Sabah erken saatte uyanıyorum. Banyoya girip soğuk bir duş alıyorum ve kahvaltı etmek için mutfağa giriyorum. Dolabı açıp bir yumurta alıyorum ve hazırlayıp yiyorum. Masayı temizleyip tekrar odama çıkıyorum. Bu sefer farklılık yapıp kırmızı bir t-short ve gri bir eşofman giyip evden çıkıyorum. Otobüs durağına doğru ilerleyip otobüsü beklemeye başlıyorum. Otobüs on dakika içinde geliyor. Binip biletimi basıyorum ve tekli koltuklardan birine oturup her zamanki gibi kulaklığımı takıp şarkı dinliyorum.
Otobüs ineceğim durağa geldiğinde düğmey basıp iniyorum. Karşıma cıkan ilk mağazaya giriyorum. Mango'ya girdiğimi görünce beni iş olsa bile almayacaklarını düşünerek geri çıkıyorum. Sonra yanındaki mağazaya bakıyorum. Makyaj malzemeleri satan bir dükkan olduğunu görünce makyajla uzaktan yakından alakam olmadığinı düşününce yine vaz geçiyorum. Diğer dükkanın karşısına geçtiğimde kocaman CHANNEL yazısını görüyorüm ama bu sefer hemen içeri dalıyorum. İçeriyi gezmeye başlıyorum. Channel ve Gucci her zaman kıyafetlerine sahip olmak istediğim markalar. Nedenini bilmiyorum ama isimlerinin bile kulağa harika geldiğini düsünüyorum. İçeride gezinmeye başlıyorum. Bir tane pantolon görüyorum. Sanırım dünyadakı en güzel pantolon. Fiyatı ise dudak uçuklatacak kadar. Bir maaşimla bile alamam sanırım. Pantolonu tekrar yerine koyup dükkandan çıkıyorum.
Gece 8'e kadar dolanıyorum ve dükkanlara girip iş arıyorum ama hiç kimse bana yardımcı olmuyor. En sonunda ara sokaklarda bir bar görüyorum. İçeri ne kadar kıyafetlerim uygun olmasada giriyorum. İçerisi leş gibi içki ve sigara kokuyor. Burnumun önunde elimi sallayıp barmenin yanına doğru ilerliyorum. Bir sandalyeye oturup barmene sesleniyorum.
"Merhaba bir şey soracaktım. Acaba benim için bir iş var mı burada?"
"Nasıl bir iş istiyorsunuz?"
"İğrenç bir şey olmasın yeter."
"Tamam patronumuzla konuşun isterseniz."
Biraz tereddüt ediyorum. Bir barda çalışmak ne kadar doğru olabilir ki?
"P-pekala gidelim."
Barmen beni bir kapının önüne getiriyor.
"Bu oda."
"Adıniz nedir acaba?"
"Hoseok. Jung Hoseok."
"Memnun oldum Hoseok. Ben de Jennie."
Sadece kafasını sallayıp yanımdan ayrıliyor. Yine yanımda hiç kimse yok. Derin bir nefes alıyorum ve kapıyı hafifce tıklıyorum. Bir kadın sesi gelince şaşırıyorum ve kapıyı açıp yavaşca içeri giriyorum.
Karşımda bir kadın görmeyi hiç beklemiyordum. Demek ki buranın patronu bir kadın.
Hafifce eğilip konuşmaya başlıyorum.
"Merhaba efendim. Ben bir iş arıyorum da. Acaba benim için bir iş var mı?"
"Ne tür bir iş?"
"Şey aslında iğrenç bir iş istemiyorum."
"İğrenç kavramı herkese göre değişir. En iyisi ben sana işleri söyleyeyim hı?"
"Evet, lütfen."
"Tamam aslında şu anlık birine ihtiyacımız yok ama her an her şey değişebilir. Adın ne? Hangi günler çalısmayi duşunuyorsun? Kendin hakkında bilgi ver.
"Adım Kim Jennie. 26 yaşındayı
m. Hafta içi akşama kadar bir restoranda çalışıyorum. O yüzden haftasonu olması gerekiyor."
"Sahnede şarkı söylen kızı gördün mü? Onun adı Park Chaeyoung ama ona burada Rose deniyor. Sadece hafta içi çalışıyor ve muazzam bir sesi var. Sendede o ses var mı?"
"Ben sesime güvenmem efendim."
"Ama şu anlık tek iş bu paraya ihtiyacın olduğu için buraya gelmişsin belli ki bence şansını denemelisin. Neden bana bir şarkı soylemiyorsun?"
Derin bir nefes alıp veriyorum. Kafamda düsünuyorum. 'Gerçekten bu işe ihtiyacim var mi?' 'Evet' cevabını alınca üzülsemde denemekten zarar gelmez diyip kafamı onaylar biçimde sallıyorum ve söylemek için bir şarkı seçiyorum.
"Sesin güzel. Yani idare eder. Biraz Rose'den yardım alırsan bu iş tamam. Bir de neden bu şarkı?
"Bilmem."
"Tamam. Seni işe alıyorum hafta sonu iki gün saat 13.00 tam zamanında burada ol. Tamam mı? Maaşın da 175.520 won (yaklaşık 1000 TL) "
"Çok teşekkür ederim tam zamanında burada olacağim."
"Yarın gelme şansın var mı? Rose ile konuşmanı istiyorum."
"Maalesef bu gün izin almak için iki gün daha uzun çalışmam gerekiyor."
"O zaman sana Rose ve benim telefon numamı vereyim Rose'yle mutlaka konuş."
"Peki efendim."
Telefonumu çıkarıp numaraları istedim.
"Benim numaram *********** adım da Lee Chaerin (CL) Rose'nin numarası *********** Rose 24 yaşinda. Ben de 29 yaşındayım."
"Tamam Bayan Lee haftasonu goruşuruz."
"Bir de Jennie. Elbisen, eteklerin yada buraya uygun kıyafetin var mı?"
"Aslında hayır."
"Peki makyaj yapabiliyor musun?"
"Hayır."
"Uff tamam ilk maaşını erken vereceyim guzel kıyafetler al Rose'den de yardım al makyaj konusunda."
"Tamam Bayan Lee."
Bana tanımadığim birinden yardım almamı söylüyor. Bir kişiyle bile anlaşaman ben nasıl Rose'yle anlaşacağim ki? Ya o da bana hiç kimse gibi davranırsa. Diğerleri gibi ucube derse bana. Bayan Lee'nin uzattığı paraları alıp çıkıyorum.
Rose'nin şarkı söylediği sahnenin karşısında bir masada oturup onu dinlemeye başladım. O gerçekten eşsız bir sese sahip.
:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOBODY-jennie Kim
FanficKimse, hiç kimse, belkide ben hariç herkes. Jennie Kim'in üzücü hayatı belki de değişecektir. Yeni ortam ve yeni tarz herkesi değiştirir değil mi? Başlama tarihi:18.07.2020 Bitiş tarihi:???? Rekor; #1 nobody #46 jenniekim #59 kimjennie #138 parkchae...