Ya' aburnee

748 76 117
                                    

sonunda bu an geldiği için çok mutluyum, yorumlarınızı okumak için sabırsızlanıyorum. haliyle böyle upuzun bir oneshot için de deli gibi yorum bekliyorum desem şaşırmayın. yapabildiğiniz kadar yorum yapın çünkü böyle dolu dolu bir şeyler yazdıktan sonra işin en keyifli kısmı yorumları okumak oluyor.

hikaye artık benden çıktı, tamamen size ait.

iyi okumalar.

park jimin kanser, jeon jungkook ise çoklu kişilik bozukluğuna sahip.

tek ortak noktaları aynı psikologla görüşmeleri ve oturdukları bekleme koltuğu.

bu sene kiraz çiçekleri mezarıma düşecek

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bu sene kiraz çiçekleri mezarıma düşecek.

doktorum böyle söyledi, aslında tam olarak böyle söylemiş sayılmaz o daha çok terimler kullanmıştı ve bu duygusal cümleden hem anlam hem de söyleyiş bakımından çok uzaktı onun kurduğu cümleler. karşımdaki masanın arkasında oturan dinç vücudunun yaşlılığını hissettiren tek yer elleriydi ve benim de o an tüm dikkatim ellerindeydi.

elleri ve ellerindeki kağıtlar.

benim son gelen sonuçlarıma bakıyordu, odaya gireli on beş dakika olmuştu ve benim tek yaptığım onun benim için basit cümleler kurmasını beklemekti. beklemek benim için basit bir şekilde alışkanlık halini aldığı için sabırsız ya da zorlanıyor değildim; yıllarımı hastanede, evde ya da olduğum herhangi kahrolası bir yerde iyileşmeyi, zaman geçtikçe ise yine herhangi bir yerde ölmeyi bekleyerek geçirmiştim.

beklemek benim için nefes almanın yanında verilmiş bir promosyon ürünü gibiydi.

açık renk kot pantolonuma tırnaklarımla küçük çizikler bırakarak onu izlediğim esnada varlığımı hatırlayarak aşağı baktığı için burnunun ucuna kayan gözlüğünü iteklemiş ve bana bakmıştı. tanrı aşkına, tam o an biliyordum, bu bakışın anlamını biliyordum ve anlamıştım. denk geldiğim ya da ağlamak için bilerek izlediğim tüm o kanserli çocuk filmlerindeki doktorların bakışıydı bu, filmin son yirminci ya da on beşinci dakikasında ortaya çıkardı.

bu tüm film boyunca bir umuda tutunan kanserli çocuk için, öleceksin bakışıydı.

geriye kalan dakikalarda çocuğun tek yaptığı hastane yatağında yatmak ve rengini kaybederek çevresindeki insanların onlar hareket ettikçe daha da görünür olan gökkuşaklarını izlemek olurdu.

bana, "jimin," demişti ve sonrasında bir sürü terim sıralamıştı, açık konuşmak gerekirse ne demek istediğini biliyordum ama anlamıyordum. anlamadığım ve tıp okumadığım sürece anlamayacağım onlarca kelime söylemişti ama sadece az önceki gibi bakmaya devam etseydi bile benim için yeterliydi. ben zaten anlamam gerekeni o bakıştan anlamıştım.

ölecektim.

"yani demek istediğiniz..." söze girmiştim ama insanın içinden söylediği kadar kolay olmuyordu bazen bazı şeyleri sesli söylemek. tıkanmıştım. iyileşeceğime dair ümidi kestiğim andan beri, yani bu hayatım için yaklaşık bir buçuk seneye karşılık geliyor, ölümü bekliyordum. bu şekilde yaşamak o kadar ağır geliyordu ki bazı geceler ölmek için ağladığım oluyordu ama şimdi gerçekten öleceğimi hissettiğim andı. "doğru mu anladım?"

lovesick, jikook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin