Bu hikayenin, size "Karakterler" bölümünde de bahsettiğim gibi diziyle hiçbir bağlantısı yoktur. Yukarısından, aşağısından, sağından, solundan... Hiçbir şekilde. Sadece karakterler aynı, içerik ise tamamen yazara aittir. Aldanmaca olmasın. Ayrıca, "Karakterler" bölümünde "Ceren'in lakabı niye yok?" diye sormuşsunuz. Aslında var, "Cer". Evet ben başta öyle yazmıştım fakat, uzun bir süre düşündüm ve "Cer"'in diğerlerinin yanında çok manasız kaçtığını fark edip, değiştirmeye karar verdim ama ben yine Ceren'imize göre fevkalade bir lakap bulamadım. O yüzden de sizin önerilerinizi almaya karar verdim. Bir ve birden fazla önerilerde bulunabilirsiniz. Bulunursanız ne kadar güzel olur. Hepsini tek tek okuyup, tartıp, yeni bölümde belirteceğim. Şimdiden bayramınız mübarek olsun. 💛 Hepinizi çoook seviyorum. Umarım beğenir ve yorum yapmayı unutmazsınız! İyi okumalar çiçeklerim! 💛🌸🌸
Ağustos 2015
"Her şey çok güzel olabilirdi," her şey bambaşka olabilirdi... dolu gözlerle ona baktım. "Belki evlenebilirdik, bir çocuğumuz bile olabilirdi, çok güzel bir aile olabilirdik... " Neden şimdi... "Neden yaptın bunu bana," ona bakıyordum hala. "Bu kadar basit miydi gerçekten senin için, neden yaptın bunu bana, ha?" nasıl kıydın bize...
Bana baktı. "Evet bu kadar basitti," dedi düz bir sesle. Hiçbir ifade yoktu yüzünde. Sanki boştu bana karşı bakışları. Bomboş ve sertti. "Bu kadar kolaydı. Seni sevmiyorum Eda. Seni hiçbir zaman sevmedim, kabullen artık bunu." güldü alayla. "Gerçi gözün kör olmuştu aşktan, bir şey görecek halin yoktu." ardından tekrar o sert imajına geri büründü. "Gözlerini aç artık, bitti. Biz diye bir şey yok, hiçbir zamanda olmadı?" yutkundum zorlukla.
"Pislik," tüm gücümle onu kollarından ittirdim. "Adi herif! İğrençsin!" sesim kükrermişcesine gür, sert ve yüksek çıkıyordu. "Senden tiksiniyorum!" gözümden akan yaşları durduramadım. Ama o hiçbir şey yapmadı. "Allah belanı versin senin!"
Bir şey demedi.
İttirdim, sonrasında da bir tane tokat geçirdim yüzüne. Yüzü yana çevrilirken vücudunun da kaskatı kesildiğini fark ettim. Yine bir tepki yok. Hafif kaşlarını çatıp bana geri döndü. "Bitti mi? Gidebilir miyim artık?" düzdü hala sesi. Hem de üperilecek kadar düz.
"Hayır, bitmedi," ona baktım. Kafamı olumsuzca iki yana sallarken de kendimi toparladım o sıra. Sesim onun ki kadar düz çıkmasa bile, sesimden nefretim hissedilebiliyordu. "Senden nefret ediyorum!" dedim üzerine kusarmışcasına. Çenesi seğirdi, apaçık da belliydi. Ama yine de bozuntuya vermedi.
"Güzel," bana bakıyordu hala. "Sonunda aklın başına geldi demek?" geri gitti bir iki adım. "O zaman gidebilirim sonunda? Ha?"
Güldüm, sinirim bozulmuştu. "Defol!" deyip ittirdim onu kapıya doğru. "Defol! Defol git!" her bağırışımda, ağzımdan çıkan her kelimeden sonra ittiriyordum onu kapıya doğru.
Bana baktı, ben de ona baktım. Gözlerimden hala yaşlar yanağımdan aşağıya süzülüyordu. Neden ha? Aptal mısın kızım! Aptalsın tabii! Seni kullanıp, ardından çöp misali kenara fırlatan bir karakter yoksunu yüzünden ağlıyorsun! Aptalsın işte! Aptal!
"İtiklemeyi kes artık," kollarımı tutup kendine çekti refleksle. Bana bakmaya devam ediyordu. Çok yakındık birbirimize, ama bir o kadar da uzaktık birbirimizden... Artık olmazdık biz. Olamazdık. İmkansızdık artık. Yaşanan şeyler, söylenen sözlerden sonra, asla olamazdık...
Onu tekrardan geriye doğru tüm gücümle itikleyip, ellerinden kollarımı kurtardım. "Sakın," bir an affalayarak geriledi bir iki adım. "Sakın bir daha bana o iğrenç ellerinle dokunma!" sesim yine aynı çıkmıştı. Biraz gür, biraz sert, biraz yüksek. Kafa salladı sadece kendini toparlayıp. "Buraya da asla, ama asla adımını dahi atma!"
Bana baktı biraz daha. Sanki benimle vedalaşır gibi bir hali var gibiydi. Saçmalama! O veda etmez, o kullanır. Kullanır ve işi bitince çöp gibi atar seni bir kenara. Bana bakıyordu hala. Biraz daha baktı, biraz daha, azcık daha... Ardından bir adım daha gerileyip sola doğru döndü. Ve kapıya doğru ilerleyip çıktı bir beş altı saniye içerisinde. Kapı, sertçe örttüldü, kapının süsü hızla sağa, sola doğru savruldu, bardak yere düştü...
Kalbim ise, kırılıp bin parçaya bölündü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN ÇAL KAPIMI
Teen Fiction"Ansızın karşınıza biri çıkar ve darmadağın olursunuz." #EdSer ilk kitabıdır. İlk bölüm tarihi: 09.07.2020