keyifli okumalar🍷
Büyük, görkemli bir salondaydım. Etrafta giydikleri güzel ihtişamlı elbiselerle insanlar dolaşıyordu. Sanırım hepsinin giydiği marka olan elbiselerdi veya özel tasarımlar. Bu alana pek hakim değildim. Fakat buram buraz zenginlik kokan bu insanlar ellerindeki şaraplarıyla yurttaki çocuklara yardım topluyorlardı.
Halbuki birkaç tane oyuncak alıp gitmeleride o çocukları şu an yaptıklarından daha mutlu ederdi. Maksat belliydi, çocuklar paralarıyla gövde gösterisi yapanların bahaneleriydi.
Elimdeki kırmızı şaraptan bir yudum daha alıp çevremde büyük ihtimalle giyinişimden dolayı bana aşağılayıcı baktıklarını düşünen insanlara baktım gülümsedim hepsine. Dudaklarımın kıvrımı gözlerimdeki alay beni eğlendiriyordu. İyi olduklarını düşünen dışarıdan da iyi gözüken insanların içlerinin birer cehennem olduğunu biliyordum.
Bu davetteki kimse masum değildi buna emindim.
"5. bardağın chaeyoung. Lütfen içme artık" beni yatıştıracak ses kulağıma geldiğinde samimi bir şekilde gülümsedim ve ayakta yanımda duran ona döndüm. Güzeldi bu dünyada gördüğüm sayılı güzel şeylerdendi. Ve ben bu dünyanın her zaman çirkinliklerini görmüş biri olarak onun yanımda olmasını seviyordum. Ona bakmayı sesini duymayı seviyordum. Ve o beni bir ayda azda olsa eski halime eski mutluluğuma döndüren bilinmeyen olabilirdi.
Birkaç dakika boyunca yüzünü izledim. Gözlerim nasıl bakıyordu bilmiyordum ama o da benden gözlerini çekmemişti. Yaşam ve ölüm arasındaki o ince çizgiye çok yaklaşmıştım ben arabanın camı parçalandığında kalbimin bir santim aşağısına saplanan cam sayesinde buradaydım. Onu izliyordum. Sadece 1 santim. Nefes alıyordum.
Her şeyi öldürmüştüm kendi içimde. Güzel olan ne varsa öldürmüştüm. Hoş hayatımda güzel olan şeyler bir elin parmağını geçmezdi ama ben onları bile yok etmiştim. Ayaklarımla her birini ezerken bir an bile tereddüt etmemiş ve bunun doğru olduğuna inanmıştım.
Duygusuz biri gibi davransamda öyle değildim. Zaten buna inan kişilerde salağın tekiydi. Kimse duygusuz olmazdı çünkü, olamazdı. Sevgi, sevgi yoksa nefret. Mutluluk, mutluluk yoksa üzüntü. Aşk, aşk yoksa kalp kırıklığı. Biri bile olsa duygular bizimleydi. En çok mutlu olan bile üzgündü içinde bir yerlerde. En çok seven bile nefret duyuyordu.
Bense en çok kırıktım ama hâlâ vardı içimde sevgi. İçimdeki o küçük kız öldü sanmıştım. Sevgiyle dolu olan o küçük kız ama bugünlerde anlıyordum. O ölmemişti ve benim bunu anlamam için sadece yalnız olmamam gerekiyormuş. Bunu anlamamı ise sağlayan bilinmeyendi.
Hâlâ jaehyuna bakan küçük gözlerim dolmaya başladı. Gözlerimin dolmasını onu şaşırtırken yerinde kıpırdandı. Gözlerimden yaşlar düşerken fısıldadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tree | Park Chaeyoung
FanfictionRosé: yalnız kalmamı istemiyorsan bu aptal yerden yazacağına karşıma çık yanımda dur ve beni yalnız bırakma. Yarı Texting Hayat yolunda küçükte olsa adım atmaya cesaret edenlere🍷