Siyahlaşan hayatımın ilk kahkahası

133 6 9
                                    

Konuyu beğenip beğenmediğinizi bilmiyorum. Ve umarım çokta kötü yazmıyorumdur. Burda biraz yeniyim. Hem konu hem yazışımla ilgili yorumlarınızı görmek isterim. Teşekkürler hepinizee öpüyoruumm..

"Babaa, babaa.. Hadi ama oğlum ilk baba de de annen kıskançlıktan çatlasın. "

"Canım sen ne kadar uğraşsanda o anne diyecek hiç boşuna yorma kendini."
Kocamın o kocaman gülüşüne bakıp gülümsüyorum. Baba oğul ne kadar tatlı duruyorlar. Ufacık suratını bile babasına benzetiyorum. Çay koymak için içeri gidiyorum. Burnuma kötü kokular geliyor. Tekrar odaya dönüyorum. Elimdeki çaylar yere düşüp dökülüyor. Kocam ve oğlum kanepede ateşler içinde yanıyor. Çığlık atıyorum. Boğazım acıyor.

"Kızım,kalk! Geçti her şey. Kendine gel nolursun canım benim. "
Gözlerimi açıyorum. Hala boğazım acıyor. Terlemişim, nefes nefese kalmışım.
Babam su getiriyor. Gözlerinde bana bakamayacak kadar acı var.

" İyiyim ben anne. Siz gidin. "
" Burada yatmamı ister misin bitanem? "
"Hayır anne lütfen git. "

Annem yanağıma bir öpücük konduruyor ve sessizce gidiyor. Bir süre daha yatıp, tavanı izliyorum. Boğazımdaki acı cenazeden beri geçmemiş. Cenazeyi hatırlıyorum. Herkesin bana acıyan bakışlarını, "her zaman yanındayız" yalanlarını, kendini yıpratma sözlerini...
Her şey, herkes ateş görünüyor artık. Gözümün önünde yanıp kül oluyor hayat.
Yatağa daha fazla katlanamayıp kalkıyorum. Hırkamı alıp balkona çıkıyorum. Yıldız yok bu gece. Simsiyah gökyüzü, simsiyah sokaklar. Aslında bu simsiyahlığı daha çok seviyorum. Artık kendimi daha yakın hissediyorum siyaha.

"Bitanem ne işin var burda? Ah üşümüşsündür hadi gel içeri gir. Çok soğuk hava. Alya beni duyuyo musun kızım? Hadi canım benim lütfen. Sakın bana bütün gece buradaydım deme."

Annem korkmuş bir şekilde suratıma bakıyor. Anlıyorum, delirmemden, kendime bir şey yapmamdan korkuyor. Bu zaten uzmanlık alanım. İnsanları anlamak, tanımak, sorunlarını dinlemek. Ya şimdi ne yapıcam? Kendi kendimden randevu alıp kendimi mi tedavi etmeliyim?
Anneme gülümsüyorum. Rahatlıyor. Elimden tutuyor ve masaya oturtuyor. Kaşla göz arasında bütün masa kahvaltılıklarla doluyor. Babam gazetelerle geliyor. Yüzü endişeli ama gülmeye çalışıyor. Annemde çayları koyduktan sonra oturuyor masaya. Babam bir şeyler anlatıyor. Suratına bakıyorum ama duymuyorum. Annemde yorum yapıyor sanırım, öyle gözüküyor. Tabaklar dolu ama kimse bir şey yemiyor.

" Ben gitmek istiyorum."
Ben bile beklemiyorum böyle bir şey demeyi. Annemler sadece bakıyorlar. Açıklama gereği hissediyorum.
"Uzaklaşmak istiyorum. Yoksa anıların içinde boğulup gidicem. Buraları, bunları görmek istemiyorum artık!"
Ellerimle etrafı ve hala kaldırılmamış masanın üzerindeki fotoğrafları gösteriyorum. Annem büyük ihtimal onları kaldırmayı unuttuğu için suçluluk hissediyor o sıra.
"Bugün gidip eşyalarımı alırım. Daha fazla durmayacağım burada. "
"İyi de kızım nereye gideceksin? "
"Bilmiyorum anne bulurum bir yer. "
Masadan hiç bir şeye dokunmamış bir halde kalkıyorum. Annemler üzülüyorlar biliyorum ama artık hayal dünyamda kendiminde yanıp kül olmasından korkuyorum.
Giyinip dışarı çıkıyorum hemen. Telefonum çalıyor.

"Alya, nasılsın canım benim? Napıyosun, nerdesin? "
En yakın arkadaşıma doğruları söylemem gerektiğini, beni en iyi onun rahatlatacağını biliyorum.
"İyi değilim Güneş. Gitmek istiyorum buradan. Eşyalarımı almaya gideceğim. Benimle gelir misin?"

"Tabiki canım nerdesin sen geliyim hemen. "
"Evine yakınım. Ben gelirim şimdi oraya."
"Tamam hazırlanıyorum. "

On dakika içinde Güneşin evinde oluyorum. Ağlamaktan şişmiş, güzel yeşil gözleriyle bakıyor bana. Makyaj yapmış ama kapatamamış belli. Sarılıyor sıkıca. Yavaşça ayrılıp elimi tutuyor.
"Her şey geçicek Alya. Söz veriyorum. En azından geçmesi için elimden gelen her şeyi yapıcam."
Gözlerim doluyor. Gülümsüyorum. Ağzımı açıp bir şey deme cesaretini bulamıyorum. Biliyorum konuşursam ağlarım. İçeri alıyor beni. Hemen bir kahve yapıyor. Alıyor ojesini de karşıma oturuyor.

"Evet anlat bakalım, planlar neler ? Nereye gidiyoruz?"
"Aslında bir planım olduğu söylenemez. Hem canım senin gelmene de gerek yok. Burda bi hayatın var. "

Son cümleyi dedikten sonra. Burdaki hayatımın bittiğini de açıklıyorum artık. Oda bu cümleyi düşünüyor, gözlerini kaçırıyor.
"Ama eğer sen gidicek olursan, benimde burda bir hayatım olmayacak. Gelmek istiyorum ve aslında sana sorduğumu da hatırlamıyorum?"
Gülümsüyorum. Aslında bende onu yanımda istiyorum.
"Öyleyse planı sen yapıyorsun."
Son parmağına da toz pembe ojesini sürüyor ve ellerini öne uzatıp, yaptığı işe bir bakıyor.

"Bak ne diycem. Sena'nın yanına mı gitsek?"
"Sena kim be?"
"Ya varya bizim lise grubundan. Hani iki üç sene önce ingiltereye taşındı tek başına kalıyor. Hem bizide kaç defa çağırmıştı. "
"Kızım, kız bizi öylesine bi kaç günlüğüne çağırdı. Biz gidip temelli mi kalıcaz. "
"Ya olsun biz gidelim, duruma göre bakarız. Olmadı başka ev tutarız. Evet evet aklıma yattı bu benim. "
"Şehir değiştirmeyi planlıyordum aslında ben Güneş. Bu biraz ağır kaçmadı mı sencede?"
"Hayır canım kaçmadı. Şimdi ben yukarı gidip giyiniyorum. Sen de al şu telefonu Senayı ara. "
"Ya Güneş, başka şeyler de mi düşünsek, ondan sonra şey yapa.."
"Hayır Alya. Al şu telefonu ve Senayı ara. "
Güneş'in emrivakilerini ve net kararlarını seviyorum.
Sena'nın numarasını buluyorum. Hala arıyıp aramamakta tereddüt ediyorum ama sonunda basıyorum numaraya. Bir kaç kere çalıyor, açıyor hemen.
"Ya Güneş, sen beni arar mıydın!"
"Merhaba Sena. Ben Alya. Nasılsın?"
"Aa iyiyim canım sen nasılsın? Özledim valla sizi."
Konuya direk girmek istiyorum.
"Bizde seni özledik ya. Diyoruz ki özlem gidermeye yanına mı gelsek?"
"Şaka mı yapıyorsun? Çok sevinirim! Hemen gelin. "
Gülüyorum onun bu heyecanlı haline. Seviniyorumda böyle arkadaşlarım olduğu için. Söylemek istemiyorum telefonda olup bitenleri. O sıra Güneş geliyor. "Aferin aramışsın." Bakışını fırlatıyor bana ve alıyor telefonu elimden.
"Ya canım biz sana geliyoruz iki gün içinde haberin olsun öpüyorum seni çok. Ay bide çokta özledim. Ama çok yazıyor telefon hadi kapat ve bizi havaalanından al baayyy!"
Telefonu kapatıyor ve bana dönüyor.
"Çok istiyormuş bizi. İllede gelin diyor. Ay bende onu kırmıyım yani. Geliyoruz dedim o yüzden. "
Birbirimize bakıyoruz ve kahkahalarla gülmeye başlıyoruz. Siyahlaşan hayatımın ilk kahkahası oluyor bu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 03, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Su ateşi söndürmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin