Ariana sersem bir halde yatağından doğrulurken gördüğü rüyanın baş ağrısı ile-ki çoğu zaman aynı rüyanın tekrarını yaşardı-doğrulduğunda babasıyla okul otobüsü gelmeden kahvaltı edebilmesi için hızlıca lavaboya ilerledi dişlerini fırçalarken aynadaki görüntüsü onu tekrar hayal kırıklığına uğrattı o güzelim kehribar gözlerinin altı bu sabahta morarmıştı.''Aslında güzel sayılırım birde şu sabah uyandığımda şu karartılar olmasa...''diye mırıldandı.Güzeldi gerçekten Altın sarısı saçları uzun boyu ve etrafındaki sıfır beden takıntılı kızların aksine kıvrımlı hatlarıyla daha doğal duruyordu.Lavaboda işini hallettikten sonra odasına dönüp bugün okul için ne giyeceğine karar verdi hızlıca bunuda yaptığı diğer işler gibi çabucak hallederdi.Babası hep'' annene çekmişsin onunda eli bir işi yapmada hızlı ve doğru kararlar almada başarılıydı ''derdi.Tabi ''benimle evlenmek dışında her işte başarılıydı''diyede hüzünle eklerdi.Ariana'nın annesi o küçükken trajik bir araba kazasında ölmüştü.Ariana annesini hiç görmemişti.Ailesinden geriye kalan tek kişi dayısı Siriustu.Onunlada tanışalı daha bir ay olmuştu.Dayısı babasının anlattığına göre bir gezgindi ''onunla ben bile çok tanışmıyorum annenle evlendiğim günden beri 3yada 4 sefer görmüşümdür annen onun için hep dünyada basmadığı toprak yoktur ''derdi.''Ve ''lütfen seni tekrar arayıp buluşmak isterse benden habersiz onunla buluşma sonuçta onu tanımıyoruz tam olarak, yıllar geçti onu yolda görsem tanımam ''demişti.Ariana dayısıyla görüşmemesi için hiçbir sebep bulamıyordu.Sonuçta o annemin kardeşi bana neden kötülük yapsın ki ,bunlar hep babamın fazla korumacılığı diye düşünürdü.Aslında dayısını çok merak ediyordu hiç görmediği annesinin izlerini taşıyor olabilir miydi?Bir fotoğrafı bile olmayan annesinin?Gözleri ,burnu,kaşları ona benzeyebilir miydi?Aşağı indiğinde babasına annesinin bir fotoğrafını gerçekten saklayıp saklamadığını sormayı aklının bir köşesine not etti.Bugün için giydiği kahve deri mini eteği , krem göbeği açık pink floyd bluzu ve deri botlarıyla sonkez boy aynasına bakıp çantasının içine okul kitaplarını doldurdu.Merdivenlerden aşağı inerken babası mutfak masasından ''günaydın prensesim keşke bu kadar göz alıcı olmasan seni erken yaşta başkasına kaptırmaktan gerçekten korkuyorum ''diyerek kendi kendine kıkırdadı.Ariana ise babasının muzipliğine aldırmadan ''yapma baba bende her 17 yaşındaki kız gibi giyiniyorum ''diyerek gülümsedi.Babası Ariana ne zaman gülümsese birden gözleri dalardı birşey düşünür gibi.Ariana bunu farkettiğinde babasına ''çok mu kötü bir gülüşüm varki sanki hoşuna gitmez gibi suratın asılıyor''diye sormuştu.Babası şaşırarak ''aksine güldüğünde o kadar annene benziyorsunki sadece onu özlüyorum''diye cevap vermişti.Babası ''neyse prenses kahvaltını ye çünkü okul otobüsün 10 dakika içinde gelecek diyerek Arianaya bir sandalye çekti yerinden kalkarak ve tavadaki pastırmalı yumurtadan bir parça alarak tabağı Arianaya getirdi.Ariana meyve suyunun son damlalarını diliyle yakalamaya çalışırken evin önünde duran otobüsün sesi duyuldu.Babasının yanağına kocaman bir öpücük konduran Ariana koşarak kendisini bekleyen otobüse bindi...
'' Selam Ariana tatlımmm '' diyerek onu gözlerini kısmış eteğini işaret eden yakın arkadaşı emilly yanındaki boş koltuğu işarek etti.Onun yanına geçen Ariana ''ne düşünüyorsun vitrinde onu gördüğümüzde bana yakışacağını söylemiştin''diyerek arkadaşına bir beşlik çakmak için işaret yaptı.''benim kızım herzaman yıkılıyor''diyerek arkadaşı emilly de beşliğine karşılık verdi.Geçen gün avm de dolaşırken gördükleri diğer elbiseleri ve yaklaşan kimya sınavını konuşarak okul yolculuğunu devam ettirdiler.Bir ara Ariana arka koltuğa dönüp her sabahki bakışını James e attı.Yine aynı basket takımından arkadaşları ve birkaç güzel ya da zeki kızdan oluşan grubuyla geçen hafta kazandıkları maçı konuşuyorlardı.Ariana ona bakarken James de bir bakış attı ama utanan Ariana hemen kafasını emilly ye çevirdi.Araba okulun önüne geldiğini belirten egzoz sesiyle dururken emilly ''cık cık cık ''diyerek yerinden kalkıp ''ya bu aşktan vazgeç yada git onunla konuş ''dedi.Ariana ise hiçbir cevap vermeden çantasını sırtına alıp otobüsten indi.Sınıfa girdiklerinde Kimya dersine hakaret eden Emilly'ye muzip muzip sırıtan Ariana güzel şeyler uğraş gerektirir dedi.''tabi senin için söylemesi kolay sen her zaman kimyada iyi olursun''diye dudak burkan emilly sırasına geçip başını sıraya koydu.Hala onun bu haline gülen Ariana ise Emilly nin arka çaprazındaki sırasına geçti.Sınıf arkadaşlarıda yerlerine otururken Kimya hocaları sınıfa girdi.Kimya hocasından çok gözü James te olan Ariana onun arkasındaki sıraya oturuşunu ve herzamanki gibi başını sıraya yaslarken başının üst tarafındaki saçlarının Ariananın sırftına dokuşuyla mest oluşuna verdiği konsantrasyonu kimya hocasının''telefonlar kapansın çantalar hemen sıranın altına bugün bir süpriz sınav yapacağız''demesiyle bozuldu.Tüm sınıf itiraz sesleriyle yankılanırken Ariana James in yasladığı başını yerinden bile kaldırmadığını farketti.Tüm itirazlara rağmen sınav kağıtlarını dağıtmaya başlayan kimya hocası ''güzel şeyler beklenmeyen zamanda olur''diyerek sınıfa sukünetle gülümsedi.Emilly nin kusacakmış gibi bakan yüzüne gülen Ariana'ya karşılık Emilly ''sıçtık ''diye fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kılıçların Büyüsü
FantasyAren japonca kılıç demektir...Samurayların iki kılıcı olurmuş ve kalkan kullanmazlarmış..Çünkü ihtiyaç duymazlar,bence bazıları hata yaptığında bundan dolayı kaybediyor.Bizim hikayemizde de bir kılıç var ama onun diğerlerinden farkı bir kalkanı olma...