pencereden hyunjin'e bakıyordu.
hyunjin de ona bakıyordu. sadece böyleyken saniyeler toz olup, uçuyordu.
aralarında metreler bile olsa gözlerinde bir tanecik santim bile yoktu.
tabii hoş, hyunjin dondurmacının aklından geçen şeyleri bilmiyordu.
"seni keseceğim ve akşam yemeğim yapacağım."
"sonuna ulaştın, kazanan sensin."
dondurmacı renkli penceresini döndürerek açtı. hadi ama oğlum, biraz olsun gözünü hyunjin'den ayırmadın.
tatlı ve dondurma motifli araba hyunjin'e doğru sürülüyordu, dondurmacı tarafından. yavaş bir şekilde.
gerçekten de çok yavaş bir şekilde.
hyunjin ise,
sadece bakıyordu. camdan, arabayı kendisine süren kurt maskeli dondurmacıya bakıyordu.
ondan korkmamıştı. bunu sonraya saklıyordu çünkü. tabii bundan kendisi bile haberdar değildi.
araba hyunjin'in yanına vardı sonunda. kurt maskeli dondurmacı kafasını delik yerden dışarı çıkarıyordu.
kurtun yüzündeki gülümsemeye aldanmıştı hyunjin. onun çok tatlı olduğunu düşünmüştü.
işte diyorum ya, aldanmıştı.
maskedeki ifade tatlının yanından bile geçemeyecek kadar iğrençti. baktıkça midenizin ağzınıza gelmesi olasıydı.
hyunjin bunu anlamak için çok saftı.
ve işte o iğrenç maskenin ardından pürüzsüz bir ses duyuyordu hyunjin.
"seni araba ile gezdirmeme izin ver. içeride senin için biraz şekerim var."
*