• Velehzede | 02

234 18 4
                                    

"Selamun aleyküm Mustafa Abi." Ali Han'a varmıştı. Yürüyerek ilerlediği yolları nasıl bitirdiğini anlamamıştı, düşünmekten.

"Ooo Alim aleyküm selam." İki adam karşılıklı tokalaştılar ve birbirlerine gülümsediler.

"Nerelerdesin Mustafa Abi?" Mustafa Han daki kilim satan dükkanlardan birinin sahibiydi. Uzun bir süredir, bir ay, işinin başında değildi. Şehir dışında olduğunu duymuşlardı.

"İş güç olum. İstanbul da yeni bir yer açmak için kolları sıvadık bakalım."

"Hayırlı olsun Abim. Hadi hayırlı işler." Ali daha fazla uzatmadan babasının yanına, dükkana doğru ilerledi. Dükkana giderken ise Han daki diğer dükkanlara, komşularına selam vermeyi ihmal etmedi.

Ali hep efendiydi, saygılıydı. Herkes onun hakkında iyi düşünürdü, severlerdi.

Dükkanlarının önüne geldiğinde babasının ona hatırlattığı ve öğrettiği gibi kapının eşiğinden sağ ayağı ile girdi Ali.

"Selamun aleyküm baba." Babası tezgahının başındaydı. Antika dükkanları vardı Ali'lerin. Babası bu mesleği dedesinden, dedesi de yine kendi babasından devr almıştı. Ali de babasının mesleğini devam ettirebilmek için yanındaydı her daim.

"Aleyküm selam oğlum. Sen geldiysen iki dakika dükkanda kal şunu bakırcı Mehmet'e götürüp geleyim." Babasının elindeki bakır tencereye baktı Ali.

"Sen yorulma ben götüreyim baba." Babasının elindeki bakır tencereye uzanmak istedi Ali ama babası izin vermedi.

"Yok oğlum ben götüreyim. Geçenden kalma kahve sözümde var hem. Hadi dükkan sana emanet." Babasını başı ile onayladı Ali. Daha sonra babası Ahmet Bey çıktı dükkandan.

Babasının kalktığı sandalyeye geri oturan Ali sıkıntılı bir nefes bıraktı dudaklarının arasından. Nüzhet bir arabaya binmişti. İlk kez gördüğü bir şey değildi biliyordu ama her seferinde daha çok yanıyordu yüreği. Ali böyle kor alevler içinde yanıp tutuşan düşüncelerine dalmışken ne dükkana gireni duydu ne de ona adı ile seslenmesini. En son omzuna bir el dokunduğunda kendine gelip düşüncelerinden sıyrıldı.

"Kaç saattir sesleniyorum ama duymadın." Karşısında gördüğü Zeynep ile kendine geldi. Oturduğu yerde ayaklandı, o sırada da Zeynep Ali'nin yanından uzaklaşmış karşısına geçmişti. Şimdi göz göze bakıyorlardı.

Ali utançla alnındaki saçları kaşıdı. Zeynep ise bu görüntüyü izledi melül melül.

"Buyur Zeynep bir şey mi istedin?" Nihayet kendine gelebildiğinde ne soracağı aklına gelmiş olmalıydı ki ağzından birkaç kelime dökülüverdi Ali'nin dudaklarından. Zeynep ne için geldiğini kısa bir sürü düşündü ardından elindeki poşet aklına geldi.

"Babaannem bunu gönderdi. Ali bi baksın ne kadar edermiş diye sormamı istedi." Zeynep elinde tuttuğu gaz lambasını çıkarıp Ali'ye uzattı.

"Bakalım." Ketum bir sesle konuşuverdi Ali. Zeynep alışkındı Ali'nin bu hallerine. Yanıktı Ali'ye ama ne Ali onu görüyor ne de sevgisini fark ediyordu. Zeynep te biliyordu artık imkansızdı.

Ali aldığı gaz lambasını dikkatle inceledi. Bir hayli eski olmalıydı bu lamba diye düşündü.

"Kaç yılında kalmaymış?" Diye bir soru yöneltti Zeynep'in yüzüne bakmadan.

"1920 ler diyor babaannem." Yüz yıl öncesine ait bir parçaydı. Düşündü, tarttı Ali. Birkaç hesaplama yaptı kafasında ardından başını kaldırıp Zeynep'e baktı. Çiçekler açtı sanki o an Zeynep'in yüzünde. Kendi kendine gelin güvey olmamak için bastırdı duygularını, köreltti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 08, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VelehzedeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin