Multi:Ali
Kapının önündeki bavullara son kez baktım. Emin miydim? Geri dönmeye hazır mıydım? Merdivene oturup başımı ellerimin arasına aldım. 3 sene! 3 sene geçti! Unutmuş mudur beni? Hala kızgın veya öfkeli midir bana? Ya da affedebilmiş midir beni?
"Eylül iyi misin?" Cansu'nun sesini duymam ile başımı ellerimin arasından çıkardım. "İyiyim, sadece emin miyim onu düşünüyordum" sesim sona doğru kırılmıştı. "Eylül artık dönmelisin , 3 sene geçti unutmuştur sakin ol" dediğinde başımı iki yana salladım ve ayağa kalktım. "Ali unutmaz Cansu onu tanıyorum biliyorum. Hesaplaşmak için bekliyor ben Ali'yi tanıyorum!" dedim dudağımı ısırarak. "Hesaplaşırsınız olur biter abartma sende" dediğinde başımı salladım. 3 sene önce bitmişti yeniden olamazdı aynı şeyler... Kapıya doğru ilerledim. Zamanı gelmişti...
-
Cansu ile uçağa bindik , Berlin'i bırakıp Türkiye'ye yeniden dönüyordum. Doğru mu yapıyordum bilmiyordum ama ne olacaksa olsun artık... 3 senedir hasret kaldığım şehir , oradaki arkadaşlarım , çete , okul... Geri döndüğümden hiç kimsenin haberi yoktu. Bomba gibi düşecektim okulun sayfalarına adım gibi emindim...
•
Geldim , geldik! Şuan nefes aldığım şehir İstanbul'du! Her şeyin başladığı , her şeyin boka sardığı şehir! 3 sene önce terk ettiğim şehire dönmüştüm... Havaalanının önünde duran özel araca bindim. Cansu da yanıma gelince araba hareket etmeye başlamıştı. Camı açıp rüzgarın yüzüme çarpmasına izin verdim. Annemi Berlin'de bırakmıştım. Ki zaten geri gelmek de istemiyordu. Babamın yüzünü görmek istemiyordu daha doğrusu. Berlin'e alışmıştı ve orayı çok seviyordu. Benimde gitmemi istememişti ama ben kararımdan geri dönmemiştim.
Telefonumdan bildirim sesi gelince ekranı açıp gelen mesaja baktım.
"Okul işi tamam kaydın tamamlandı "
Mesajı okuyunca yutkundum. Artık geri dönüş yoktu. Mesaja tıklayıp cevap verdim.
"Kimsenin haberi yok değil mi geleceğimden? Kimse öğrenmesin iyice uyarsaydın yeni müdürü"
Okulun dedikodu sayfaları vardı ve kimin ne zaman geleceğini bir şekilde öğrenip sayfada paylaşıyorlardı. Benim geleceğimi kimsenin öğrenmemesi gerekiyordu. Yarın herkesin şaşkın yüzünü canlı canlı görmek istiyordum! İçten içe özlemiştim aslında okulu... Eğlenceliydi ve güzel anılar geçirmiştim okulda. Yeniden aynı okula gittiğim için mutluydum ama bir yandan da olacakları düşünüyordum. Hiç iyi şeyler olmayacağını adım kadar iyi biliyordum. Yarın başlıyordu her şey. Bildirim sesi ile yeniden telefonuma baktım.
"Rahat ol müdür sağlam. Hiç kimse öğrenemeyecek , bombayı yarın sen patlatacaksın"
Mert'e görüldü atıp telefonumu kapattım. Arabanın durması ile geldiğimizi anladım. Arabadan çıkıp evime baktım. Babam çok şey değiştirmişti ama güzel de olmuştu. Cansu da yanıma gelince eve doğru yürümeye başlamıştık. Ben daha kapıyı çalmadan kapı açılmıştı ve babamı görmüştüm. Babam beni görünce sımsıkı sarılınca bende ona karşılık verdim. "Çok özlemişim prensesimi" dediğinde güldüm. "Prensesin de seni çok özledi" babamı seviyordum ya! Annemle pek anlaşamıyorlardı ama beni hiç bir zaman yalnız bırakmıyordu.
Babamdan ayrılıp evi incelemeye koyuldum. Ben evi incelerken babam Cansu'ya da sarılmıştı. Hepimiz salona geçip koltuklara oturmuştuk. Ben koltuğa yayılmıştım her zamanki gibi... "Nasıl geçti yolculuk yoruldunuz mu" dediğinde başımı salladım. "Öldüm ben ya! Ama sonunda geldik!" dedim gülümseyerek. "Eylül zaten full müzik dinledi patladım yolda ben" diyen Cansu'ya güldüm. "Eylül küçüklüğünden beri müziğe aşık zaten" diyen babama baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Ateşi
Teen Fiction« Hem nefret hem aşk... İki duygu bir arada... » " Nefret mi aşk'ın önüne geçecek yoksa Aşk mı nefret'in önüne geçecek? "