Yazar anlatımından:
"Ben en çok senin yanında güzelim ben en çok senin yanında heyecanlı senin yanında rahatım, nefesim güneşim gecem hepsi sensin. Sen benim var olma sebebimsin tanrı beni bu dünyaya seni sevmek için göndermiş" sesli okuduğu satırlardan başını kaldıran jaehyun karşısında ellerini masaya koyup çenesini ellerine dayamış ona kalbine dokunuyormuş gibi bakan chaeyoungla göz göze geldi.
Göz göze geldikleri anda gülümsediler. İnsanlar duygularının esiriydi her zaman. Onlarda şu an duygularının esirleri olmuşlardı.
"Jaehyun sana bir şey soracağım" dediğinde yerinde dikleşti chaeyoung. Ciddi surat ifadesi jaehyunu da ciddileştirmişti. Dördüncü dersin tenefüsünde sınıftalardı. Fazla konuşmamışlardı onun yerine birbirlerine bakıp sürekli gülümsüyorlardı. İkiside hem aşık hemde şapşaldı.
"Beni ilk ne zaman gördün? Babamı tanıdığını söylemiştin nereden tanıyorsun? Babam seni tanıyorsa ben niye seni tanımıyorum?" ilk sorudan sonra gelen iki soruda kendini durduramamıştı ama elinde değildi merak ediyordu.
Jaehyun güldü yavaşça chaeyoungun kalbi şarkı söylermişçesine bir ritim tuttu. En sevdiği şarkıydı bu chaeyoungun çünkü hep o gülümsediğinde ortaya çıkardı.
"Bir şey soracaktın değil mi?" suratını buruşturdu chaeyoung.
"uzatma ve cevapla çocuk" tehditkâr sesi jaehyuna keyif veriyordu.
"Seni ilk gördüğümde saçların örgülüydü sanırım o yıl saçlarını sarıya boyatmıştın üstünde beyaz bir elbise vardı. Ailenle bir restorantta yemek yiyordunuz. Babam sizin masanıza gelmişti hatta bense sadece uzaktan seni izlemiştim. Sürekli gülümsüyordun kardeşine bir şeyler anlatıp suratını anlattığın şeye göre şekillendirip eğleniyordun. Hayat doluydun. Beyaz elbisen ve sarı saçlarınla" yaptığı uzun açıklama chaeyoungun her bir zerresine iyi gelmişti. O günü hatırlamak güzeldi.
"babanı ise babamdan dolayı tanıyordum. Lise de arkadaşlarmış onlarda ilk defa o gecede uzun bir aradan sonra karşılaşmışlar. 3 yıl geçti o günün üzerinden. Liseye geçeceğimiz yıldı. Babanla sonra bir daha karşılaştığımızda aynı liseye gideceğimizi öğrenince seninle arkadaş olmamı istediğini söylemişti. Heyecanlanmıştım çünkü babandan tam not almıştım" ikiside gülmüştü.
Chaeyoung heyecanla sordu "sonra?"
Jaehyun dudaklarını birbirine bastırıp ona baktı. Şu an karşısında heyecanla onu dinleyen kız onun mucizesiydi. Birkaç ay öncesine kadar yüzü böyle değildi sessizdi parçalanmıştı. Şu an ise tam zıttıydı. Bunda ufakta olsa payının olması onun için pahabiçilemezdi.
"Sonra babam bana sana göz kulak olmamı söyledi o an babanın kurduğu cümle hiç aklımdan çıkmıyor. Babama "oğluna bunu gizli yapmasını söyle chaeyoung ona göz kulak olduğunu anlarsa kafa atabilir" demişti" bu sefer ikili daha sesli gülerken olayın gerçekleşmesi yüzünden chaeyoung şaşkınca gülüyordu.
"o yüzden bana sana kafa atmamamı söyledin" dediğinde jaehyun gülerken kafasını sallamıştı.
"Baban seni çok iyi tanıyordu" chaeyoung acı bir şekilde gülümsedi. Babası onun her şeyiydi. O da babasının her şeyiydi.
"Bizi tanıştıracaklardı aslında sonra kaza olunca kaldı. Ben seni lisede görünce tanıdım. Hatta biliyor musun seninle konuşmak istemiştim"
Chaeyoung şaşırdı. "Öyle mi hiç hatırlamıyorum"
"Çok normal çünkü yüzüme beş saniyeden fazla bakmadın sana merhaba tanışalım mı dediğim anda elindeki sütü ayaklarıma döktün sonrada tanıştık deyip gittin. Bende sana öyle yaklaşamayacağımı anladım durmadan seni izledim arkadaşlarıma anlattım onlarda seni tanıdı sana bir şey olduğunda haber verdiler. Hatta johhny ve taeyong jennie ve jisoo ikilisini bu sayede tanıdı"
"nasıl yani aynı sınıfta olduklari için tanışmadılar mı?"
Jaehyun kafasını olumsuz anlamda salladı. "Sana sadece göz kulak olmaya çalışan ben ve arkadaşlarım değildik. Geçen yıl basketbol maçı için gelen oyunculardan birkaçı seni gözüne kestirmişti. Olayı sana belli etmeden halletmeye çalışırken bizim gibi çabalayan bir üçlü daha vardı" chaeyoungun gözleri istemsizce dolmaya başlarken bakışlarını jaehyundan kaçırdı. Böyle bencil insanların egolu insanların yaşadığı okulda ona neden hiç bulaşılmadığını bulaşılsa bile neden bir kere olduğunu anlayamıyordu hiçbir zaman. Fakat şimdi anlamıştı.
"ağlama neden ağlıyorsun?" deyip chaeyounga yaklaşmıştı jaehyun onun ağlaması kalbinde tonlarca ağırlık taşıyormuş hissi vermişti. Chaeyoung omuz silkti.
"Ben sadece her zaman yalnız olduğuma inanırdım. Bu yüzden de kendimi suçlardım hep. Tek başıma yemek yer tek başıma oyun oynar tek başıma ağlardım" jaehyunun gözlerine baktı.
"Oysaki ben hiç yalnız değilmişim. Sen varmışsın arkadaşlarım arkadaşların varmış" elini masanın üstünde duran jaehyunun elinin üstüne koydu. O en büyük acıyı kendine yaşatmıştı pişmandı.
"iyi ki varmışsın iyi ki varsın iyi ki var olacaksın jaehyun" jaehyun onun göz yaşlarını silerken istemsizce onunda gözleri doldu. Yaşanılanlar zordu. Kolay değildi evet ama en çok onun için zordu. O yüzden hiç kıyamazdı ki chaeyounga.
Ona yaklaştı ve göz yaşlarının kapladığı iki yanağından öptü. Chaeyoung ağlamasına rağmen gülümsedi ve eli istemsizce jaehyunun hediyesi olan kolyesine gitti. Sımsıkı tuttu.
Profilime girerek diğer hikayelerime bakarsaniz cok mutlu olurum özellikle yeni yayınladığım prisoner kitabıma desteğiniz benim için çok önemlii🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tree | Park Chaeyoung
FanfictionRosé: yalnız kalmamı istemiyorsan bu aptal yerden yazacağına karşıma çık yanımda dur ve beni yalnız bırakma. Yarı Texting Hayat yolunda küçükte olsa adım atmaya cesaret edenlere🍷