Seni ne kadar özledim bir bilsen meleğim." dedi Jungkook sessizliği bozarken. Bir yandan da dudakları boş durmuyor, sevgilisinin saçının her bir telini öpüyordu.
"Ben de seni çok özledim. O kadar çok özledim ki şu an bunun her geceki gibi olan bir rüya olmasından ve uyanmamdan korkuyorum. "
"Yoksa ben Kim Taehyung'un rüyalarına konuk mu oluyorum?" dedi Jungkook muzipçe. Taehyung sarıldıkları için yüzünü göremese de yüzündeki gülüşü hissetmişti ve gövdesindeki eliyle hafifçe vurmuştu Jungkook'un sırtına. Sonrasında birbirlerinden ayrılıp biraz incelemişlerdi birbirlerinin yüzlerini.
"Gidelim mi artık?" diyip sessizliği bozan Jungkook olmuştu. Elini sevgilisine uzatıp tutmasını beklemişti. Taehyung gülümseyerek parmaklarını birbirine kenetlemiş, başını sallamıştı olumlu bir cevap vermek adına.
Yol boyunca ellerini hiç ayırmamışlar, bindikleri otobüs ve metrolarda ayakta kalıp birbirlerine sarılmışlardı. İnsanlar onlara garip bakışlar atsa da görmezden geliyorlardı. Umurlarında olan tek şey birbirleriydi.
Çok uzun olmayan bir yolculuğun ardından hedeflerine ulaşmışlardı. Tahtadan merdivenleri indiler teker teker. İkisinin de yüzünde minik bir tebessüm vardı, huzurlulardı.
"Burayı özlemişim." dedi Taehyung. Geldikleri yer bir deniz kenarıydı. Güneş yeni batıyordu, su dingindi ve en önemlisi de etrafta kimse yoktu. Huzurun somutlaşıp elleri arasında olduğunu hissetti Taehyung.
"Ben de buraya seninle gelmeyi özlemişim." dedi Jungkook karşılık olarak. Ellerini istemeyerek de olsa ayırıp ayakkabılarını çıkarttı. Taehyung da ayakkabılarını çıkarınca ellerini geri birleştirip yürümeye başladılar.
Taehyung Jungkook'a biraz daha yaklaşıp başını omzuna yasladı ve elini hafifçe sıktı. Jungkook kafasını yana eğip ona bakınca ikisi de gülümsedi sarhoşmuşcasına.
"Jungkook," dedi Taehyung sessizlipi bozarak.
"Efendim güzelim." dedi Jungkook da gözlerinin içine bakarken. Taehyung'un gülüşü kare şeklini almıştı.
"Seni seviyorum."
Jungkook eğilip Taehyung'un burnuna bir öpücük bahşetti. Geri çekilirken Taehyung'un gözlerinin dolduğunu görünce istemsizce kaşlarını çattı.
"Sevgilim iyi misin? Neden ağlıyorsun?" diye sordu Jungkook endişeyle. Yürümeyi bırakıp Taehyung'u kendine çekmişti. Saçlarına öpücükler bırakırken bir yandan da sakinleşsin diye sırtını okşuyordu tek eliyle. Diğer eli hâlâ Taehyung'un eliyle birbirine kenetliydi.
Öylece durdular bir süre. Ne ellerini ayırdılar ne de tek kelime ettiler. Jungkook Taehyung'un saçını okşamayı hiç bırakmadı. Birkaç dakika sonra Taehyung başını Jungkook'un boynundan kaldırmış, ona doğru minnettar bakışlar atmıştı yaşlı gözleriyle.
"Bir anlık aklıma bir şey geldi de." dedi Taehyung cevap olarak. Elinde olsa sorusunu cevapsız bırakırdı ama Jungkook'u endişelendirmek istemiyordu. Fakat Jungkook'un çoktan endişelendiğini fark edemeyecek kadar dalgındı o anda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When the dreame̶r̶ dies what happens to the dream(er)? 𖤍 Taegguk
Fanfiction!ara verildi! Kim Taehyung bir hayalciydi ve en büyük hayali de Jeon Jungkook'tu... !Angst! !minific! !Bu ficte bazı okuyucuları rahatsız edebilecek unsurlar (intihar, kan vb.) bulunmaktadır. Bunu bilerek okuyunuz lütfen! 18072020' bir gece yarısı...