Evet biliyorum, çok çok beklettim sizi ama bir süredir sağlığım iyi değildi. Hem fiziksel, hem ruhsal. Uzun bir süre wattpade giremedim, bölüm de yazamadım. Malum covid19 falan derken. Evet duyuru da olsa bilgilendirmeyi hak ediyordunuz, fakat olmadı. Üzgünüm. Çok. Ve, umarım beğenirsiniz bölümü, farkındayım beklemeye değmemiş olabilir ama şimdilik elimden bu kadarı geldi. Lütfen bana kızmayın, sizi çok seviyorum...
Bölüm şarkısı: Sia - I'm Still Here
Onu orada, karşımda gördüğüm de, iliklerime kadar titrediğimi hissettim. Başım dönmeye başlarken, kalbim, ağzımdan çıkmak istermişcesine hızlı bir şekilde atmaya başlamıştı. İstemsizce sendeledim, o refleksle de duvardan destek aldım dengemi yeniden sağlamak için. "Sen," zorlukla yutkundum istemsizce.
Gözlerim yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Kısa bir Lal'a bakıp sonrasında geri ona döndüm. Gözlerim gitgide daha çok doluyordu. Sesimin titrememesi için de baya zor tutuyordum kendimi. "Senin ne işin var burada?" diye devam ettim şaşkınlıkla. Sesim deminkine nazaran kısık çıkmıştı bu kez. Kaşlarım da havaya kalkıyordu gitgide. Çünkü onu burada, karşımda, hem de bu şekilde görmeyi hiç ama hiç beklemiyordum. Ama o benim aksime hiç de şaşkın gibi durmuyordu.
Sanki biliyor gibiydi.
"Selam," dedi benim aksime gayet sakin ve içten bir sesle. "Nasılsın?" güldüm kendimi tutamayıp. Şaka mıydı bu?
Lal ilk bana baktı, ardından babasına döndü. "Bana bakan güzel abla bu işte," neşeyle gülerek devam etti. "Adı Eda! Gerçi sen biliyorsundur, işe sen aldın sonuçta, değil mi?"
Kafa salladı kızına gülümseyerek bakarken. "Evet güzelim biliyorum," Lal'ın kafasından öpüp indirdi yere. "Hadi şimdi sen koş, odana gidip oyuncaklarınla oyna. Biz de Eda ablan ile konuşalım? Tamam mı?" Lal da tamam anlamında kafasını sallayıp hiç üstlemeden odasına çıktı.
Kaşlarımı çatıktı hala. Şuan burada olan hiçbir şeyi idrak edemiyordum. Onun burada ne işi vardı? Lal ona neden baba diyordu? Ve ben hala onu burada, karşımda kanlı canlı gördüğüm halde neden buradaydım... Lal odasına gidene kadar ona gülümsedim kendimi tutarak. Gözlerim dopdoluydu, gülümseyip gözlerim kısıldığı için yanağımdan aşağıya doğru damlalar akmak üzeriydi fakat ben hala direniyordum. Lal odasına çıkınca, merdivenlerden gözlerimi çektiğim an bir damla düştü yanağıma ve usulca süzülmeye başladı yanağımdan aşağıya doğru. Ben de saniyesinde sildim elimin tersiyle.
"Eda," dedi bana nazaran yine sakin ve kısık bir sesle. "Lütfen konuşabilir miyiz?" kafamı olumsuzca iki yana salladım sorduğu an da, ona dönerek.
"Hayır," kafamı aynı şekilde sallıyordum hala. "Hayır, konuşamayız?" sesim sert ve net olsa da, kısık çıkmıştı.
"Eda," dedi yine bana doğru yaklaşırken. "Lütfen, konuşmamız gereken konular var?"
"Yaklaşma bana," ses tonum hala sertti. Bir elimi havaya kaldırdım durması için. "Bana sakın yaklaşma!" bir iki adım atmıştı ki, sonrasında durdu.
"Tamam," iki elini de kaldırdı havaya göğsünün hizasında tutarak. "Kaldım, buradayım, sakin ol. Şimdi lütfen konuşalım?"
"Benim seninle konuşacak hiçbir şeyim yok," sert çıkan sesimde netlik ve kararlılık da gayet net bir şekilde yansımıştı sesime. "Sana karşıma çıkmaman ve bir daha olduğum yerlere adımını dahi atmaman gerektiğini çok net bir şekilde ifade etmiştim!"
"Evet ama k-" sesini tıktım ağzına.
"Ama? Ama yok?" ona bu kez dolu olan gözlerimi diktim. Umurumda da değildi dolu ya da boş olması. Bakışlarımda sadece nefret vardı. Onu görmesi yetmişti de artmıştı bile. Sadece nefret kusmak istiyordum üzerine. Kin kusmak istiyordum. Ya daha yeni toparlanmışken, neden şimdi geldin ya? Neden çaldın kapımı... "Ne sanıyorsun, ha? Hayatıma girdin, benimle güzel anılar biriktirdin sonra da bir hiçmişim gibi bir kenara attın, şimdi gelip yine bana aynısını yaşatabileceğini mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN ÇAL KAPIMI
Teen Fiction"Ansızın karşınıza biri çıkar ve darmadağın olursunuz." #EdSer ilk kitabıdır. İlk bölüm tarihi: 09.07.2020