.45.

841 100 59
                                    


Hepimiz yalan söylüyorduk, bazen sevdiklerimizi korumak adına bu yalanları söylemiş olsak bile bu her zaman sözde korunan insanın hoşuna gitmiyordu. Hayal kırıklığına uğramamıştım sadece ve sadece nedenini sorguluyordum. Kris'in beni daha önce tanıdığını bilmek tuhaf hissettirmişti, benim onun hakkında zerre bir şey bilmemem beni gerçekten başımı iki yana salladım. Tamam daha fazla düşünmek iyi gelmeyecekti. Koltuktan kalktım ve adımlarımı mutfağa doğru yönlendirdim, Suga kahveyi bardaklara dökerken bana kısa bir bakış attı.

"Ben getiriyordum neden kalktın?"

Ona doğru ilerleyip kollarımı beline dolarken başımı onun sırtına dayadım. Bana güç veriyordu. "Sadece seni görmek istedim"

Kırkırdadı ve bana doğru dönüp başıma bir öpücük kondurdu. "Hmm öyle mi?" Burnumu onun tişörtüne sürttüm. "Senden güzel bir akıl almam gerekiyor"

Suga beni kendinden uzaklaştırırken konuştu. "O zaman sen içeri geç ben kahveleri getiriyorum"
Onu başımla onaylayıp paytak adımlar ile az önce oturduğum koltuğa ilerledim. Suga ile şu aralar aramızın çok iyi gitmesi beni endişelendirmiyor değildi, yine eski halimize dönmekten korkuyordum. O değişmişti kesinlikle bunu inkar edemezdim ama hâlâ ismini söylememiş olması beni içten içe rahatsız ediyordu.

Yanıma oturması ile düşüncelerimden arınırken uzattığı kulplu bardağı aldım.  Bağdaş kurarken bana doğru eğildi, büyük gözleri ile bana bakıyordu. Gülmemi engelleyemedim. "Sen böyleyken ciddiye alamıyorum"

Suga kaşlarını çatarak gerilerken ellerini beline yerleştirdi. "Ne demek ciddiye alamıyorsun ha?"

Gülmeye devam ederken ona doğru yaklaşıp yanağına küçük bir öpücük kondurdum. "Çok tatlı duruyorsun yapabileceğim bir şey yok"

Gözlerini kısarak bana baktı. "Jennie farkındaysan ben bir rapçiyim, bu sözlerin şuan küfür gibi"

Göz devirirken kahvemden bir yudum aldım. Kendini koltuğa yaslarken ayaklarını masaya uzattı. "Konuşucağımız konu neymiş bakalım"

İç geçirdim ve bende sırtımı yaslayıp ayaklarımi uzattım. "Çocuklara olup biten her şeyi söyledim...merak etme kötü bir tepki vermediler ki onlar tepkilerini verene kadar ben evden çıktım ardımdan Kris geldi ve bana...uhm...Jongin'in yaşadığı daha önce bildiğini söyledi"

Suga'nın kaşları kalktı. "Ciddi misin?"
Gözlerimi tavana dikerken devam ettim. "Sadece...neden bana söylemedi? Yani bunu anlamıyorum"

Suga kahvesini içerken bir elini bacağıma koydu. Kahvesini dudaklarından çektikten sonra bana döndü. "Peki ben sana neden bana geçmişini anlatmadın diyerek kızsam...beni mi haklı bulurdun kendini mi?"

Gözlerimi kırpıştırdım, yalan yok güzel bir örnek vermişti. "Ya da sen bana neden hâlâ sana ismimi söylemiyorum diye çok kızgınsın değil mi? Ama bana bunu belli etmiyorsun...hepsi birbirine benzer noktalar bazen bazı şeylerin kendi içimizde bir bahanesi olabiliyor ve bunu paylaşmak istemiyoruz"

Yerimden dikleşirken kahvemi masaya koydum. "Farkındayım ama Jongin...onlarla birlikte mezarına yani güya mezarına gittik ve tonlarca şey hiçbir zaman mı söyleme gereği duymadı?" Suga başını iki yana salladı. "Böyle düşünme, her zaman bir şeyleri söylemek için doğru zamanı bulamıyoruz...kendini onun yerine koy düşünsene ilk tanışmanızda sana direk bunu diyebilir miydi? Hadi zaman geçti diyelim nasıl bir ortam kurup söyleyebilirdi ki? Mezarına gittiğiniz zaman sana bunu söylese ona inanabilir miydin?" 

underground rappers'²Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin