lana del rey - dark paradise
iyi okumalar.
°
jeonyarimkook
taehyungtaehyung
jungkook?jeonyarimkook
yazmamı beklemiyordun sanırımtaehyung
sadece şaşırdımjeonyarimkook
iyi o zaman şimdi daha çok şaşır
kavga ettim
yüzüm kan içinde hep
hep ben dövülmedim ama karşıdaki de öyletaehyung
JUMSNKOOK BU NW
İTİ MİAİN SANA KİÖ YAPTI BUNTjeonyarimkook
taehyung yanıma gelir misin çok zor yazıyorumtaehyung
geliyprum güzelim°
evden aceleyle çıkıp jungkook'un evine doğru yol aldım. o suratı neydi öyle? çok kötü görünüyordu. ona her kim dokunduysa onu mahvedecektim. arabama binip gazı köklediğimde kalbimin bu denli hızla atmasını bir türlü kestiremiyordum. jungkook'a karşı bir ilgim olduğu apaçık belliydi. ama onu seviyor muydum? bundan emin değildim.
ilk eşimden sonra kimseye aşık olmadım, veya sevgilim de olmadı. onunla bir çocuk evlat edinip onun solan gülüşünü yeniden kazandıracaktık. ama acımasız bir trafik kazasına kurban gitti. onun gidişinin ardından çok zor toparladım. onu her zaman düşünüyorum, birlikte güzel anılarmız vardı. onunla gülüp onunla ağlıyordum. o benim mutlu olma sebebimdi. ellerimin arasından kayıp gidene kadar. onu kaybetmemin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen kalbimin bir köşesi hep buruk ve üzgün. onu kalbimde öldürmedim, onu kalbime gömdüm. ona olan aşkımla birlikte.
karşıma jungkook çıktı. oğluyla benim oğlum şimdi sevgili ve ben onunla neredeyse hep yan yanayım. jungkook her güldüğünde ben de gülebiliyorum. hayata döndüren ikinci kişi ve son kişi o olabilirdi.
ama ona aşık olmak istemiyordum. ellerimin arasından kayıp gitmesinden ve benim hiç bir halt yapamamamdan ölesiye korkuyordum. onun tek bir teline bile zarar gelmesini istemezken bana kavga ettikten sonra attığı bir fotoğraf atıyor ve benim ruhum daralıyor, nefes alamıyorum.
jungkook benim için çok değerli.
çok dengesiz biriyim, onun gibi kırılgan birini asla üzmek istemiyorum. bu yüzden ciddiye almıyorum bir çok şeyi. korkuyorum, herşeyden.
sevdiğim insanların elimden kayıp gitmesine çok korkuyorum.
evinin önünde durup arabayı park edecek bir yer bulmak yerine zaman kaybetmemek adına hemen binanın giriş kapısındaki şifreyi girdim. asansöre binme ihtiyacı bile bulmadan merdivenleri ikişer üçer çıkarak kendimi dairesinin önünde buldum.
kapıyı durmaksızın tıklarken güçsüz ve durgun bir beden kapıyı yavaşça açtığında hemen içeri girdim.
gözleri morarmıştı ve çiziklerle doluydu. burnunun kanaması bir türlü durmuyordu. nasıl bu hale gelmişti? bana herşeyi anlatması gerekiyordu. elimi saçlarına götürüp gözünün önüne düşen tutamı kulağının arkasına sıkıştırdım. bana dolu gözlerle baktıktan sonra ellerini boynuma doladı ve bana iyice sokuldu.
"taehyung, beni kucağına alır mısın?"
beklemediğim bir soru ile baş başa kalınca doğru bir seçenek seçip onu kucağıma aldım. kollarımın arasında duran bedene baktım, daha sonra yüzüne. gözlerini açamıyordu resmen.
"sana kim yaptı bunu?"
"her şeyi anlatacağım ama önce odama gidelim taehyung."
onu kafamla onaylayarak odasına gittim. geldiğimde burnuma dolan tarif edilemez kokusu girdiğinde mayışmıştım. kokusu bile büyüleyici. yatağa yavaşça bırakmamın ardından kendini dikleştirmiş, ellerini kucağında toplayıp bana bakıyordu.
"ben o çocuğun babasıyla adam gibi konuşmaya gittim, biraz ses dozumuz yükseldi. bana saldırmaya başladı. ve bu haldeyim."
"jungkook, ben şuan yerimde zor duruyorum o adamı bulup gebertmek istiyorum."
"hayır taehyung, lütfen sakin ol. hem benim bir sürü yaram var. onları sarmayacak mısın?"
tebessüm yerleşen dudaklarımı birbirine bastırdım. elimi saçlarına götürüp okşamaya başladım. bu hareketimden o da memnundu ki gözlerini yummuş, biraz da tebessüm ediyordu. ipek saçlarını okşamaya devam ederken gözlerini açtı ve benimkine değdirdi.
"taehyung. seni seviyorum. iyi ki varsın."
"ben de seni seviyorum."
odaya davetsiz olarak giren bir misafirimiz vardı. soobin bizi bu halde görünce evi çığlıkla tur atıp ardından jungkook'u böyle görünce bir kez daha çığlık attı. hemen yanımıza gelip, yatağın ucuna oturdu.
"baba! bu halin ne!"
"birşey yok soo. sadece ufak bir kavga."
"ufak mı? ben tahmin edeyim o sikik woobin'in babası ile kavga ettin değil mi? kendisi gibi babası da aptalın teki baksana yüzün ne hale gelmiş. "
"sesini azalt soobin."
"ama seni çok kötü dövmüş baba.."
"taehyung bana bakacak oğlum."
lafın bana gelmesinin ardından jungkook'a baktım. bana karşı az da olsa ısınmış gibi duruyordu. onu asla üzmek istemiyorum. soobin bize bakıp güldükten sonra odadan çıktı. yine ikimiz yalnız kalınca derin bir nefes alıp jungkook'un yaralarına pansumana başladım.
pansuman yaparken sürekli birbirimize bakıp gözlerimizi kaçırmıştık. bu kez fazla heyecanlıydım, kalbim çok hızlı atıyordu. sanki göğüs kafesimden çıkacak gibiydi. aynı şey jungkook içince geçerliydi. sürekli olarak dudaklarını dişliyor, etlerini koparıyordu veya parmaklarını çıtlatıyordu.
pansuman işi bitince elimi yıkayıp tekrar yanına oturdum jungkook'un. kucağında duran eli sürekli hareket ediyordu. ne yapacağını bilmiyor gibiydi. ortamın sessizliğini bozmak adına konuşma başlatacakken dudaklarımda yer edinen dudaklara karşılık vermekten başka yapacak birşeyim olmadığını fark ettim.
°°°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
two daddy
Fanfictionkendinden emin olduğunda sana kalbimi açacağım. ☆|semetae ☆|text ☆|tamamlandı ! ilk ficim olduğu için mantıklı hatası ve çoook saçma olaylar var onu bilerek başlayın 🥺