Saat 7:30, gün Salı. Yine, yine demekten yorulduğum bir gün daha. Yine uyanıyorum aynı saatte. Yine kalkmak istemiyor bedenim yataktan. Yine aklımda canlanıyor o malum kavram ve yine yataktan kendimi atar atmaz soluğu odasında alıyorum Filiz'in. Alnına hafifçe kondurduğum öpücükle odadan çıkıyorum yine. Odama gidiyorum uzun ve dar, boyası akmış koridordan geçip üstümü giyiniyorum ve önemsiz şeyler... Yine!
Tiksinerek elimi uzattığım kapı kolunu aşağı itmeden önce bir nida bekliyor beynim arkalardan. Bu sefer hiçbir ses yok.
"Yorulmuş olmalı tabi" diye düşünüyorum ve çıkıyorum evden isteksizce.
"Ahh sokaklar! Her zamanki yollar her zamanki binalar ve her zamanki insanlar."
Varıyorum iş yerime, yiyorum azarımı geç kaldığım için.
"Her şey aynı, herkes hep aynı!"
"Saat ne ara 10 olmuş, gerçi bugün iş de yok" diye düşünürken telefonum çalıyor. Arayan kızım.
Herhalde yine yataktan kalktığını okula gitmek için hazırlandığını söyleyecek. Yine kendisine dikkat etmesini ve derslerini iyi dinlemesini öğütleyerek kapatacağım telefonu. Peki içimdeki bu gerginlik ne o zaman?
Ürkek bir tavırla açıyorum telefonu;
- Alo. Uyandın mı kızım?
"Baba" diye sesleniyor bana
-Efendim canım
-Annem beni almaya geldi de. Haberin olsun diye aradım.
Telefon kapanıyor ben daha cevap veremeden. Bu da ne demekti şimdi? Ne demek olduğunu zaten biliyorum. Kendimi kandırma çabaları...
Elimde telefonla kızımı aramaya devam ederken hızla çıkıyorum iş yerinden; çoban köpeğinin havlamalarına aldırış etmeden. Açmıyor telefonlarımı. birkaç dakika sonra varıyorum evimin olduğu sokağın girişine. Koşarak yaklaştığım binanın önünde birisi yatıyor.
12 yaşlarında bir kız çocuğu. Yırtık pırtık bir ruhun geriye kalan parçalanmış bedeni...
Birkaç saniyelik duraksamanın ardından binaya giriyorum hızla. merdivenleri koşar adım çıkıyorum. İşte o kapı! Ardında beni bekleyen kimsenin olmadığı. Deliğe yerleştirdiğim anahtarı çeviriyorum hızla, boyası akmış koridordan geçiyor, odama giriyor ve aramaya başlıyorum.
Nerede bu? Nereye koymuştum? Hah işte burada...
"Bu sefer farklı olacak! Bu sefer aynı hatayı yapmayacağım!"
Emniyet kilidini tek bir parmak hareketi ile kaldırdığım silahı tereddüt etmeden dayıyorum şakaklarıma
ve çekiyorum tetiği
"Bekle beni kızım, hemen geliyorum yanına şimdi"
Son.